Sevgili Burçin'nin ev sahipliği yaptığı etkinlik için yeni tarifler bulması için annemin peşinde dolanıyordum ki Gül ablalarda (annemin arkadaşı)yediği bir tatlıdan sözetti. Akşam geliyorum hemen deneyelim dedim. Gül ablada sağolsun beni kırmayıp geldi bana tarif etti. O kadar marifetli biri ki bilmediği hemen hemen hiçbir şey yok. Bir süre annem ve arkadaşlarıyla takılmaya:) karar verdim.İşte Gül ablanın gül tatlısı...
Hamuru için;
1 paket Dr.Oetker sade kek karışımı
,1 paket oda sıcaklığında yumuşamış margarin,
3 yemek kaşığı yoğurt
,üzeri için fındık
Şerbeti için;
4,5 su bardağı şeker
5 su bardağı su
3-4 damla limon suyu
Bir paket sade kek karışımı,yoğurt ve margarin yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurulur. Hamurdan portakal büyüklüğünde hamur koparılarak merdane ile açılır. Gazoz kapağı ile resimdeki gibi kesilir. İki yuvarlak hamur üst üste konulur.Üzerine bir fındık iyice yerleştirilir. Yağlanmış tepsiye(yağlı yağıt kullanmıyorsanız eğer) dizilerek 180 derece fırında kızarana kadar pişirilir.5 bardak su ve 4,5 bardak şeker kaynatılır(25-30 dakika kaynadı) ,ocaktan indirmeye yakın limon eklenir. Soğumuş tatlının üzerine şerbet dökülerek bir gece bekletilir. (ben ters çevirerek biraz da öyle beklettim)
Burçine güzel sunumları ve sabrı için çok teşekkür ediyorum.
Cuma, Aralık 28, 2007
Cumartesi, Aralık 15, 2007
Elmalı Örgü
Aslında yapacağım hemen hemen her şeyi önceden planlarım, başak burcu olmamım da bunda büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Dün akşam işten geç çıktık, eve gidip yemek yedik derken saat geç oldu, o gün için yeni bir tarif denemek planlarımın arasında yoktu. Fulyanın sitesinde gördüğüm ve mutlaka denemeliyim dediğim elmalı örgü aklıma düştü.
Listeye baktım evde olan malzemeler hemen attım kendimi mutfağa. İç malzemesini hazırladım tam yoğurma işlemine başladım eşim yoğurma işlemini yapması konusunda ısrar etti. Aslında bu tarifi siteye koymak istediğimden önce bir an tereddüt ettim ama el beceresine çok güvendiğim için yoğurmayı ona bıraktım.Bir başladı daha da bırakmadı:) Yukarıdaki resimde eşimin yaptığı elmalı örgüler var, bence gayet başarılı. Tadı ise süper. İçinde elma, tarçın ve ceviz olur da çirkin olur mu hiç. Gelelim tarifimize,
1 yumurta
75 gr. margarin (yarim paket margarinden biraz az)
1 çay bardağı siviyağ
1 çay bardağı pudra şekeri
1 çay bardağı yoğurt
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
İç malzemesi için
2 elma, 1'er fincan ceviz, fındık, kuru üzüm
2 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
Oda sıcaklığındaki margarin,sıvıyağ, yumurta akı,pudra şekeri ve yoğurdu karıştırın.Un ve kabarta tozu ilave ederek kulak memesi kıvamında bir hamur elde edin.Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp oval şekilde açın.Her iki kenarına da hamurdan kopmayacak şekilde bıçakla çizin(fulyanın sitesinde nasıl kesileceği var).Ortasına iç malzemeyi koyun. Kestiğiniz hamuru örgü şeklinde kapatın ve üzerine yumurta sarısı sürün.180 derece fırında pişirin.Fırından çıkınca örgülerin üzerine bal sürün(ben sürmedim)
Afiyet olsun
Listeye baktım evde olan malzemeler hemen attım kendimi mutfağa. İç malzemesini hazırladım tam yoğurma işlemine başladım eşim yoğurma işlemini yapması konusunda ısrar etti. Aslında bu tarifi siteye koymak istediğimden önce bir an tereddüt ettim ama el beceresine çok güvendiğim için yoğurmayı ona bıraktım.Bir başladı daha da bırakmadı:) Yukarıdaki resimde eşimin yaptığı elmalı örgüler var, bence gayet başarılı. Tadı ise süper. İçinde elma, tarçın ve ceviz olur da çirkin olur mu hiç. Gelelim tarifimize,
1 yumurta
75 gr. margarin (yarim paket margarinden biraz az)
1 çay bardağı siviyağ
1 çay bardağı pudra şekeri
1 çay bardağı yoğurt
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
İç malzemesi için
2 elma, 1'er fincan ceviz, fındık, kuru üzüm
2 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
Oda sıcaklığındaki margarin,sıvıyağ, yumurta akı,pudra şekeri ve yoğurdu karıştırın.Un ve kabarta tozu ilave ederek kulak memesi kıvamında bir hamur elde edin.Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp oval şekilde açın.Her iki kenarına da hamurdan kopmayacak şekilde bıçakla çizin(fulyanın sitesinde nasıl kesileceği var).Ortasına iç malzemeyi koyun. Kestiğiniz hamuru örgü şeklinde kapatın ve üzerine yumurta sarısı sürün.180 derece fırında pişirin.Fırından çıkınca örgülerin üzerine bal sürün(ben sürmedim)
Afiyet olsun
Pazartesi, Aralık 10, 2007
Çaylı Kek
Kekler ile ilgili araştırma yaptığım dönemde rastladım."Çay ve Kek" kesinlikle birbirine çok yakışmıştır diye düşünmüştüm.Keki yediğinizde çok çay tadı almıyorsunuz ama kesinlikle lezzetli bir kek, hele de damla çikolatalar yok mu? Yıl sonu olması sebebiyle o kadar işler yoğun ki resimleri eklemiş yazısını yazmaya bir türlü fırsat bulamamıştım. Nihayet yazma fırsatı bulabildim, öncelikle kek hatice hanımın sitesinden.Gelelim tarifimize;
3 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı ılık demli çay
1/2 su bardağı damla çikolata
1/2 su bardağı sıvıyağ
1 çay kaşığı tarçın
2 yemek kaşığı kakao
1 paket kabartma tozu
3 su bardağı un
Yumurta ve şeker yoğurt kıvamına gelene kadar mikserle çırpın.Daha sonra sıvıyağı ve çayı ilave edin.Un, kabartma tozu,tarçın ve kakaoyu eleyerek karışıma ekleyin.En son damla çikolatayı da ilave edip karıştırın.Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 40-45 dakika pişirin.
Afiyet olsun
3 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı ılık demli çay
1/2 su bardağı damla çikolata
1/2 su bardağı sıvıyağ
1 çay kaşığı tarçın
2 yemek kaşığı kakao
1 paket kabartma tozu
3 su bardağı un
Yumurta ve şeker yoğurt kıvamına gelene kadar mikserle çırpın.Daha sonra sıvıyağı ve çayı ilave edin.Un, kabartma tozu,tarçın ve kakaoyu eleyerek karışıma ekleyin.En son damla çikolatayı da ilave edip karıştırın.Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 40-45 dakika pişirin.
Afiyet olsun
Düğüm Poğaça
Pazar günü evden çıkmayıp kendime ayıracağım dedim. Uzun zamandır yapmak isteyip de yapamadığım düğüm poğaçayı yapmaya karar verdim.
Öncelikle çaylı keki yaptım, evi topladım derken yine vakit epey geç oldu.Acele etmeden bir tarif denemenin rahatlığı ile poğaçaya başladım ama aksilikler peşimi bırakmadı. Süt ile mayayı karıştırırken eşim yanımda bardak kırdı.Yüksekten düşmesi nedeniyle bardak tuzla buz olup heryere saçıldı, süt ve mayanın içine de bardak parçalarının düşmüş olduğunu farkettik. Ben tam sütü dökecekken eşim temiz tülbentin var mı, süzelim bence dedi. İyi ki de dökmemişim,sonradan herhangi bir sorun olmadı.
Neyse dedim başladım yoğurmaya zır telefon, arkadaşlar çaya davet ediyor gitmemek olmaz.Düğüm poğaçayı yanımda götürürüm diye aceleyle başladım yoğurmaya,eşim de hemen çıkmamız gerektiği için sağolsun poğaçaları düğümledi. Oh neyse başka aksilik olmadan fırına verdik dedik bu seferde elektirik gitti:) Tam da kabarırken:( neyse arkadaşlar tadını beğenince tüm sıkıntım gitti. Az daha tarifi nerden aldığımı yazmayı unutuyordum.Tarif beğenerek takip ettiğim Emel hanımın sitesinden. Gelelim tarife;
1 paket yaş maya
2 su bardağı süt
1.5 su bardağı sıvı yağ
1.5 tatlı kaşığı tuz
Aldığı kadar un
1 adet yumurta (sarısı üzerine, akı içine)
çörek otu ve susam
Peynir
2 su bardağı sütü ısıtın(sıcak olmasın) ve hamuru yoğuracağınız kaba boşaltın.1 paket mayayı kabın içine ufalayarak elinizle sütle iyice homojen bir karışım olasıya kadar karıştırın. Sıvıyağı da bu karışıma ilave edin, yine bir-iki kere karıştırın.Tuzunu ve yumurta akını ilave edin.Yavaş yavaş unu ilave edin ve bir yandan da elinizle karıştırın. Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar yoğurun. 10 dakika kadar üzerine bez örterek bekletin. Hamurdan mandalina büyülüğünde parçalar koparıp yuvarlayın ve tepsiye dizin, üzerine bez örtün(kabuk bağlamaması için) Tüm hamuru yuvarlayana kadar ilk yuvarlanan hamur mayalanmış olur.
Düz zemin üzerinde hamuru elinizle oval şeklinde açın(ben merdaneyle açtım)Uzun kenara peynir koyun, elinizle ruloyu yuvarlayarak 1 karıştan uzun rulo yapın ve hamura düğüm atın, düğüm yeri alta gelecek şeklinde tepsiye dizin.(tepsiyi yağlamaya gerek yok) Hamurların üzerine çörek otu ve susam serpin.Önceden ısıtılmış fırında 10 dakika mayalandırın.Daha sonra fırının derecesini 185 dereceye getirerek üstü kızarana kadar pişirin.
Afiyet olsun
Öncelikle çaylı keki yaptım, evi topladım derken yine vakit epey geç oldu.Acele etmeden bir tarif denemenin rahatlığı ile poğaçaya başladım ama aksilikler peşimi bırakmadı. Süt ile mayayı karıştırırken eşim yanımda bardak kırdı.Yüksekten düşmesi nedeniyle bardak tuzla buz olup heryere saçıldı, süt ve mayanın içine de bardak parçalarının düşmüş olduğunu farkettik. Ben tam sütü dökecekken eşim temiz tülbentin var mı, süzelim bence dedi. İyi ki de dökmemişim,sonradan herhangi bir sorun olmadı.
Neyse dedim başladım yoğurmaya zır telefon, arkadaşlar çaya davet ediyor gitmemek olmaz.Düğüm poğaçayı yanımda götürürüm diye aceleyle başladım yoğurmaya,eşim de hemen çıkmamız gerektiği için sağolsun poğaçaları düğümledi. Oh neyse başka aksilik olmadan fırına verdik dedik bu seferde elektirik gitti:) Tam da kabarırken:( neyse arkadaşlar tadını beğenince tüm sıkıntım gitti. Az daha tarifi nerden aldığımı yazmayı unutuyordum.Tarif beğenerek takip ettiğim Emel hanımın sitesinden. Gelelim tarife;
1 paket yaş maya
2 su bardağı süt
1.5 su bardağı sıvı yağ
1.5 tatlı kaşığı tuz
Aldığı kadar un
1 adet yumurta (sarısı üzerine, akı içine)
çörek otu ve susam
Peynir
2 su bardağı sütü ısıtın(sıcak olmasın) ve hamuru yoğuracağınız kaba boşaltın.1 paket mayayı kabın içine ufalayarak elinizle sütle iyice homojen bir karışım olasıya kadar karıştırın. Sıvıyağı da bu karışıma ilave edin, yine bir-iki kere karıştırın.Tuzunu ve yumurta akını ilave edin.Yavaş yavaş unu ilave edin ve bir yandan da elinizle karıştırın. Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar yoğurun. 10 dakika kadar üzerine bez örterek bekletin. Hamurdan mandalina büyülüğünde parçalar koparıp yuvarlayın ve tepsiye dizin, üzerine bez örtün(kabuk bağlamaması için) Tüm hamuru yuvarlayana kadar ilk yuvarlanan hamur mayalanmış olur.
Düz zemin üzerinde hamuru elinizle oval şeklinde açın(ben merdaneyle açtım)Uzun kenara peynir koyun, elinizle ruloyu yuvarlayarak 1 karıştan uzun rulo yapın ve hamura düğüm atın, düğüm yeri alta gelecek şeklinde tepsiye dizin.(tepsiyi yağlamaya gerek yok) Hamurların üzerine çörek otu ve susam serpin.Önceden ısıtılmış fırında 10 dakika mayalandırın.Daha sonra fırının derecesini 185 dereceye getirerek üstü kızarana kadar pişirin.
Afiyet olsun
Cuma, Aralık 07, 2007
Neskafeli-Damla Çikolatalı Kek-En Tatlı Hediyeler Etkinliği
İlk etkinliğim olacağı için beğeniyle takip ettiğim Burçin'nin ev sahipliği yaptığı En Tatlı Hediyeler Etkinliğine katılmak çok istedim.Etkinlik için birkaç tarif yaptım aslında ama hem kurban telaşı hem de kayınvalidemlerin hacdan dönmesi sebebiyle çok yoğun günler geçirdik resimleri çekmeye fırsat bulamadım. O nedenle daha önceden yaptığım bu kek ile katılabilir miyim diye sevgili Burçin'e mail attım, sağolsun beni kırmadı. Güzel sunumları nedeniyle Burçine çok teşekkür ediyorum.
Aslında bu kek için ilk deneyimim diyebilirim.Kuzenim tarif edip bir kere lisede kek yapmışlığım var aslında.O kek o kadar çok kabarmıştı ki Efide ablam acemi şansı demişti. Daha sonra okul, iş derken mutfağa nerdeyse hiç girmedim.Aslında mutfağa geç girmemde anneminde payı çok büyük.( okulun var ders çalış ya da işten geldin yorgunsun gibi nedenlerden bize hiç kıyamazdı, e benimde merakın yoktu işime geliyordu) Yeni tarif denemenin beni bu kadar mutlu edeceğini bilseydim annemi dinlemez atardım kendimi mutfağa:) Herzaman dediğim gibi hiçbirşey için geç değildir. Yemekleri çat pat bilirdim de pasta,börek ve keklerle aram iyi değildi. Hemen hemen herşeyi denedim ama hep ötelediğim bir kategori vardı "KEK"ler.
Fulya(yunkabu) sağolsun hiç peşimi bırakmadı:) ne zaman kek yapacaksın diye son günlerde nerdeyse hergün sordu. İyi ki de sormuş yoksa öteleyip duracaktım. Kek yapışmasın diye silikon kalıp aldım, çok memnun kaldım. İlk fırsatta kalıpların diğer çeşitlerini de alacağım. Bu keki yemek günlüğüm sitesinde görünce kesinlikle ilk olarak bu keki yapmalıyım dedim.Kek çok güzel kabardı,tadı da bence süperdi. Ama emel hanımın sitesindeki gibi damla çikolatalar tam anlamıyla erimedi.Ben damla çikolatayı hamur içine atıp karıştırdım, acaba çikolatalar başka aşamada mı atılıyordu?Neyse sonuçta biz beğendik.
Gelelim tarife;
3 yumurta
1 su bardağı şeker
3 su bardağı un
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 tatlı kaşığı granül neskafe
1 yada 1.5 su bardağı damla çikolata (ben 1 su bardağı attım)
1 paket kabartmatozu
1 paket vanilya
Yumurta ve şeker yoğurt kıvamına gelene kadar çırpılır.Süt, yağ ,neskafe ve vanilya ilave edilip karıştırılır.Un ve kabartma tozu ilave edilip karıştırılır.En son hamura damla çikolataalr eklenir.Karışım kek kalıbına boşaltıp, orta derece ısıtılmış fırında 35-40 dakika pişirilir(benim fırında biraz daha uzun sürdü) Afiyet olsun.
Aslında bu kek için ilk deneyimim diyebilirim.Kuzenim tarif edip bir kere lisede kek yapmışlığım var aslında.O kek o kadar çok kabarmıştı ki Efide ablam acemi şansı demişti. Daha sonra okul, iş derken mutfağa nerdeyse hiç girmedim.Aslında mutfağa geç girmemde anneminde payı çok büyük.( okulun var ders çalış ya da işten geldin yorgunsun gibi nedenlerden bize hiç kıyamazdı, e benimde merakın yoktu işime geliyordu) Yeni tarif denemenin beni bu kadar mutlu edeceğini bilseydim annemi dinlemez atardım kendimi mutfağa:) Herzaman dediğim gibi hiçbirşey için geç değildir. Yemekleri çat pat bilirdim de pasta,börek ve keklerle aram iyi değildi. Hemen hemen herşeyi denedim ama hep ötelediğim bir kategori vardı "KEK"ler.
Fulya(yunkabu) sağolsun hiç peşimi bırakmadı:) ne zaman kek yapacaksın diye son günlerde nerdeyse hergün sordu. İyi ki de sormuş yoksa öteleyip duracaktım. Kek yapışmasın diye silikon kalıp aldım, çok memnun kaldım. İlk fırsatta kalıpların diğer çeşitlerini de alacağım. Bu keki yemek günlüğüm sitesinde görünce kesinlikle ilk olarak bu keki yapmalıyım dedim.Kek çok güzel kabardı,tadı da bence süperdi. Ama emel hanımın sitesindeki gibi damla çikolatalar tam anlamıyla erimedi.Ben damla çikolatayı hamur içine atıp karıştırdım, acaba çikolatalar başka aşamada mı atılıyordu?Neyse sonuçta biz beğendik.
Gelelim tarife;
3 yumurta
1 su bardağı şeker
3 su bardağı un
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1 tatlı kaşığı granül neskafe
1 yada 1.5 su bardağı damla çikolata (ben 1 su bardağı attım)
1 paket kabartmatozu
1 paket vanilya
Yumurta ve şeker yoğurt kıvamına gelene kadar çırpılır.Süt, yağ ,neskafe ve vanilya ilave edilip karıştırılır.Un ve kabartma tozu ilave edilip karıştırılır.En son hamura damla çikolataalr eklenir.Karışım kek kalıbına boşaltıp, orta derece ısıtılmış fırında 35-40 dakika pişirilir(benim fırında biraz daha uzun sürdü) Afiyet olsun.
Perşembe, Aralık 06, 2007
Einstein Sergisi
Doğuş OtoMotion İstanbul’da Mart 2008’e kadar ziyaret edilebilecek olan sergi, ilk olarak 2002 yılında Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nde açıldı ve birçok şehirde milyonlarda kişi tarafından izlendi. Sergide Einstein’ın mirası hakkındaki yorumları içeren video gösterimi, Einstein’ın ışık, zaman, enerji ve yer çekimi hakkındaki kuramlarını açıklayan etkileşimli objeler ve Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı el yazmaları ile birleşik kuramı ararken yaptığı son hesaplamalarını içeren bloknotlar, çocuklar ve yetişkinler için uygulamalı atölyelerin yer aldığı eğitim laboratuvarı yer alıyor.
Doğuş OtoMotiona ilk girdiğiniz zaman dev bir ekranda Einstein'ın ve onunla yolları keşişen diğer bilim adamlarının hayatlarının anlatıldığı muhteşem bir film yer alıyor.Yukarıdaki resim bu filmden bir kesit. (Mileva Mari'c ile yaşadığı aşkı anlatan bölüm)
Albert Einstein 14 mart 1879 yılında Almanya'nın Ulm şehrinde doğdu.Kız kardeşi Maja'nın söylediğine göre Einstein'da en başından beri eşsiz birşeyler vardı. 'Doğumda, annesi aşırı derecede büyük ve köşeli olan kafasının arkasını görünce şok olmuştu' diye yazmıştı. Einstein yaşamı,yaşadığı gönül maceralarıyla doludur.İlk evliğini fizikçi Mileva Mari'cle ile yaptı ve bu evlilikten iki oğlu oldu.(yandaki resim bayan Mari'c) Daha sonra kuzeni Elsa Löwenthala aşık olunca boşanıp kuzeni ile evlendi.
Annesi tarafından çok küçük yaşta keman çalmayı öğrendi, bir söyleşisinde eğer bilimle uğraşmasaydım kesinlikle müzikle uğraşırdım diyordu.
Einstein'ın Nobel Ödül Madalyası; madalyanın ortasındaki resim,tanrıça İsis'in vücudunda ,doğayı açığa çıkaran bilim dehasını betimlemektedir.Elinde bir bereket çanağı tutarak bulutlardan yükselmektedir. Resmin çevresinde ,'Sanatın süslediği hayatı,buluşlar geliştirir' sözü vardır.Arka yüzünde Alfred Nobel'in bir resmini taşır.
Sergiden resimler
Işık nedir?Nasıl yolculuk eder ve ne kadar hızlı gidebilir?Einstein, ışığın doğasına karşı büyük bir ilgi duyuyordu.Bu soruları Özel Görelilik Kuramıyla yanıtladı.Işığın onu ölçerken ne kadar hızlı ilerlediğinizden bağımsız olarak,herzaman sabit hızda ilerlediğine dair tespitidir.Işığın temel özelliklerine dair keşifleri,aynı zamandaGenel Görelilik Kuramının da temelini oluşturur.
Einstein yakın arkadaşı Michele Besso ile sık sık saat kulelerinin önünde geçiyordu ve birgün Besso ile tartışmalarının sonucunda aniden birşeyi kavradı: zamanın mutlak olmadığı. Bir saniyenin evrenin her yerinde bir saniye olduğuna dair yaygın anlayışımıza karşın, zamanın akış hızı,bulunduğumuz yere ve hangi hızla yol aldığımıza göre değişirdi.
Einstein,Nazilerin atom bombası yapmakta olduğu kaygısıyla, ABD'ye onlardan önce atom bombası yapması için ısrar etti.Altı yıl sonra bomba sivillerin üzerine atıldığında,Einstein bu eyleminden pişman oldu ve yaşamın geri kalanını nükleer silahsızlanma savunucusu olarak yaşadı.
Einstein ününden rahatsızdı,hatta birgün 'Geçmişte, öylesine söylediğim her sözün alınıp kaydedileceği hiç aklıma gelmemişti. Yoksa daha fazla kabuğuma çekilirdim' demişti.
Albert Eistein ,kalbinin yanında bir damar patladıktan sonra öldü.Ameliyat olmak isteyip istemediği sorulduğunda,Einstein bunu şu sözlerle rededer.'Ben kendi istediğim zaman gitmek istiyorum.Yaşamı yapay olarak uzatmak tatsız bir şey.Ben payıma düşeni yaptım,gitme zamanım geldi.Bunu zarafetle yapacağım'.Otopsinin ardından bedeni yakıldı ve külleri açıklanmayan bir yere yayıldı.
Doğuş OtoMotiona ilk girdiğiniz zaman dev bir ekranda Einstein'ın ve onunla yolları keşişen diğer bilim adamlarının hayatlarının anlatıldığı muhteşem bir film yer alıyor.Yukarıdaki resim bu filmden bir kesit. (Mileva Mari'c ile yaşadığı aşkı anlatan bölüm)
Albert Einstein 14 mart 1879 yılında Almanya'nın Ulm şehrinde doğdu.Kız kardeşi Maja'nın söylediğine göre Einstein'da en başından beri eşsiz birşeyler vardı. 'Doğumda, annesi aşırı derecede büyük ve köşeli olan kafasının arkasını görünce şok olmuştu' diye yazmıştı. Einstein yaşamı,yaşadığı gönül maceralarıyla doludur.İlk evliğini fizikçi Mileva Mari'cle ile yaptı ve bu evlilikten iki oğlu oldu.(yandaki resim bayan Mari'c) Daha sonra kuzeni Elsa Löwenthala aşık olunca boşanıp kuzeni ile evlendi.
Annesi tarafından çok küçük yaşta keman çalmayı öğrendi, bir söyleşisinde eğer bilimle uğraşmasaydım kesinlikle müzikle uğraşırdım diyordu.
Einstein'ın Nobel Ödül Madalyası; madalyanın ortasındaki resim,tanrıça İsis'in vücudunda ,doğayı açığa çıkaran bilim dehasını betimlemektedir.Elinde bir bereket çanağı tutarak bulutlardan yükselmektedir. Resmin çevresinde ,'Sanatın süslediği hayatı,buluşlar geliştirir' sözü vardır.Arka yüzünde Alfred Nobel'in bir resmini taşır.
Sergiden resimler
Işık nedir?Nasıl yolculuk eder ve ne kadar hızlı gidebilir?Einstein, ışığın doğasına karşı büyük bir ilgi duyuyordu.Bu soruları Özel Görelilik Kuramıyla yanıtladı.Işığın onu ölçerken ne kadar hızlı ilerlediğinizden bağımsız olarak,herzaman sabit hızda ilerlediğine dair tespitidir.Işığın temel özelliklerine dair keşifleri,aynı zamandaGenel Görelilik Kuramının da temelini oluşturur.
Einstein yakın arkadaşı Michele Besso ile sık sık saat kulelerinin önünde geçiyordu ve birgün Besso ile tartışmalarının sonucunda aniden birşeyi kavradı: zamanın mutlak olmadığı. Bir saniyenin evrenin her yerinde bir saniye olduğuna dair yaygın anlayışımıza karşın, zamanın akış hızı,bulunduğumuz yere ve hangi hızla yol aldığımıza göre değişirdi.
Einstein,Nazilerin atom bombası yapmakta olduğu kaygısıyla, ABD'ye onlardan önce atom bombası yapması için ısrar etti.Altı yıl sonra bomba sivillerin üzerine atıldığında,Einstein bu eyleminden pişman oldu ve yaşamın geri kalanını nükleer silahsızlanma savunucusu olarak yaşadı.
Einstein ününden rahatsızdı,hatta birgün 'Geçmişte, öylesine söylediğim her sözün alınıp kaydedileceği hiç aklıma gelmemişti. Yoksa daha fazla kabuğuma çekilirdim' demişti.
Albert Eistein ,kalbinin yanında bir damar patladıktan sonra öldü.Ameliyat olmak isteyip istemediği sorulduğunda,Einstein bunu şu sözlerle rededer.'Ben kendi istediğim zaman gitmek istiyorum.Yaşamı yapay olarak uzatmak tatsız bir şey.Ben payıma düşeni yaptım,gitme zamanım geldi.Bunu zarafetle yapacağım'.Otopsinin ardından bedeni yakıldı ve külleri açıklanmayan bir yere yayıldı.
Einstein tutkulu bir hümanist ve savaş karşıtı bir eylemciydi. 'Yaşamım kimsenin ilgisini çekmeyecek, basit bir şeydir' diye iddia etmişti. Ama aslında mektupları defterleri ve el yazmaları çok farklı bir öykü anlatıyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)