Cuma, Aralık 28, 2007

Gül Tatlısı-En Tatlı Hediyeler Etkinliği

Sevgili Burçin'nin ev sahipliği yaptığı etkinlik için yeni tarifler bulması için annemin peşinde dolanıyordum ki Gül ablalarda (annemin arkadaşı)yediği bir tatlıdan sözetti. Akşam geliyorum hemen deneyelim dedim. Gül ablada sağolsun beni kırmayıp geldi bana tarif etti. O kadar marifetli biri ki bilmediği hemen hemen hiçbir şey yok. Bir süre annem ve arkadaşlarıyla takılmaya:) karar verdim.İşte Gül ablanın gül tatlısı...

Hamuru için; 1 paket Dr.Oetker sade kek karışımı ,1 paket oda sıcaklığında yumuşamış margarin, 3 yemek kaşığı yoğurt ,üzeri için fındık

Şerbeti için; 4,5 su bardağı şeker 5 su bardağı su 3-4 damla limon suyu


Bir paket sade kek karışımı,yoğurt ve margarin yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurulur. Hamurdan portakal büyüklüğünde hamur koparılarak merdane ile açılır. Gazoz kapağı ile resimdeki gibi kesilir. İki yuvarlak hamur üst üste konulur.Üzerine bir fındık iyice yerleştirilir. Yağlanmış tepsiye(yağlı yağıt kullanmıyorsanız eğer) dizilerek 180 derece fırında kızarana kadar pişirilir.5 bardak su ve 4,5 bardak şeker kaynatılır(25-30 dakika kaynadı) ,ocaktan indirmeye yakın limon eklenir. Soğumuş tatlının üzerine şerbet dökülerek bir gece bekletilir. (ben ters çevirerek biraz da öyle beklettim)

Burçine güzel sunumları ve sabrı için çok teşekkür ediyorum.

Cumartesi, Aralık 15, 2007

Elmalı Örgü

Aslında yapacağım hemen hemen her şeyi önceden planlarım, başak burcu olmamım da bunda büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Dün akşam işten geç çıktık, eve gidip yemek yedik derken saat geç oldu, o gün için yeni bir tarif denemek planlarımın arasında yoktu. Fulyanın sitesinde gördüğüm ve mutlaka denemeliyim dediğim elmalı örgü aklıma düştü.

Listeye baktım evde olan malzemeler hemen attım kendimi mutfağa. İç malzemesini hazırladım tam yoğurma işlemine başladım eşim yoğurma işlemini yapması konusunda ısrar etti. Aslında bu tarifi siteye koymak istediğimden önce bir an tereddüt ettim ama el beceresine çok güvendiğim için yoğurmayı ona bıraktım.Bir başladı daha da bırakmadı:) Yukarıdaki resimde eşimin yaptığı elmalı örgüler var, bence gayet başarılı. Tadı ise süper. İçinde elma, tarçın ve ceviz olur da çirkin olur mu hiç. Gelelim tarifimize,

1 yumurta
75 gr. margarin (yarim paket margarinden biraz az)
1 çay bardağı siviyağ
1 çay bardağı pudra şekeri
1 çay bardağı yoğurt
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un

İç malzemesi için
2 elma, 1'er fincan ceviz, fındık, kuru üzüm
2 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın

Oda sıcaklığındaki margarin,sıvıyağ, yumurta akı,pudra şekeri ve yoğurdu karıştırın.Un ve kabarta tozu ilave ederek kulak memesi kıvamında bir hamur elde edin.Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp oval şekilde açın.Her iki kenarına da hamurdan kopmayacak şekilde bıçakla çizin(fulyanın sitesinde nasıl kesileceği var).Ortasına iç malzemeyi koyun. Kestiğiniz hamuru örgü şeklinde kapatın ve üzerine yumurta sarısı sürün.180 derece fırında pişirin.Fırından çıkınca örgülerin üzerine bal sürün(ben sürmedim)

Afiyet olsun

Pazartesi, Aralık 10, 2007

Çaylı Kek

Kekler ile ilgili araştırma yaptığım dönemde rastladım."Çay ve Kek" kesinlikle birbirine çok yakışmıştır diye düşünmüştüm.Keki yediğinizde çok çay tadı almıyorsunuz ama kesinlikle lezzetli bir kek, hele de damla çikolatalar yok mu? Yıl sonu olması sebebiyle o kadar işler yoğun ki resimleri eklemiş yazısını yazmaya bir türlü fırsat bulamamıştım. Nihayet yazma fırsatı bulabildim, öncelikle kek hatice hanımın sitesinden.Gelelim tarifimize;

3 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı ılık demli çay
1/2 su bardağı damla çikolata
1/2 su bardağı sıvıyağ
1 çay kaşığı tarçın
2 yemek kaşığı kakao
1 paket kabartma tozu
3 su bardağı un

Yumurta ve şeker yoğurt kıvamına gelene kadar mikserle çırpın.Daha sonra sıvıyağı ve çayı ilave edin.Un, kabartma tozu,tarçın ve kakaoyu eleyerek karışıma ekleyin.En son damla çikolatayı da ilave edip karıştırın.Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 40-45 dakika pişirin.

Afiyet olsun

Düğüm Poğaça

Pazar günü evden çıkmayıp kendime ayıracağım dedim. Uzun zamandır yapmak isteyip de yapamadığım düğüm poğaçayı yapmaya karar verdim.

Öncelikle çaylı keki yaptım, evi topladım derken yine vakit epey geç oldu.Acele etmeden bir tarif denemenin rahatlığı ile poğaçaya başladım ama aksilikler peşimi bırakmadı. Süt ile mayayı karıştırırken eşim yanımda bardak kırdı.Yüksekten düşmesi nedeniyle bardak tuzla buz olup heryere saçıldı, süt ve mayanın içine de bardak parçalarının düşmüş olduğunu farkettik. Ben tam sütü dökecekken eşim temiz tülbentin var mı, süzelim bence dedi. İyi ki de dökmemişim,sonradan herhangi bir sorun olmadı.

Neyse dedim başladım yoğurmaya zır telefon, arkadaşlar çaya davet ediyor gitmemek olmaz.Düğüm poğaçayı yanımda götürürüm diye aceleyle başladım yoğurmaya,eşim de hemen çıkmamız gerektiği için sağolsun poğaçaları düğümledi. Oh neyse başka aksilik olmadan fırına verdik dedik bu seferde elektirik gitti:) Tam da kabarırken:( neyse arkadaşlar tadını beğenince tüm sıkıntım gitti. Az daha tarifi nerden aldığımı yazmayı unutuyordum.Tarif beğenerek takip ettiğim Emel hanımın sitesinden. Gelelim tarife;


1 paket yaş maya
2 su bardağı süt
1.5 su bardağı sıvı yağ
1.5 tatlı kaşığı tuz
Aldığı kadar un
1 adet yumurta (sarısı üzerine, akı içine)
çörek otu ve susam
Peynir

2 su bardağı sütü ısıtın(sıcak olmasın) ve hamuru yoğuracağınız kaba boşaltın.1 paket mayayı kabın içine ufalayarak elinizle sütle iyice homojen bir karışım olasıya kadar karıştırın. Sıvıyağı da bu karışıma ilave edin, yine bir-iki kere karıştırın.Tuzunu ve yumurta akını ilave edin.Yavaş yavaş unu ilave edin ve bir yandan da elinizle karıştırın. Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar yoğurun. 10 dakika kadar üzerine bez örterek bekletin. Hamurdan mandalina büyülüğünde parçalar koparıp yuvarlayın ve tepsiye dizin, üzerine bez örtün(kabuk bağlamaması için) Tüm hamuru yuvarlayana kadar ilk yuvarlanan hamur mayalanmış olur.

Düz zemin üzerinde hamuru elinizle oval şeklinde açın(ben merdaneyle açtım)Uzun kenara peynir koyun, elinizle ruloyu yuvarlayarak 1 karıştan uzun rulo yapın ve hamura düğüm atın, düğüm yeri alta gelecek şeklinde tepsiye dizin.(tepsiyi yağlamaya gerek yok) Hamurların üzerine çörek otu ve susam serpin.Önceden ısıtılmış fırında 10 dakika mayalandırın.Daha sonra fırının derecesini 185 dereceye getirerek üstü kızarana kadar pişirin.

Afiyet olsun

Cuma, Aralık 07, 2007

Neskafeli-Damla Çikolatalı Kek-En Tatlı Hediyeler Etkinliği

İlk etkinliğim olacağı için beğeniyle takip ettiğim Burçin'nin ev sahipliği yaptığı En Tatlı Hediyeler Etkinliğine katılmak çok istedim.Etkinlik için birkaç tarif yaptım aslında ama hem kurban telaşı hem de kayınvalidemlerin hacdan dönmesi sebebiyle çok yoğun günler geçirdik resimleri çekmeye fırsat bulamadım. O nedenle daha önceden yaptığım bu kek ile katılabilir miyim diye sevgili Burçin'e mail attım, sağolsun beni kırmadı. Güzel sunumları nedeniyle Burçine çok teşekkür ediyorum.

Aslında bu kek için ilk deneyimim diyebilirim.Kuzenim tarif edip bir kere lisede kek yapmışlığım var aslında.O kek o kadar çok kabarmıştı ki Efide ablam acemi şansı demişti. Daha sonra okul, iş derken mutfağa nerdeyse hiç girmedim.Aslında mutfağa geç girmemde anneminde payı çok büyük.( okulun var ders çalış ya da işten geldin yorgunsun gibi nedenlerden bize hiç kıyamazdı, e benimde merakın yoktu işime geliyordu) Yeni tarif denemenin beni bu kadar mutlu edeceğini bilseydim annemi dinlemez atardım kendimi mutfağa:) Herzaman dediğim gibi hiçbirşey için geç değildir. Yemekleri çat pat bilirdim de pasta,börek ve keklerle aram iyi değildi. Hemen hemen herşeyi denedim ama hep ötelediğim bir kategori vardı "KEK"ler.

Fulya(yunkabu) sağolsun hiç peşimi bırakmadı:) ne zaman kek yapacaksın diye son günlerde nerdeyse hergün sordu. İyi ki de sormuş yoksa öteleyip duracaktım. Kek yapışmasın diye silikon kalıp aldım, çok memnun kaldım. İlk fırsatta kalıpların diğer çeşitlerini de alacağım. Bu keki yemek günlüğüm sitesinde görünce kesinlikle ilk olarak bu keki yapmalıyım dedim.Kek çok güzel kabardı,tadı da bence süperdi. Ama emel hanımın sitesindeki gibi damla çikolatalar tam anlamıyla erimedi.Ben damla çikolatayı hamur içine atıp karıştırdım, acaba çikolatalar başka aşamada mı atılıyordu?Neyse sonuçta biz beğendik.

Gelelim tarife;
3 yumurta
1 su bardağı şeker
3 su bardağı un
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 tatlı kaşığı granül neskafe
1 yada 1.5 su bardağı damla çikolata (ben 1 su bardağı attım)
1 paket kabartmatozu
1 paket vanilya

Yumurta ve şeker yoğurt kıvamına gelene kadar çırpılır.Süt, yağ ,neskafe ve vanilya ilave edilip karıştırılır.Un ve kabartma tozu ilave edilip karıştırılır.En son hamura damla çikolataalr eklenir.Karışım kek kalıbına boşaltıp, orta derece ısıtılmış fırında 35-40 dakika pişirilir(benim fırında biraz daha uzun sürdü) Afiyet olsun.

Perşembe, Aralık 06, 2007

Einstein Sergisi

Doğuş OtoMotion İstanbul’da Mart 2008’e kadar ziyaret edilebilecek olan sergi, ilk olarak 2002 yılında Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nde açıldı ve birçok şehirde milyonlarda kişi tarafından izlendi. Sergide Einstein’ın mirası hakkındaki yorumları içeren video gösterimi, Einstein’ın ışık, zaman, enerji ve yer çekimi hakkındaki kuramlarını açıklayan etkileşimli objeler ve Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı el yazmaları ile birleşik kuramı ararken yaptığı son hesaplamalarını içeren bloknotlar, çocuklar ve yetişkinler için uygulamalı atölyelerin yer aldığı eğitim laboratuvarı yer alıyor.

Doğuş OtoMotiona ilk girdiğiniz zaman dev bir ekranda Einstein'ın ve onunla yolları keşişen diğer bilim adamlarının hayatlarının anlatıldığı muhteşem bir film yer alıyor.Yukarıdaki resim bu filmden bir kesit. (Mileva Mari'c ile yaşadığı aşkı anlatan bölüm)

Albert Einstein 14 mart 1879 yılında Almanya'nın Ulm şehrinde doğdu.Kız kardeşi Maja'nın söylediğine göre Einstein'da en başından beri eşsiz birşeyler vardı. 'Doğumda, annesi aşırı derecede büyük ve köşeli olan kafasının arkasını görünce şok olmuştu' diye yazmıştı. Einstein yaşamı,yaşadığı gönül maceralarıyla doludur.İlk evliğini fizikçi Mileva Mari'cle ile yaptı ve bu evlilikten iki oğlu oldu.(yandaki resim bayan Mari'c) Daha sonra kuzeni Elsa Löwenthala aşık olunca boşanıp kuzeni ile evlendi.

Annesi tarafından çok küçük yaşta keman çalmayı öğrendi, bir söyleşisinde eğer bilimle uğraşmasaydım kesinlikle müzikle uğraşırdım diyordu.

Einstein'ın Nobel Ödül Madalyası; madalyanın ortasındaki resim,tanrıça İsis'in vücudunda ,doğayı açığa çıkaran bilim dehasını betimlemektedir.Elinde bir bereket çanağı tutarak bulutlardan yükselmektedir. Resmin çevresinde ,'Sanatın süslediği hayatı,buluşlar geliştirir' sözü vardır.Arka yüzünde Alfred Nobel'in bir resmini taşır.

Sergiden resimler

Işık nedir?Nasıl yolculuk eder ve ne kadar hızlı gidebilir?Einstein, ışığın doğasına karşı büyük bir ilgi duyuyordu.Bu soruları Özel Görelilik Kuramıyla yanıtladı.Işığın onu ölçerken ne kadar hızlı ilerlediğinizden bağımsız olarak,herzaman sabit hızda ilerlediğine dair tespitidir.Işığın temel özelliklerine dair keşifleri,aynı zamandaGenel Görelilik Kuramının da temelini oluşturur.

Einstein yakın arkadaşı Michele Besso ile sık sık saat kulelerinin önünde geçiyordu ve birgün Besso ile tartışmalarının sonucunda aniden birşeyi kavradı: zamanın mutlak olmadığı. Bir saniyenin evrenin her yerinde bir saniye olduğuna dair yaygın anlayışımıza karşın, zamanın akış hızı,bulunduğumuz yere ve hangi hızla yol aldığımıza göre değişirdi.
Einstein,Nazilerin atom bombası yapmakta olduğu kaygısıyla, ABD'ye onlardan önce atom bombası yapması için ısrar etti.Altı yıl sonra bomba sivillerin üzerine atıldığında,Einstein bu eyleminden pişman oldu ve yaşamın geri kalanını nükleer silahsızlanma savunucusu olarak yaşadı.

Einstein ününden rahatsızdı,hatta birgün 'Geçmişte, öylesine söylediğim her sözün alınıp kaydedileceği hiç aklıma gelmemişti. Yoksa daha fazla kabuğuma çekilirdim' demişti.


Albert Eistein ,kalbinin yanında bir damar patladıktan sonra öldü.Ameliyat olmak isteyip istemediği sorulduğunda,Einstein bunu şu sözlerle rededer.'Ben kendi istediğim zaman gitmek istiyorum.Yaşamı yapay olarak uzatmak tatsız bir şey.Ben payıma düşeni yaptım,gitme zamanım geldi.Bunu zarafetle yapacağım'.Otopsinin ardından bedeni yakıldı ve külleri açıklanmayan bir yere yayıldı.

Einstein tutkulu bir hümanist ve savaş karşıtı bir eylemciydi. 'Yaşamım kimsenin ilgisini çekmeyecek, basit bir şeydir' diye iddia etmişti. Ama aslında mektupları defterleri ve el yazmaları çok farklı bir öykü anlatıyordu.

Pazartesi, Kasım 26, 2007

Patlıcanlı Börek



Cumartesi günü işten 17.00 de çıkınca eşimle birlikte alışveriş yapıp hemen eve geldik. Kayınvalidemlere gideceğimiz için iki çeşit börek yapmaya karar verdim. Patlıcanlı börek bunlardan biriydi. Eşimde sağolsun o kadar yardımcı oldu ki, zaten mutfak konusunda çok becerikli. Patlıcanın iç harcını hazırladıktan sonra kısa sürede böreği hazır ettik. Ben yufkaları yağladım, eşim katlayıp kesti, ben iç harcı koydum, eşim bohça şeklini verip tepsiye dizdi ben de yumurtaları sürüp çörek otuyla süsleyip doğruca fırına verdim. Börekler o kadar çok kabardı ki mutluluktan uçtum, tadını sorarsınız gayet lezzetliydi. Burçin hanımın sitesinde tarif var ama ben buraya da yazmak istiyorum.

20 adet börek için

5 adet yufka
1/2 su bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı süt
1 yumurta

İç harcı için
3 adet patlıcan( ben dört orta boy patlıcan kullandım)
2 adet çarliston biber( ben kullanmadım
2 adet domates
1 adet soğan
1 çay bardağı sıvıyağ
Tuz, karabiber (orjinal tarifte yok ben kendim kullandım)

Üzerine sürmek için
2 yumurtanın sarısı
Susam, çörek otu



Harç için patlıcanları alacalı soyup(ben tamamen soydum) küp küp doğrayarak tuzlu suda bekletin. Yemeklik doğradığımız soğanları sıvıyağda kavurun. Sırasıyla ince doğradığımız biberleri, küp doğranmış domatesler ve patlıcanları ekleyip kavurun. 1/2 su bardağı sıcak su dökerek tuzunu ekleyip 10 dakika suyunu çekene kadar pişirin. Yufkalardan her birini açıp tüm yüzeye çırpılmış yağ, süt ve yumurta karışımını bir fırça yardımıyla sürün. Önce karşılıklı iki kenarı katlayıp kuru kalan kısımlara tekrar karışımdan sürün. Sonra diğer kenarları da katlayıp 30-35 cm büyüklüğünde kare elde edin. Büyük kareyi dört eşit parçaya bölüp 4 tane daha küçük kare elde ederek orta kısımlarına patlıcanlı harçtan koyup bohça şeklinde kapatın. Bohçalarımızı fırın tepsisine yerleştirip üzerlerine yumurta sarısı sürerek susam ve çörek otu serpin. Önceden ısıtılmış 170˚C’de fırında üzeri kızarana kadar pişirin.

Afiyet olsun

Örgü Milföy Börek


Hafta sonu kayınvalidemler hacca gidecekleri için misafirler çoktu. Bende herzaman yaptığım böreklerin dışında yeni birşeyler yapmak için daha önceden keşfettiğim fakat bir türlü fırsat bulup inceleyemediğim burçinindenemeleri sitesinden örgü milföy börek ve patlıcanlı börek tariflerini gördüm.

Öncelikle şunu söylemek isterim sunumlar ve resimler bir harika. Ben tam istediğim gibi milföyü öremedim, çünkü bir taraftan da patlıcanlı böreğin iç malzemesini yapıyordum. Milföyün nasıl kesilmesi gerektiği Burçin hanımın sitesinde var. Benim acelem olduğu için resimleyemedim. Ama en kısa zamanda tekrar bu böreği yaparak daha güzel resimler ekleyeceğim. Tarif çok basit sadece milföy ve ben peynirli tercih ettiğim için peynir. Afiyet olsun


Fırında Karnabahar

Karnabaharın salatası ve kızartması dışında ne yapabilirim diye internette araştırma yaparken sihirlieller sitesindeki fırında karnabahar tarifini gördüm ve vuruldum. Hemen bende denemeliyim dedim. Gerçekten hem çok lezzetli hem de çok hafif, herkese tavsiye ederim. Gelelim tarife;


1 küçük boy karnabahar
1 su bardağı yoğurt
2 adet yumurta
1/2çay bardağı sıvıyağ
1yemek kaşığı un
 Kaşar peynir rendesi
Tuz, pulbiber

 Karnabaharları çiçek çiçek kopararak tuzlu suda haşlanır. Derince bir kapta kaşar peyniri hariç tüm malzeme karıştırılır.Haşlanan karnabaharlar hazırlanmış olan sosa batırılıp, yağlanmış borcama dizilir(ben kare borcam kullandım)Üzerine 1-2 parça katıyağ koyup(ben yağ kullanmadım) 200 derecede 20 dakika kadar fırında pişirilir.Daha sonra kaşarlar eklenerek tekrar fırına sürülür.Kaşarlar eriyip kızarana kadar pişirilir. Afiyet olsun.

Cuma, Kasım 23, 2007

Kantocu

Sanatın her dalını her zaman çok sevmişimdir. Özellikle bale, müzikal ve tiyatro. Arkadaşlarla tiyatroya gidelim diye kararlaştırınca hemen internetten şehir tiyatrolarında oynayan oyunları araştırdım.Herbirimizin işyeri ayrı ayrı yerlerde olunca Sabadat Sahnesinde karar kıldık(Kağıthane) Sadabat sahnesinde ve müzikal olması sebebiyle Kantocuyu seçtik.

İlk olarak iyiki de seçmişiz diyebilirim. Aslında ilk on dakika oyunda sıkıldım hep böyle mi geçecek derken yeni kişiler, olaylar katılınca müzikal gerçekten çok zevkli oldu.Dekor ve kostümler gayet güzeldi.Çığırtkanı oynayan Mert Turak çok başarılıydı.Rula karakterini oynayan Selma Kutluğ'un Ermeni lehçesi ise bence başarısızdı. Oyun bir bütün olarak çok güzeldi ama kantocu başlığına yakışır bir biçimde daha çok kanto olsaydı keşke.

Yazan-Yöneten: Haldun Dormen
Sahne Tasarımı: Barış Dinçel
Kostüm Tasarımı: Nihal Kaplangı
Işık Tasarımı: Cengiz Özdemir
Müzik Yönetmeni: Serpil Günseli
Oyuncular: Aslı Aybars, Bilge Zobu, Çağrı Hün, Elif Saran Heyse, Emrah Özertem, Ersin Umulu, Hamit Erentürk, Mehmet Çerezcioğlu, Mert Turak, Murat Coşkuner, Murat Güreç, Murat Üzen, Müge Çiçek, Özgür Kaymak, Pınar Alkan, Pınar Aygün, Saltuk Kaplangı, Sekvan Serinkaya, Selen Uçer, Selin Türkmen, Selma Kutluğ, Serdar Orçın, Serkan Bacak, Uğur Kıvılcım, Vildan Türkbaş, Volkan Ayhan, Zeki Yıldırım.

Birinci perde 1923 yılında saltanatın son günlerinde geçer.Verjin Bursa'da çalışan yetenekli bir kantocudur.Birgün İstanbul'da tiyatrosu olan ünlü Komik-i Şehir Kenan efendi Bursa'ya gelerek kendi tiyatrosuna katılması için teklifte bulunur.Verjini İstanbul ilk başlarda korkutmasına rağmen Kenan efendinin teklifini kabul eder.İlk sahne gününde kendini zahireci olarak tanıtan Cemil ile tanışır ve birbirilerine aşık olurlar.Verjinin gelmesiyle tiyatroda bazı taşlar yerlerinden oynamıştır. Verjin güzel kanto yapmasının yanında tiyatroya karşıda yeteneklidir. Kenan efendi birgün tiyatro oyununda ona başrol verince tiyatroda eskiden beri tüm başrolleri alan Rula'nın hoşuna gitmez .Rula tiyatroda pek sevilmeyen bir insandır ve diğer insanlarla sürekli çekişme halindedir.Özelliklede Verjinle...

İkinci perde cumhuriyetin ilanından birkaç ay sonra başlar.Verjinin sevdiği adam aslında zahireci değil Mustafa Kemal'in adamı bir Kuvayi Milliyecidir.Çete savaşında öldüğü haberi gelince Verjin çok uzun süre Cemil'in yasını evde tutar.Verjin Rula'nın kendisini ispiyonlaması sonucu tiyatroyu bırakmak zorunda kalmıştır.(Neden bıraktığını yazmıyorum çünkü oyunun sırrı bu)Cumhuriyet ilan edilince Mustafa Kemal tiyatro ile ilgili yenilikler getirince Verjin yeniden tiyatroya başlar.Tiyatroya ilk döndüğü gün onu bir süpriz beklemektedir, bu süprizle birlikte müzikal görkemli bir gösteriyle sona erer.
 
Zahireci:Buğday,kepek,gubre gibi malzemeler satan kişi.

Perşembe, Kasım 22, 2007

Fırında Kabak Mücver

Sevdiğim sitelerden biri olan mekanımız mutfakta dolaşırken mücver tarifine rastladım,o kadar güzel görünüyordu ki iştahım kabardı.Son zamanlarda kızartılarak yapılan tüm yemeklerden uzak durduğum için fırın yemekleri cazip gelmeye başladı.İyiki de yapmışım derdirten güzel bir tat oluştu.

İlk etapta biraz tereddütlerim olsa da bence çok güzel bir lezzet,herkese tavsiye ederim. Hatice hanımın sitesindeki gibi bir görüntü malesef yakalayamadım, ama benim suçum:) 6 adet kabak kullanın diyordu ben 5 tane kullandım, bir an önce yemek yiyip evden çıkmak için acele ettiğimiz için o an düşünemedim, ama tadında hiçbir sorun yoktu.Artık karar verdim ilk yaptığım denemelerimi bundan sonra aceleye getirmeyeceğim. Gelelim tarifine,

6 adet küçük kabak
2 yumurta
1/2 su bardağı sıvıyağ
3 adet yeşil soğan veya 1 adet kuru soğan
1/2 demet dereotu
1 su bardağı un
1/2 paket kabartma tozu
tuz

Soğanı ve dereotunu ince ince doğrayıp çukur bir kaba alın. Kuru soğan kullanıyorsanız soğanı da rendeleyin.(Ben sadece kuru soğan kullandım) Kabakların kabuklarını kazıyıp kaba rendeleyin. Küçük kapta yumurta, sıvıyağ, tuz, un ve kabartma tozu karıştırıp kabakların içine ilave edin. Yağlanmış bir tepsiye karışımı yayıp önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
Afiyet olsun

Pazartesi, Kasım 19, 2007

Patatesli Tart

Pratik yemekler aramaya devam:) Aslında bu sefer aramadım, fulyanın sitesinde görür görmez kesinlikle bu tarifi denemeliyim dedim.İyiki de denemişim, hem çok pratik hem de çok lezzetli.

Orjinal tarifte birkaç küçük değişiklik yaptım.4 sosisin yarısını içine attım yarısını da üstüne dizdim güzel bir görüntü yakalayabilmek için.Rulo yapıp yağlı kağıt üzerine yerleştirin diyordu.Ben yuvarlak borcamı azcık margarinle yağlayıp patatesli harcı yaydım. Kesinlikle herkese tavsiye ederim, içinde mısır unu olmadığı halde sanki mısır unu tadı vardı. Gelelim tarife, aslında yunkabu'nun sitesinde tarif var ama herzaman söylediğim gibi kendim için bir kere daha yazıyorum.

2 orta boya patates
1 yumurta
yarım su bardağı yoğurt
yarım su bardağı sıvıyağ
1.5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 su bardağına yakın kaşar peyniri rendesi
4 adet sosis (kokteyl sosislerden)
maydanoz, tuz,karabir, kırmızı biber

Derin bir kasede yumurtalar çırpılır,yoğurt ve sıvıyağ eklenip karıştırılır. Bu karışıma un ve kabartma tozu eklenir.Patatesler haşlanıp , rendelenir. Hazırladığımız karışıma patatesler, kaşar peyniri, halka doğranmış sosisler(sosislerin yarısını içine,yarısını da dışına ekledim), maydanoz, tuz, karabiber ve pulbiber ekleyip karıştırın. Borcamı az margarinle yağlayıp,patatesli tartı yayın, kalan sosislerle süsleyin.Önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
Afiyet olsun

Cuma, Kasım 16, 2007

Elmalı Rulo Kurabiye

Evet en sonunda elmalı rulolardan yaptım. Hamuru yoğururken hiç dağılmadı diye sevinirken açmaya geldiğinde pamuk pamuk döküldü, hamur elimde kaldı.Moralim çok bozuldu ama yinede pes etmedim. Yunkabu ve teatime'ın sitelerine bakınca yoğurt atıp hamuru kurtabileceğimi gördüm,bir kaşık kadar yoğurt biraz da un atıp bir güzel yoğurdum.Hamuru daha önceden dinlendirdiğim için yine dinlendirmedim ve çok rahat açıldı,buzluğa koymaya gerek kalmadan rahat kesildi.Tek sorun çok kalın kesmiş olmamdı.Aslında elmalı ruloların tarifi hem yunkabuda hem de teatime'ın sitesinde var ama yinede kendim için yazmak istiyorum.

Malzemeler;
3 elma,yarım su bardağından biraz eksik sıvıyağ,
iri dövülmüş ceviz,
1 çay bardağı toz şeker,
yarım çorba kaşığı toz şeker,
yarım paket kabartma tozu,
yarım çay bardağı yoğurt,
yaklaşık 2 su bardağı un.

Hazırlanması; Elmaları soyun, rendeleyin ve şekerle birlikte, suyunu çekene kadar pişirin. Ceviz ve tarçını da ekleyip, hamuru hazırlayana kadar kenarda soğutun.Yağ, yoğurt ve şekeri karıştırın.Unu ve kabartma tozunu yavaş yavaş ekleyerek yumuşak bir hamur elde edin ve hamuru 20 dakika dinlendirin.Hamuru ince açın ve elmalı ahrcı her yerine sürün.Sıkıca bir rulo yapın, bir parmak kalığında kesin.180 derece 25-30 dakika pişirin. İyice soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serpin

Perşembe, Kasım 15, 2007

Mutfak ölçüleri

Sırada Fulyanın sitesinde bulunan elmalı rulo kurabiye var, ama ölçülere bakınca 80 gr şeker ve 120ml olduğunu gördüm.Fulya ile konuşurken bu ölçülerin beni hep sıkıntıya soktuğunu(evde tartı yok) söyledim .Peki fulyacığım durur mu hemen sıkıntımı çözdü ve portakal ağacının sitesindeki mutfak ölçülerinden yararlanabileceğimi söyledi.Bende kaybetmemek için ölçüleri buraya yazıyorum 1 paket margarin= 250 gr 1 su bardağı sıvıyağ= 200 ml 1 su bardağı un= 125 gr 1 su bardağı şeker=185 gr~= 1 paket kabartma tozu=11 gr 1 yemek kaşığı yağ/şeker = 15 gr 1 yemek kaşığı un= 7,5 gr 1 fincan=20 ml.

Pazartesi, Kasım 05, 2007

Fırın Sütlaç

Haftasonu misafirim gelecekti bu nedenle sürekli aklımda olan fırın sütlacı yapmaya karar verdim. Fırına dayanaklı kapları bir türlü fırsat bulup alamadığım için evde bulunan alüminyum kaplarla şimdilik idare edeyim dedim.

İlk defa sütlaç yapacağım için internette uzun bir arama yaptıktan sonra sürekli takip ettiğim ve çok beğendiğim Mekanımız Mutfakta bulunan tarifi beğendim. Sütlaç benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Bence bu tarif için pirinç miktarı çok fazla idi. Zaten sitede tarifi Oktay ustadan alındığı aslında orjinal tarifte 3 yemek kaşığı pirinç kullanıldığı ,kendisinin de 4 yemek kaşığı kullandığını yazmış. Ama bence pirinç miktarını azaltmakta fayda var.

Annem koyu olduysa neden biraz daha süt eklemedin dedi. Gerçeği söylemek gerekirse hiç aklıma gelmedi:) Mutfakla haşır neşirliğim yeni başladığı için bu püf noktaları da yavaş yavaş öğreneceğim inşallah:) En yakın zamanda fırına dayanıklı kaplardan alıp bu tarifi tekrar deneyeceğim.
 
 

Perşembe, Kasım 01, 2007

Ispanak Graten

En sevdiğim yemeklerden biri ıspanak olduğu için ıspanakla yapılabilecek tarifler ararken ıspanak graten tarifine rastladım. Aslında tariflerin çoğunda beşamel sos kullanılmış.Ispanakla beşamel sosu birlikte yeme konusunda emin olamadığım için bu tariflerden vazgeçtim.Ama mutlaka sofra dergisindeki beşamel soslu tarifi de yapıp ekleyeceğim.Eşim ıspanak grateni çok beğendi bense yaparken tuz ve karabiberi atmamam dolayısıyla biraz moral bozukluğu ile yedim.Sonuçta kolay ve lezzetli bir tarif. Gelelim tarife...


Malzemeler


Yarım kilo ıspanak
Yarım haşlanmış patates
3 çorba kaşığı un
2 adet yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
1 demet maydanoz
3 çorba kaşığı kaşar rendesi
2 çorba kaşığı galeta unu
Tuz, karabiber,pulbiber

YapılışıIspanağı yıkayarak kaynayan tuzlu suda 1 dakika boyunca diriliklerini kaybedene kadar haşlayın.Ispanakları buzlu suya daldırıp bir müddet bekletin. Sonra ıspanağı sıkarak sularını iyice süzdürün ve doğrayın.Haşlanmış patatesi rendeleyerek ıspanağın içine atın.Unu,yumurtaları,maydonozu,tuz ve biberleri(bana bakmayın ben eklemedim ama siz mutlaka ekleyin)ekleyip iyice karıştırın.Fırın kabını yağlayıp,galeta unu serpiştirin.İçine malzemeyi aktarıp üzerini düzeltin.Kaşar rendesini üzerine serpiştirin.Kaşar eriyip üzeri pembeleşene kadar pişirin.
Afiyet olsun.

Cumartesi, Ekim 27, 2007

Patlıcanlı Poğaça

Geçen sene halamlarda patlıcanlı gözleme yemiştim. Patlıcanın hamur içine bu kadar yakışacağını tahmin etmezdim. Bir süredir aklımda patlıcanlı bir tarif yapmak vardı. Fulyanın sitesinde patlıcanlı poğaçayı görünce tamam işte bu dedim:) Poğaçayı yoğurmasıyla pişmesi bir oldu ,el oyalamayan çok pratik bir tarif.

Aslında poğaçanın tarifi fulyanın sitesinde var ama kendim için tarifi buraya yazmak istiyorum ne olur ne olmaz.

İçini hazırlamak için:
3adet patlıcan,
biber salçası(ben domates salcası kullandım),
kimyon,
tuz ve karabiber.


Hamuru için:
3 çorba kaşığı yoğurt,
1 çay bardağı sıvıyağ,
1 adet yumurtanın akı,
1 paket kabartma tozu,
1 tatlı kaşığı limon suyu ve aldığı kadar un.

 Peki nasıl yapılacak? hemen cevap veriyorum:)Patlıcanlar ufak küpler şeklinde doğranarak az tuzla sotelenir, patlıcanlar yumuşayınca salça,kimyon ,karabiber ve tuz eklenerek altı kapatalır.Hamur malzemeleri yumuşacak bir hamur elde edene kadar yoğrulur.Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılarak patlıcanlı harçtan konulur ve ağzı kapatılır, ters çevrilerek tepsiye dizilir.Üzerine yumurta sarısı sürülerek çörek otu serpilir. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-25 dakika pişirilir.

Afiyet olsun

Pazartesi, Ekim 22, 2007

Fırında Makarna

İşten eve gelince yapmak için pratik yemekler araştırırken Emel hanımın sitesinde fırında makarna tarifine rastladım. Bu hafta sonu denedim ve sonuç harika. Hem çok pratik hem de çok lezzetli.


Malzemeler 

Yarım paket makarna
3 adet yumurta
1 su bardağı peynir rendesi
1 su bardağı süt
Yarım çay bardağı sıvı yağ
Maydanoz, tuz, karabiber
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri

Yapılışı
Bir kapta süt, yumurta,sıvı yağ,peynir, maydanoz, baharatlar karıştırılır ve haşlanmış makarnalar bu karışıma ilave edilir. Kare borcama biraz margarin sürülerek makarnalar eklenir.Kaşar peynirler makarnanın üstüne serpilerek üzeri kızarana kadar pişirilir.
Afiyet olsun

Pazar, Ekim 14, 2007

Miniatürk

Haftasonu eşimle birlikte Miniatürk'e gittik ve çok beğendik. Gerçeklerine o kadar çok benziyor ki hatta hepsi en ince ayrıntısına kadar tıpatıp aynısı. Sadece birkaç tane resim koyabildim ama daha çok eser var , giriş ücretleri de çok pahalı değil herkese tavsiye ederim.
Resimler Erol Kalafat

Mostar köprüsü,1566 yılında Mimar Hayreddin tarafından inşa edildi.Geleneğe göre şehrin erkekleri ,nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için düğün öncesinde köprüden atlardı.Mostar köprüsü, yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolüydü.Müslüman ve hırvat kesimi birbirine bağlıyordu.Köprünün yıkımı ,Mostar'ın çok uluslu mirasının reddedilmesi anlamına geliyordu.Köprünün inşasına orjinal modele bağlı kalınarak tekrar başlandı ve 23 Temmuz 2004 tarihinde açıldı.Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Miras Listesi'ne eklendi.


St.Antoine Katolik Kilisesi, ilk olarak 1725 yılında Osmanlı İmparatorluk Saray ve Devlet hizmetinde bulunan ve ayrıca ticaretle uğraşan Katolik ülkelerin vatandaşları ve onların aileleri için inşa edilmiştir.Şimdiki cephesi kırmızı tuğla taşlarla örülü kilisenin inşasına, 1906 yılında eskisinin yerinde başlanmış ve 1912 yılında da tamamlanarak hizmete girmiştir. İstanbul doğumlu İtalyan Mimar Giulio Mongeri tarafından İtalyan Neogotik üslubunda, betonarme olarak inşa edilmişdir.

Sultanahmet Camii,1609-1616 yılları arasında 1.Ahmet tarafından mimar Sedefakar Mehmet Ağaya yaptırıldı. Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinilerine benzediği için Avrupalılarca 'Mavi Cami' olarak adlandırıldı. Sultanahmet, Türkiye'nin altı minareli ilk camisidir. Bir efsaneye göre dönemin padişahı I. Ahmet, başta minareleri altından yaptırmak istemiştir. Ama kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek, "altın" sözcüğünden "altı" yaparak, camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir.



Aspendos Anfi Tiyatrosu, Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunanarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu'daki Roma Tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir. Mimarı Aspendos'lu Theodorus'un oğlu Zenon'dur.Antonius Piu zamanında (138-164) yapılmıştır.Bir de Aspendos Antik Tiyatrosunun küçük bir hikayesi var. Aspendos kralının o zamanlar çok güzel bir kızı vardır ve herkes onunla evlenmek ister.Fakat kral kimde karar kılacağını bilemediği için halka şöyle duyurur:kim halkımız,şehrimiz adına en yararlı ve güzel şeyi yaparsa kızımı ona vereceğim.Bu durum üzerine de iki büyük eser çıkar ,bu iki eseri de iki ikiz kardeş ortaya koyar . Bu eserlerin birisi şehre kilometrelerce uzaktan ,müthiş bir geometrik hesaplamanın sonucu olarak ortaya çıkarılıp inşa edilmiş kasabaya su getiren su kemerleri; diğeri ise orkestrasında yere metal para atıldığında en üst tarafından dahi o sesin duyulduğu dünyanın o zamanki ve günümüzün akustik olarak en iyi olan tiyatrosudur.Mimarı da Zenon'dur. Kral su kemerlerini gördükten sonra kızını su kemerlerini yapan mimara vermek ister fakat daha sonra da tiyatroya girdiğinde tiyatronun yukarı tarafında gezerken bir ses duyar.Ses kralın kızını ben almalıyım onu bana vermeli der.Bu akustiğe hayran kalan kral kızını mimar Zenon'a vermekte karar kılar.

Poğaça

İnternette poğaça tarifi ararken fulyacığım sağolsun bu tarifi şiddetle :)yapmamı tavsiye etti. Ertesi güne kaldığı zaman bile yumuşacık oluyor, tarifi birebir uyguladığınız zaman hiçbir sorunla(kabarmama gibi)karşılaşmıyorsunuz.

Malzemeler
1 paket margarin
1 çay fincanı süt
2 yumurta (birini üzerine sürmek için ayırın)
1 kaşık şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 adet ınstant maya
Alabildiği kadar un

İçi için
2-3 adet patates
soğan
Salça

Hazırlanışı
Patatesler haşlanarak rendelenir. Yağ ile soğan kavrulduktan sonra biraz salça atılır .Daha sonra patatesler, tuz, karabiber ve kırmızı biber eklenerek karıştırılır ve ocağın altı kapatılır. Önceden buzdolabından çıkarılan margarin, süt, tuz, yumurta,şeker, un ve maya katılarak hamur haline getirilir. Patatesler hamurun içine konularak yuvarlak yapılarak tepsiye dizilir. Poğaçalar tepside 10-15 dakika mayalanması için bırakılır. Yumurtanın sarısı ayrılarak poğaçaların üzerine sürülür ve poğalar çatalla çizilir. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-25 dakika pişirilir.
Afiyet olsun

Perşembe, Eylül 06, 2007

Mercimek Köftesi

İlk defa mercimek köftesi denedim, aslında ben çoğu şeyi ilk defa deniyorum. Evlenmeden önce birkaç basit yemek tarifi bilirdim o kadar. Kendi mutfağım olduktan sonra:) ilk defa börek yaptım, ilk defa tatlı yaptım,ilk defa kurabiye yaptım. Mutfakta yeni tarifler denemenin beni bu kadar mutlu edeceğini tahmin etmezdim hele de tadı ve görüntüsü güzel olunca. İlk yaptığım mercimek köftesinin resmini ekliyorum şimdilik, tadı çok güzeldi ama salçayı az atmam dolayısıyla renksiz oldu.İkinci yaptığımda miktarı fazlalaştırdım hem görüntüsü hem de tadı çok güzel oldu ama fotoğrafını malesef çekmeyi unuttum. Mutfağa biraz geç girdim ama bundan sonra çıkmaya niyetim yok:) Tarifi yemek günlüğüm sitesinden aldım, Emel hanımın ellerine sağlık çok güzel tarifleri var.



Malzemeler

1 Su bardağı İnce bulgur
2 Su bardağı Kırmızı Mercimek
4 Su bardağı su
2 Çay kaşığı tuz
2 Çay kaşığı pul biber
5 çay kaşığı kimyon( tarifte 5 kaşık ama ben 4 kaşık kullandım ikinci seferde.İlk seferde sanki kimyon çok yoğun geldi bana o nedenle bir kaşık azalttım)
1demet yeşil soğan
1 demet maydanoz
3 çay kaşığı salça
2 Çorba kaşığı margarin( ben sıvı yağ attım)
1 Soğan

Yapılışı

1 Mercimek yıkadıktan sonra 4 su bardağı su ile haşlanır. Mercimekler sararıp suyunu çektikten sonra ince bulgur ilave edilerek karıştırılır. Hemen ocaktan alınır. Yarım saat ağzı kapalı bir şekilde dinlendirilir( bulgurun şişmesi için bekliyoruz)

2 Sıvıyağ ile soğanlar pembeleşinceye kadar kavrulur.(soğanlar yemeklik doğranacak) sonra salça eklenir.

3 Bir küçük tabakta bütün baharatlar karıştırılır(tuz, karabiber, kimyon)

4 Yeşil soğan(ben sadece yeşil kısımlarını 5-6 dal doğradım) ve maydanoz doğranır.

5 Mercimeğin içine önce salçalı karışım atılarak biraz yoğrulur ki rengini alsın. Baharatlar en son da maydanoz ile soğanlar atılarak biraz daha yoğrulur . Köfte şeklinde biçimlendirilerek servis edilir.

Afiyet olsun

Kedidili Pastası


Malesef fotoğraf makinemiz bozuldu ve uzun zamandır da alamadık. Hem yeterli ışığın olmaması hem de cep telefonundan çekmemiz dolayısıyla resim biraz karanlık ve flu çıktı. Makine alınca en kısa zamanda bu tarifi tekrar yapıp resim ekleyeceğim. Çok pratik ve leziz bir pasta. Kedi dili bisküvisini çok aradım ve en sonunda Profilo Tansaşta buldum. Tarifi saolsun fulyacığım verdi, ona buradan teşekkür ediyorum:)
 
Malzemeler
 
1 Paket Kakaolu puding
1 Paket Çikolata sosu
2 Paket Kedili biskuvi
1 lt süt
4 çorba kaşığı şeker
 
Yapılışı
Bir tencereye süt, şeker , puding ve çikolata sosu boşaltılarak kaynayana kadar pişirilir.Kare borcama bir sıra bisküviler dizilir.Sosun yarısı bisküvilerin üstüne döküldükten sonra ikinci sıra dizilir. Kalan sosda tekrar biskuvilerin üstüne dökülür.Buzdolabında bir gece bekletilir.
Afiyet olsun

 

Çarşamba, Eylül 05, 2007

Yıldız börek

Bu tarife Mekanımız Mutfak sitesinde rastladım ve hemen yaptım, eşim bayıldı. (eşiminde bu börekte emeği çoktur ona da burdan teşekkür ediyorum yeni tariflerde bana verdiği destek için) Şule hanım saolsun her aşamayı o kadar güzel anlatmış ki yaparken hiç zorlanmadım. Şule hanıma ve bu tarifi bize kazandıran annesine teşekkürler

Afiyet olsun

Pazar, Eylül 02, 2007

Patatesli Börek


Arkadaşımıza kahvaltıya gittiğimizde peynirli böreği yemiş ve çok beğenmiştim. peynirlisi de güzel oluyor ama yazın favorim patatesli börek.
Malzemeler
4adet yufka
1 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
2 adet yumurta(1 tanesi üzerine sürülmesi için ayrılacak)
5 adet orta boy patates
1 adet soğan
salça
tuz, karabiber

Hazırlanması
Patatesler haşlandıktan sonra rendelenir. Soğanlar yemeklik doğrandıktan sonra yağda pembeleşinceye kadar kavrulur, 2 çay kaşığı salça eklenir. Patatesler de eklendikten sonra bir iki dakika kavrulur isteğe göre tuz karabiber ve kırmızı biber eklenerek ocağın altı kapanır. Yoğurt, yağ ve yumurta karıştırılarak yoğun kıvamlı bir harç elde edilir. Bir kaşık yardımıyla yufkaya harç konulur ve elle yufkanın heryerine dağıtılır. İlk yufkanın üstüne ikinci bir yufka konularak yine yoğurtlu harçtan sürülür. Yufka 8 eşit parçaya bölünerek içine patatesler konularak kalın sigara böreği şeklinde sarılır. Diğer 2 yufkayada aynı işlem yapılınca 16 adet börek çıkıyor.Üzerine bir yumurtanın sarısı sürülür, isteğe göre ya çörek otu ya da susam eklenir(bence görsel açıdan bu böreğe çörek otu daha çok yakışıyor) Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirilir(benim fırında 40 dakika sürüyor)
Afiyet olsun