Evde nakış gibi işledim hesaplarımı ama gel gör ki bizim çarşıya uymadı.Halbuki yaptığım plan çok da mantıklıydı.Tabi bir plan yaparken diğer şahısları, onların haliyet-i ruhiyelerini gibi birçok şeyi de hesaba katmak lazımmış ben bunu bilemedim.Annem gittiğinde Eray en kötü bizim şirkete gelir o önde ben arkada koşturur dediydim.Biz bu okulu da bu sebepten yani bir aksilik olursa işyerine yakın olsun diye seçmemiş miydik?Bizim servis şoförünü aradım pazartesi sabahtan 4.Levent lafını duyar durmaz irkildi resmen(Okul 3.leventte)Aaaa benim rotamın dışında dedi halbuki o kadar kısa bir mesafe geri dönecek ki maalesef kabul etmedi.
Diğer servis şoförü bizim güzergahta ya en kötü onunla konuşur neyse ücreti öderiz dediydik.Aradım sesten belli adam baştan hayır diyecek.Neyse ayrıntılara girmek istemiyorum çok gergin bir konuşmaydı.(Trafik varmış bu tarafta o başka yoldan kaçıyormuş rotası o yol olsa da o yola girmiyormuş abuk sabuk şeyler işte) Aha da yukarıda ki fotoğraftaki gibi adamın etlerini kemiklerden sıyırmak istedim haşa demiyorum yoo yooo affedersiniz ama ben o kadar da sadist değilim-Şimdi reklamlar( yazının devamı için son 39 saniye) o adam sadist birine rastlasaydı o konuşmadan sonra bak neler geliyordu başına en büyük şansı benim gibi bir meleğe rastladı.
Hanımiğnesini tanıyan tanır işler sarpa sararsa en son kullanılmak üzere kuytu köşelerde bir Z planı vardır.Annemin gitme işini belli olunca Erol’a o tarihlerde yıllık iznimizi kullanabiliriz, bunu şimdiden bildir dediydim.Konuşmuş maalesef işler yoğun olduğu için izin alamamış lakin müdürü demiş ki izin veremem ama 15 gün boyunca okuldan almaya git..Yani son durum şu babası her gün 15,45 çıkıp Eray’ı alıyor, babaannesine bırakıyor 16,45 gibi Erol geri dönüyor.Akşam da bu zamanı telafi etmek için biraz geç çıkıyoruz şirketten.Tamam almaya git demişte şimdi de başka yol bulamaz mısınız diye yan çiziyor adam.Az kaldı nasılsa annemin gelmesine diyoruz ve sabrediyoruz:)Hımmm kaç gün daha yatcaz-kalkcaz bak hesaplayamadım şimdi.
Yalan yok giderken biraz gergindim çünkü Eray da orta karar,eh işte gibi durumlar yoktur.Ya girdiğimiz ortamda bu benim çocuğum mu,bu kadar büyüdü mü yahu,aman Allahım benim çocuğum çok akıllı çokk dedirttir ya da zıvanadan çıkıp öyle şeyler yaşatır ki bize Eray’ı kaptığım gibi Koş Erol koş kelimeleri sadece ağzımdan dökülüverir.
O gün herşey yolundaydı Eray çok mutluydu ,yeni arkadaşlar tanıdı,rehber abileri onları gezdirdi.Ben bol bol sohbet ettim özellikle Kırgızistanlı piyano ve keman öğretmeni ile.Biraz şaşırdım benden daha çok konuşan biriyle sohbet ettim :)Hediyeleşme kısmı geldiğinde Eray Celine’in yanına giderek
-Selinnnn vippprüzzz(sürpriz) içinde bebek var bebek dedi.Herkesi güldürdü.O gün Eray ve bizim için güzel bir gündü.
Pazar akşamı(çok gelen giden oldu yemek-çay,yemek-çay) artık kollarım,bacaklarım,belim dile geldi hanımmm hanımmm git uzan şu kanepeye çok yorulduk dedi.Ama bir türlü beyin kapamadı kendini.Şunlar da yapılacak bunlarda yapılacak diye komutlar verip durdu, ukala.Sonuç olarak son söz beynin olduğu için bu haftasonu var ya şaftım kaydı.Bu kadar çok yorulduğum da o yorgunlukla kalkamayacağım, işe gidemeyeceğim derim her seferinde.Lakin gece sanki sihirli bir değnek gelip dokunur bana.Sabah da zıpkın gibi fişek gibi kalkarım yataktan sonra anlarım galiba o sihirli değneğin adı GENÇLİK.
Celine'in doğum günü 25/02/2012 İTÜ Bilim Merkezi
Not:Bu hafta dilime birşeyler oldu hep anlatasım var.Daha bahsedeceğim 2-3 konu daha vardı ama yazmaya vakit yok.O zaman ne diyelim efenim devamı Çok sonra...