Çarşamba, Haziran 04, 2014

Yansıma

Emirgan'da tek kare. İngilizce öğretmeni ile.

Bu sabah abla masaları siliyor bende rahat silsin diye evrakları topluyordum ki aaaaa diye bir çığlık attım. Ne oldu diye sordu. Kitabımı unuttum.Ay ödümü kopardınız bende önemli bir şey oldu zannettim dedi. Sabahtan beri masaya bakıyorum, bakıyorum masada bir şeyler eksik ama ne olduğunu da bulamıyorum. Meğerse kitabım eksikmiş çok üzüldüm dedim. Üzüldüğünüz şey bu mu gerçekten dedi.

O ne bilsin rutinlerimin bozulmasından hiç hoşlanmadığımı. Tüm günümün eksiklik hissi ile dolup taşacağını.Öğle tatilinde ve minibüste iken( 4.leventte kadar orada Erol'la buluşuyoruz) kitap okuma zamanım, beynim öyle programlandı.

Benim için nasıl bir bağımlılık olduğunu daha iyi anlasın diye örnek verdim.Karşılığımda aldığım cevap çok hoşuma gitti. Bazı insanlar böyle çok hazır- cevap.

-Şöyle düşünün sigaraya çok düşkün birinin o gün sigara içememesi gibi.
-O zaman bugün oruçlu olduğunuzu düşünün.

Bugün ruhumu besleyemeyeceğim, niyetliyim. Ah keşke sahura kalsaydım

---------------------------------------------------------------------------------------------------

Eray sorun çıkartma potansiyeli çok olan bir çocuk olsa da sorun çözme potansiyeli bir o kadar da yüksek bir çocuk. Mimo evimize cuma günü bir poşet su içinde ve fanusla geldi. Eve girer girmez annem öğretmen iki balık göndermiş Ayla dedi. Olur mu tek balık var orada dedim sonrada ekledim bu kadar küçük fanus için iki balık fazla zaten. Yok annem durur mu illa inat edecek iki balık dedi. Yok ben durur muyum inat ettim tek balık dedim. İki balık. Tek balık. İki balık. Tek balık.

Tontalak çok sakin bir şekilde geldi ve anneannesine dedi ki;

Anneannecim orada tek balık var aslında. İki balık zannetmenin sebebi balığın yansıması. 
 
İşte budur. Söylenecek tek şey buydu onu da tontalak söyledi. Benim yapamadığımı oğlum yaptı. Bazen acaba hangimiz çocuk diye kendime sormadan duramıyorum.

Mimo demişken tontalak balığına çok güzel bakıyor.Dün sabah yem verecekken yemler  halıya düşmüş. Anneannesi yemleri eline almış,yemleri balığa vereceğini zanneden Eray ortalığı ayağa kaldırmış.

Sakın anneanne Mimo'ya verme yemi, yere düştü mikrop kapar balığım.  
 
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Sorun çıkarma potansiyeline örnek vermeden geçmeyeyim. Annem dün 16.10 da beni aradı sesi telaşlıydı. Ayla Eray beni babam alacak diye binmiyormuş servise hostesi arar mısın dedi. Hostesi aradım o da garip bir kadın babası alacakmış almayalım mı dedi. Sinirlerimi kontrol ettim önce öyle bir şey olsa size ya da öğretmenine haber vermez miyim dedim, servisle eve gidecek. Binmiyor ama ağlıyor dedi. Telefona verir misiniz kendisini.
 
Çocuk ikna olmuyor telefon da beni bas bas bağırttı. Benim de sinirlerimin bir kapasitesi var. Topu babasına attım o halletti. Tüm öğretmenleri de başına toplamış binmeme sebebine bakar mısınız?
 
Servis solucan gibi gidiyormuş, babası alsınmış
 
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
 
Dün akşam Eray'ı uyutma sırası bendeydi. Evet evet sıraya koyduk. Çünkü Eray ile giden kişiden daha sonra (sızıp kalınıyor) haber alınamadığı için kimse uyumaya götürmek istemiyor. Adaletli olsun diye Erol'la sıraya koyduk. Normal de pek kriz çıkmadan uyumaya gideriz, kriz çıkacak gibiyse eğer hemen bir çözüm üretiriz. Lakin dün serviste çok uyumuş bu durum akşam uykusuna da sirayet etti.
 
-Annecim çok susadım ağzım aynı bir çöl gibi
-Annecim midemden garip garip sesler geliyor, karnım gurulduyor galiba acıktı
-Annecim çişim geldi
-Annecim bugün okulda ne oldu biliyor musun anlatmamı ister misin
-Annecim hikaye anlatsana
-Annecim su yetmedi, susadım
-Annecim tekrar çişim geldi
 
Beni çıldırttı, uyumak bilmedi bende kızdım. Eray affeder mi?
 
Off Allah'ım neden böyle huysuz bir annem var benim.. 
 
 
Not: Fotoğraflara girmeyi reddetmişti ya hani piknikte. Tek kare. O da İngilizce öğretmeni ile. Yerini alsın kayıtlarda.
 

Hiç yorum yok: