Oraya yerleşmeye karar verdi ya alışması lazım,alışmamız lazım kasırgalarına.İlk kasırga..Adını ise Sandy koymuşlar....
Salı, Ekim 30, 2012
Sandy
Biz birbirimizden hiç bu kadar ayrı kalmadık...Galiba en çok da böyle zamanlarda zor geliyor ayrılık..Dün gece uyuyamadım mesajlaştık ablamla..Ayla ben hiç ömründe böyle şey görmedim dedi.Kapılar,camlar sallanıyor,bahçedeki ağaçlar devrildi,elektirik kesildi ve çok üşüyorum..Sakın anneme anlatma diye de tembihledi.Nasıl anlatırım yaşı kaç olursa olsun hangi anne dayanır yavrusunun üşümesine..Yanında olup önüne sıcak bir çorba koymak istemez mi ? Koyamaz ha dese çocuğunun yanına varamaz..Kocaman bir okyanus var aramızda..Koca bir yedi saat var arada.. Gönüller bir olsa da gözden o kadar ırak anlayacağınız..
Oraya yerleşmeye karar verdi ya alışması lazım,alışmamız lazım kasırgalarına.İlk kasırga..Adını ise Sandy koymuşlar....
Oraya yerleşmeye karar verdi ya alışması lazım,alışmamız lazım kasırgalarına.İlk kasırga..Adını ise Sandy koymuşlar....
Çarşamba, Ekim 24, 2012
Çanakkale 1915
Dün Erol izinde Eray da okulda olunca Erol’la birlikte 11.oo
matinesine girdik. Sahi ben en son ne zaman ilk seansa girmiştim.. Hatırlamıyorum...Eskiden
ya ilk matineyi ya da suareyi tercih ederdik. Boş olurdu rahat ederdik. Yine
öyleydi çok az kişi vardı. Filmi Erol seçti Çanakkale 1915..
Film müzikleri genelde kötüydü..Hayır hayır normalde başka savaş filmlerinde izleyip dinlesem çok beğenirdim de Çanakkale 1915’in film müzikleri bu olmamalıydı.Bir ara Pearl Harboru mu izliyorum dedim o derece yani.Çanakkale’yi Anadolu motifli müziklerle izlemek ne güzel olurdu.Aslında bir kaç yerde vardı.Mesela Çanakkale içinde vurdular beni türküsünün olduğu sahne..Gözyaşlarımı tutamadım.Bu türkü hep dokunur bana,boğazıma kocaman bir yumru oturur.Film müzikleri birbirinden öyle bağımsız öyle kopuktu ki.Bir bakıyorsunuz Amerikan filmlerinde ki gibi savaş müziği sonra bir bakıyorsunuz mehter marşı..
Savaş filmine göre özel efektler ve animasyonlar çok basit ve yetersizdi.Nedense yine de iyiki de gitmişim dedi.Bazı şeyleri görmek film olsada okumaktan çok farklı..Anlıyorsunuz ki savaşta kazanan taraf yok..
Yönetmen:Yeşim Sezgin
Senarist:Turgut Özakman
Akmerkez-23 Ekim Çarşamba 11 matinesi
Konusunu anlatmaya gerek yok bence.Bu topraklarda yaşayan
herkes az çok bilir aslında. Bu film nasıl yazmalı bilemedim beklentimi
karşılamadı. Hikaye ya da konu mu demeli çok iyi işlenmemiş geldi bana. Film
daha çok kronolojik bir biçimde işte şu tarih ve günde bu oldu der gibi bir tarih kitabını okur gibiydi. Yer yer duygu
patlamaları yaşamadım da değil..
Vatanımızın toprak bütünlüğü ne şartlar altında ne canlar
feda edilerek korunduğunu gördükçe yüreğim dağlandı.
Birgün bir yemek listesi okumuştum ve o listeyi okudukça
öyle ağlamıştım ki..Çanakkale savaşında yer alan askerlerin yemek listesiydi
çoğu zaman sıcak bir aş yemeden diğer güne geçtiklerini okudukça içim
ezilmişti.İşte filmde az da olsa bu da vardı bu sahnelerin insanın bam teline
dokunmaması imkansız..
Hani geçer tarih kitaplarında Seyit onbaşı 215 okka top
mermisini top vinci bozulduğu için sırtında taşır film de bu olay öyle kötü
anlatılmış ki inanın aklım almadı. On kişi Seyit onbaşıya bakıyor seyit onbaşı
mermiyi ağzından kan gele gele taşıyor bu sahne neden biri de gelip merminin
ucundan tutmuyor sorusunu sorgulatıyor...
Film müzikleri genelde kötüydü..Hayır hayır normalde başka savaş filmlerinde izleyip dinlesem çok beğenirdim de Çanakkale 1915’in film müzikleri bu olmamalıydı.Bir ara Pearl Harboru mu izliyorum dedim o derece yani.Çanakkale’yi Anadolu motifli müziklerle izlemek ne güzel olurdu.Aslında bir kaç yerde vardı.Mesela Çanakkale içinde vurdular beni türküsünün olduğu sahne..Gözyaşlarımı tutamadım.Bu türkü hep dokunur bana,boğazıma kocaman bir yumru oturur.Film müzikleri birbirinden öyle bağımsız öyle kopuktu ki.Bir bakıyorsunuz Amerikan filmlerinde ki gibi savaş müziği sonra bir bakıyorsunuz mehter marşı..
Savaş filmine göre özel efektler ve animasyonlar çok basit ve yetersizdi.Nedense yine de iyiki de gitmişim dedi.Bazı şeyleri görmek film olsada okumaktan çok farklı..Anlıyorsunuz ki savaşta kazanan taraf yok..
Yönetmen:Yeşim Sezgin
Senarist:Turgut Özakman
Akmerkez-23 Ekim Çarşamba 11 matinesi
Sosyal Sorumluluk Projesi
Geçen hafta 5 ve 6.yaş sosyal sorumluluk projesi kapsamında kurban kumbarası yaptılar.Bu kumbarayı anasınıfının girişine koydular.Biriken bu paralar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak.Bu projenin amacı hem ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek hem de çocuklara yardımlaşma ve paylaşma duygusunu aşılamak.Ben bu projeyi çok sevdim..
Bir ömür boyu çevresine yardım eden,duyarlı bir çocuk olur inşallah
Fotoğraflar okulun sitesinden
Salı, Ekim 23, 2012
Sihirli Torba ve Jurassic Land
Cumartesi sabahı biri sanki bize şöyle diyor: Yerine geç,
hazırlan ve başla... Uzun bir maraton bu..Bir başlıyoruz koşmaya..Pazar akşamı başladığımız yerde yani evde son buluyor
bu koşturma.
Cumartesi sabah kalk anneannenin mükellef kahvaltısına konuk
ol sonra Eray’ı 10.00 da okula bırak Mad
Science kursuna katılsın biz iki saat volta atalım orada burada.. Sonra babanın
Eray için programına katıl.İşte bu Uzay sergisi olur,oyuncak fuarı olur artık
sihirli torbadan ne çıkarsa bahtına..Bu hafta Jurassic Land çıktı torbadan..
Bu arada tontalak efendiyi mad science klübüne yazdırdık zorlamak
istemediğimizden ücreti ödemeden bir hafta götürdüm çok çok hoşuna gitti onay
verdi ve yazdırdık ama bu hafta demez mi bana tamam büün gitmeyeceğim daha
sonra giderim..Gel de çıldırma.Ne zaman gidip ne zaman gitmeyeceğini kendi
belirlemek istiyor yani herzaman ki gibi tontalak efendi.
Jurassic land Avrupanın en büyük tema parkları arasında yer
alıyor ve 10 bin metrekarelik bir alana kurulmuş.Çocukların hayal gücünü
geliştirmek,eğlendirirken eğitmek,nesli milyonlarca yıl önce tükenen dinazorlar konusunda ziyaretçileri bilgilendirmek
amacıyla gerçekleştirilen bir projeymiş bu..
Geziye ilk olarak müzeden başlanıyor müzeden bir kaç fotoğraf..
Sonra laboratuvar bölümüne geçtik orada çekim yasak olduğu için fotoğraflayamadım..Kuluçka ünitesi,yeni doğan ve veteriner üniteleri vardı.Bu bölüm ilginçti görevli tek tek anlattı..Dinazor yavrularını da gördükten sonra Uysal ve vahşi dinazorların ünitesine geçtik bazı dinazorların aç kaldıklarında yavruları yediklerini öğrendik:( Bu bölümde süprizler de vardı mesela bir dinazor birden hareketlenerek yüzümüze tükürdü işte o andan sonra asla Eray dinazorlara yaklaşmadı beni de yaklaştırmadı..Annecim yaklaşma sakın diye sürekli beni uyardı:) Bu bölümden sonra terasa çıkıp gezimiz sonlandı..
Teras
Geziyi bitirdik sonra hep sorarım Eray'a gördüğü ,duyduğu şeyleri yorumlayabilsin diye.Yine sordum her zaman ki gibi önce babaya
-Erol sence dinazorlar nasıldı
-ben çok beğendim bence çok güzel bir yer burası
-peki Eray'cım sen nasıl buldun
-Ben hiç biyenmedim annecim
-neden
-dinazorlar çok çirkinler bir de hep yüzümüze tükürdüler:)
Erol'u mu dinlersiniz yoksa Eray'ı mı artık karar sizin:)Ha biyenmedim diyen çocuktan pozlar
Yer:Forum İstanbul
Tarih:20 Ekim 2012
Not:19 Ekim cuma günü Eray'ın okulunda dünya göz hastanesi tarafından göz taraması yapıldı ve sonuç eve gönderildi..Çocuğunuz yapılan göz taramasında herhangi bir kırma kusuru tespit edilmemiştir yazılmış.Bence çok güzel bir uyguluma bu..
Pazartesi, Ekim 22, 2012
Uzay Sergisi
Gezdik gezmesine lakin Eray ellemek istedi herşeyi malum yassah bir o konuda sıkıntı yaşadık. Yukarıdaki gibi cama yapıştı bende kullanmak istiyorum gerçekten dedi durdu kullanamadı ya içinde ukte kaldı offf hep cam yapmışlar içeri giremiyorum diyerek söylendi..Bende kullanmak istiyorum dedikçe diğer ziyaretçiler güldü hatta biri dedi ki 'belki bir 2o sene sonra..Kısmet tabi...
Şimdi susayım fotoğraflar konuşsun
İlk olarak uzay modası
Yedikleri yiyecekler; domuz etli gulaş,ekmek,domates soslu balık,etli pancar çorbası,votka vs..
Dışkı toplama aygıtı,özel bez,özel hijyen takımı,diş fırçası,el kremi,traş makinesi
Ay aracı
Ay aracı
Burada uzay ile ilgili bir simülasyon vardı yavrumun içi gitti binemedi ya..Binebilmek için boyu 122 cm olması lazımdı 12 cm ile kaçırdı tontalak efendi,nasıl yapıştı tellere bir bilseniz görevlilerin bile içi cız etti..
Eve geldik fotoğraflara bakıyoruz bu fotoğraf için dedi ki ayy burada çok tötü çıkmışım annecim
Bu fotoğraf için dedi ki burada hayika çıkmışım
Gezegenlerin resimlerinin olduğu bir bölüm var gel marsa gidelim dedim koşarak geldi hayır bu mars değil ben gerçekten marsa gitmek istiyorum dedi ne diyeyim kısmetse belki bir 2o sene sonra:)
Yer: Marmara Forum-A Human Adventure
Tarih:13 Ekim 2012
Not: Bir araca bindik ormanda yol aldık sonra dinazorlar saldırdı bize yazısı çok sonra :)
Perşembe, Ekim 18, 2012
Hayvanlar Temalı Sergi
Uğur böceği Erayla benim,arkada görünen fenerbahçe temalı balık ve denizler Erol beyle oğlunun
Geçen Cuma Eray’ın hayvanlar konulu sergisi vardı.Eve yazı
gelince elim ayağıma dolandı çünkü çok az zaman vardı ilk defa bu kadar telaş
yaptım.Aslında buldum birşey fakat yeteri kadar gazoz kapağı bulumadığımız için yapamadık.Ne yapsak ne
yapsak diye düşünürken ilk defa tontalağın babası ile ayrı düştük o deniz
hayvanları temalı bir şey düşünürken bende civciv tavuk gibi birşey yapalım
dedim lakin benim fikrimi beğenmediği gibi dalga geçti beyefendi.Biliyorum
kıskanıyor beni zaten önceki yıllardan projenin beyni olmamı hiç
kabullenememişti.Sonra Eray’a sorduk ne yapalım diye o da roket ve uzay yapalım
diyerek bize çok yardımcı oldu.Oğlum bu hayvanlar haftası o yüzden hayvanlarla
ilgili birşey yapmamız gerekiyor söz uzay haftasında yaparız dediysek de nuh dedi peygamber demedi...
Karar verildi yani çocuğa çok güzel örnek olunarak herkes
projesini oğluyla yaptı.Erol kağıt tabaklardan deniz,dalga,mehtap ve sen
dermişim..Neyse ciddi olalım ne diyorduk kağıt tabaklardan deniz ve dalga
yaptılar içine de köpek balığı ve yavrularını koydular tabi ben tek kaş havada
izledim yapılanları..Aman okuldan dönünce yaparız aman sonra yaparız derken
yumurta kapıya dayanmadı mı? En son Ortaköy de kan ter içinde saman araken
buldum kendimi..Sonra öğrendim ki Eray’ın arkadaşı annesiyle yapmış benim
düşündüğüm şeyi.. Erol bey Erol Taş gibi kaldın mı benim projeme diye pis
kahkahalar atınca telefonda daha önce gördüğüm uğurböceğini aceleyle yapamaya
karar verdim tabii önce oğluşu okuldan aldım.. Hayır hayır Erol bey’in yaptığına
muhtaç kalmamalıydım...
Erol bey kendi faaliyetini kendi anlatsın banane biz oğlumla
yaptığımız faaliyet için gerekli malzemeleri sayalım..Bir kağıt tabak,siyah fon
kağıdı,kırmızı guaj boya,iki oynayan göz, iki tel, biraz yün,biraz sorumluluk
ve biraz görev bilinci
Efendim siyah fon kağıdını kağıt tabak ebadınca daire yapıp
kesiyoruz.Kağıt tabağı kanat görünümü vermek için kesip tontalağın eline
boyasın diye veriyoruz Kesilen yuvarlak siyah fon kağıdını kağıt tabağın altına
yerleştiriyoruz.Ben 10 kuruş ile çizdimJ siyah fon kağıdına minik daireler çizip kağıda
yapıştırarak benekleri yapıyoruz.Uğur böceğinin antenlerini yapmak için bir
kablonun içinde tel çıkarıp yüne sardık ve yapıştırdık hiç de dışarıdan almaya
gerek kalmadı..
Görev bilinci oluşsun ve yaptığı işin sorumluluğu alsın diye
ödevini hostes ablasına değil, tontalağa emanet ettim ve öğretmenine teslim
etmesini söyledim.Öğretmenine teslim etmiş etmesine lakin akşam eve gelir
gelmez annecim ben biraz kırdım uğur böceğini dedi.Olsun bir daha ki sefer daha
dikkkatli taşırsın tamam mı dedim,tamam diyerek anlaştık sonra sergide gördüm
ki kırmamış sadece boyası kalkmışJ
Sergide çok güzel şeyler vardı zevkle gezdim sonra herzaman
ki gibi anne ve çocuklarla çay. O gün bir elbise giydim işle birlikte veda
ettiğim topuklu ayakkabıyı ayağıma geçirdim..Eray bey kaçırmadı bu
özeni..Annecim üzerin çok yakışmış çok güzel olmuşsun diyerek ağzım
kulaklarımda gezmeme sebep oldu..Tontalak zaten karşı tarafı nasıl mutlu edeceğini
iyi bilir.
-oyununu bozdum annecim
-neden çocuğun oyununu bozuyorsun Eray ya sana birşey olsaydı ben sana kaç kere Ahmet’e karışma demedim mi(hırçın bir çocuk ve eray’a zarar veriyor)
-oyun saati değil ders saatiydi annecim o yüzden bozdum
-Eray’cım sınıfta öğretmen var öğretmenin uyarır sen ne karışıyorsun
-ama öğretmen hiçbirşey demedi annecimJ
-erkek bayan teacher geldi
-erkekler bay olur eray’cım,peki nasıl biri
-birazcık sinirli biri
-kızdı mı size,sinirlendi mi
-hayır annecim
-peki sinirli olduğunu söyledin neden böyle düşündün
-annecim erkekler birazcık sinirli olur ya ondan dedimJ
Salı olsun istemiyorum beden dersi var diye yok yok çocuk atlasın zıplasın bunda sorun yok sorun kıyafetlerde..Giyilmesi
zorunlu eşofman var yoksa beden öğretmeni derse almıyormuş çocuklarıJ yani
birşey değişmemiş aynı bizim zamanınızda ki gibi..
-Annecim neden ben o eşofmanı giymeliyim
-çünkü eray’cım kural bu,beden dersinde bu eşofmanın
giyilmesi gerekiyor-ben giymek istemiyorum annecim
-neden
-çünkü mavi bana yakışmıyorJ
NOT:Annecim uzaya gidelim dedi bir gün..Nasıl gideriz oğlum demedim araştırmacı bir o kadar da ev hanımı hanımiğnesi oğlunu Uzay’a götürdü ayrıntılar az sonra..Şimdi bezelyeyi atmalıyım ocağa...
Salı, Ekim 09, 2012
Bir süreliğine olsada
Pepee'nin dedesi ile tanıştı
İşten ayrıldığım zaman geçtik aslında yani göçebe hayattan yerleşik hayata… Geçen gün arkadaşıma dedim gerçekten bin kaplan gücü varmış bizlerde nasıl yapmışım(Z)..Galiba hayat gailesi içinde anlamamışız evet evet cevabı bu olmalı.. Hayat gailesi içinde zamanı da, yorgunluğumuzu da, tempomuzu da anlayamamışım şimdi her şey daha net görünüyor oturduğum yerden.
O eksiklik hissi, yetememezlik duygusu da bundan olmalı..Çalışırken
de tüm işimi ben yapardım eşim dışında kimse yardımcı olmazdı bana..Sabah 06.45
de kalkıyorum tontalağım okuldan gelene kadar yapacaklarımı ancak yetiştiriyorum
hep aynı soruyu soruyorum çalışırken tüm bunları nasıl yapmışım.Ahretliğim cevap veriyor
hatırlasana ütülerini gece yapardın..Doğru ya…Unutuyor insan…
Koşmadan, nefes nefese kalmadan sindire sindire yaşıyorum bu
aralar zamanı.
Bilgecan dedenin evine gidip elini öptü.
07.1o da tontalağı kaldır neden ben okula gitmek zorundayım
annecim sorunu hergün cevapla, sabanın köründe o kahvaltı ederken bir faaliyet yarat..Yooo yooo
yanlış okumadınız her gün bir faaliyet yapıyoruz yapmazsak servise binmem diye
tehdit ediyor beni..Ya trafik levhası yapıyoruz ya bir pankart(örneğin
dünyamızı temizlik tutalım pankartı açıyoruz) ya bir müzik aleti…Yani o saatler
ömründen kesin birkaç gün gidiyor olmalı
07.40 da servise bindirip el sallıyorum oğluma
Sabah sakinliğini sevdiğim için market alışverişini hergün
sabah saatlerinde yapıyorum ama nasıl..Üç beş market dolaşarak..Sebzeleri-meyveleri
hep aynı marketten alırım malum sebzeleri meyveleri çok güzel oluyor..Yufka,yumurta,peynirler
başka bir marketten.. Badem, fındık,ceviz,biskuvi tarzı şeyler başka marketten
orası da malum uygun oluyor.Sonra doğruca kasaba…
Keloğlan'ın kullandığı denizaltını kullandı
Bakıyorum da caddeye hergün şaşırıyorum.. Servisler, dolu
otobüs durağı,ortada koşturan insanlar..Ahhh biz ne erken başlıyor muşuz
hayata..07.00 olmadan evden çıkardık birçok market açılmamış olurdu, otobüs
durakları boş,yollarda servis dahi olmazdı.Meğersem bizden sonra başlıyormuş bu
caddede hayat yani hep geç kalıyormuşuz anlara..
Eve gel kahvaltı et koyu bir kahve iç o saaten sonra zamanı
yakalamaya..Arada bir mola verip birkaç mail yaz sonra aynı tempoya devam..Tontalak
gelmeden tüm yapılacaklar bitmeli ki geldiği zaman bolca birlikte zaman geçirmeli..Ha
bu arada o okuldayken ayağımı uzatıp bir kere oturmadım evde saçmala deli
demesin kimse bu da garip bir yürek ağırlığı işte.
Tontalağı karşıla annecim büün seni çok özlemişim lafıyla
kuzuyu öp-kokla.. Banyo ettir, yemek yedir sonra ya bilgisayarı açarız bana bir
adres söyler
Dalübü dalübü nokta girerek nokta tıklayarak giriniz…(Türkçe
meali www.girerek.tıklayınız)
Ya da oyun kurar en uyuz karakterleri beni yapar(hasta,hırsız,kötü
kadın)kendisi ise her zaman ki gibi kahraman…..
Gelmişken bir saraya da uğradı,vezirin boyunun ölçüsünü aldı
Eray maalesef kendisini savunmasını bilmiyor,vurmayı da
bilmiyor kendisine vurulduğu zaman öylece bakıyor..Geçen gün dayanamadı babası
dedi ki
-Eray’cım cihan sana vurduğu zaman it tamam mı oğlum
-itmek doğru bir davranış değildir babacım
-kesinlikle itmek doğru bir davranış değil lakin sana
vurulduğu zaman kendini korumak için sadece itebilirsin
-tamam iterim babacım
Dedi demesine ama içine sinmemiş olmalı yanıma geldi annecim
sen cihan’ın annesiyle konuş üzülsün dedi…Hayret ettim…
Ha yine konuyu dağıttım tüm sohbetler nasıl tontalağa çıkar
ben anlamadım galiba tontalağı anlatmak,yazmak en büyük terapi benim içinJ
Akşam 19.00 de televizyon açılır bir buçuk saat çizgi film
seyreder zaten 24 saat zaman diliminde hepi topu seyrettiği o saat sonra da dişler fırçalanır,pijamalar giyilir 21.00 gibi
uyumuş olur.
Göçebe hayattan yerleşik hayata bir süreliğine geçmiş olsak
da bu dinginlik hepimize gerçekten çok iyi geldi
Cadının kazanında Ciyan için sevgi iksiri yaptı
Not: Hafta içi tüm işler bitince haftasonu evde hiç
durmuyoruzJFotoğraflar
haftasonu oyuncak fuarından bence pek bir şey yoktu lakin Eray çok eğlenceli
bir gündü dedi,çok mutlu olmuş. Eee zaten onun için gitmemiş miydik o zaman
işlem başarıyla tamamlandı..
S.O.S= Perşembe teslim edilmesi gereken hayvanlar projesi ile ilgili bir şey yapmamız lazım.Ne yapabiliriz fikri olan var mı:(
S.O.S= Perşembe teslim edilmesi gereken hayvanlar projesi ile ilgili bir şey yapmamız lazım.Ne yapabiliriz fikri olan var mı:(
Salı, Ekim 02, 2012
Gündüz Niyetine
Bu sabah her zamanki saatimde tontalağıma kahvaltı
hazırlıyordum.Gözlerini ova ova mutfağa girdi. İşte kendi başına uyanma
hallerini bu yüzden seviyorum çok tatlı
oluyor benim kuzum..Yarı uyanık yarı ayık halde yanıma geldi annecim ben bir
rüya gördüm dedi. Hayrolsun oğlum ne
gördün çok merak ettim diyerek salona geçtik başladı anlatmaya
-Annecim balon vardı ben
uçuyordum.
-ooo kötü bir rüya mıydı
-hayır çok düzel bir rüyaydı
-balonla uçuyordum dünyayı, gezegenleri,uzayı hepsine annecim hepsine gittim
-gezegenleri mi gördün sen
-evet marsa gittim annecim
-mars mı?
-evet sıııtata ımmm sııııtata gittim
-Sıııtataa ne demek anlayamadım başka türlü anlat
-dünyanın arkakaşı(arkadaşı)
- he anladım galiba…merkür,Venüs,dünya,mars,jupiter,Satürn
-evet annecim
-satürne de gittin öyle mi?
Çok ilgilendiğimi görünce bence bundan sonrasını yazdıJ
-balonla güneşe gittim ama balon patladı
-vay başımıza gelen oğlum güneşe gidilir mi hiç güneş çok
sıcaktır,balon dayanır mı?
- yok yok uzaya gittim oyada uzay korsanı vardı.Uzay
korsanını yakalayamadım annecim
-neden
-çünkü çok hızlı koşuyordu bende koştum ama çok
hızlıydı,sonra fırkına(fırtına) oldu
-ne fırtınası
-uuuuvv uuvvvv(sesi taklit ediyor) işte fırkına
-ee sonra ne oldu
-balon indiJ
Çok ama çok sevdim ben bu rüyayı..Rüyada uzay,balonla
uçmak, uzay korsanı,gezegen görmek neye yorulur acaba:)
Pazartesi, Ekim 01, 2012
Sorular Sorular Sorular
Servisten inip asansörle çıkına kadar ne anlattıysa anlattı
sonra tek kelime anlatmıyor okulda yaşadıklarıyla ilgili..Evde sorsam off çok
soruyorsun başımı ağrıtıyorsun diye kestirip atıyor,sorularım boynu bükük havada kalıyor.
-Eray’cım bugün hangi dersler vardı
-Bayan teacherin dersi vardı
-bayan teacher neler anlattı bugün
-biliyor musun Ahmet İhsan derse katılmadı
-derse katılması gerekirdi peki sen derse katıldın mı?
-evet annecim
-peki neler anlattı bayan teacher
-bilmem
-nasıl bilmem derse katılmadın mı?
-katıldım
-o zaman nasıl bilmiyorsun
-ben oyun oynuyordum
Tamam dinlememiş ama en azından katılmış bu da iyi bir
şeydir di mi?
Geçen gün servisten indikten sonra daha ben sormadan büün
ben dersimi öğrenemedim annecim dedi. Pek bir üzgündü ifadesi doğal olarak
nedenini sordum ve dedi ki çocuklar çok türültü yaptı ben de dersimi
öğrenemedim annecim…O türültü yapan çocukların başını çekiyordur ya neyse
konuyu deşmedim.
Cuma günü haftasonu yapsın diye ilk ödevini
vermişler.Cumartesi sabah Eray'cım bayan teacher ödev vermiş yapalım mı dedim
hiç itiraz etmedi. Geçen sene ödev yapmıyordu ya da yapması için bin takla
atıyorduk ya doğal olarak babasıyla şaşırdık hemen yanına oturduk nasıl
yapacağını anlattık.Ödev bitince bayan teacher bir de cd vermiş onu da
seyretmen gerekiyormuş dedim babasıyla bize dedi ki offf ömrümü yedinizJ
Ömrümü yediniz dedi fakat cd nin içindekilerden çok hoşlandı tam bir saat
başında oturdu tontalak efendi..
Yine günlük sorulardan birini soruyorum ‘bugün hangi ders
vardı oğlum...Müzik dersi vardı ama müzik aletleri yoktu annecim..İfadesinden
bu durumu o kadar tuhaf karşıladığı belli ki…Biz bir flütle tüm okul hayatımızı
tükettik oğlum demeli miydim hiç bilemedim.
Bugün öğretmeni aradı ve ilk defa ders arasında bir velimi
arıyorum dedi .Eyvah dedim içimden öğretmeni devam etti Eray’ı o kadar çok
seviyorum ki,o kadar tatlı ki…Ben tabi bu cümlelerin sonunda koca bir AMA
bekliyorum ya alıcılarımı açtım dikkatle dinliyorum geveze ben gık demiyorum. Sonra
bir soru sordu öğretmeni.Ayla hanım bu nasıl bir çocuktur dediği an eyvahlar
olsun ne yaptı acaba dedi benim iç ses.. Faaliyet yaparken başka şeyle
ilgilenmek istedi yine aslında kızmak istiyorum ama kızamıyorum ki. Eline aldı
bir kitap bu ne kitabı dedi, bende eğitim kitabı dedim, eğitim ne demek diye
sordu ben de anlattım sonra Eray da eğitim nerede verilir dedi.Ben cevap
verdikçe soruyor ben cevap verdikçe soruyor Ayla hanım bilemezsiniz ne kadar
çok soru sorduğunu dediği an bilirim nasıl bilmem dedim gülüştük. Bugün ayy
dedim birden kolonyayı kaptığı gibi bana getirdi..Al bu sana iyi gelir demiş J
Çocuk sorularıyla az daha öğretmenini bayıltacaktı iyi mi?
Şaka bir yana öğretmeni dedi ki kimsenin sormadığı soruları
soruyor bazen sorularıyla o kadar
zorluyor ki.. Bilirim dedim Allahtan google amca var da ben ona ara sıra akıl
danışırım dedim..Konuşmamız öğretmeni ile uzun sürdü.
Ha google amcaya danışamadığım sorularda var mesela..İki akşam önce
yatakta sohbet ederken annecim Allah seni öptü ben mi doğdum dediği an kal
geldi önce bana..Yok baban öptü denilmezde çocuğa..Yok Eray’cım babanla
birbirimizi çok sevdik,evlendik,bir bebeğimizin olmasını çok istedik sonra sen
doğdun dedim kestirip attım o şaşkınla var ya ben başka cevap bilemedim. Daha
bu soruların zamanı yok muydu ayrıca,yine hazırlıksız yakalandım hem de pek
fena.. Tontalak durur mu? Allah nerede yaşar,Allahın çocukları var mı? Allah
uyur mu?(cevap verirsen de soru soruyu açıyor neden uyumaz)Allah peki herkesi
mi sever.Allah herkesi mi korur…..Oyyy bizim evdeki kolonya nereye kayboldu
acaba..Belki bana da iyi gelebilir ayrıca..
Özel bir not: Öyle işte blogum bizden yani Eraydan havadisler
kısaca böyle..Bu aralar az ses veriyorum farkındayım yok yok zamansızlığın
arkasına nasıl saklanayım içimden gelse ne yapar ne eder bir iki kelime mutlaka
yazardım da galiba bu zamana ihtiyacım vardı inşallah beni anlarsın… Bilirsin senin
yerin bende hep başkadır..
Google amcaya not: Bugün okul dönüşü rüzgar gülü ile ilgili videolar seyrettik tontalak ile.. Tıkandığım an imdadıma yetişiyorsun ya google amca var ya sen çok büyüksün..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)