Perşembe, Ekim 30, 2014

Bakış Açısı

Beykoz-26/10/2014

Salı günü Eray 12.00 de ben ise 13.00 çıktım. Annem Samsun'a gidince bir saat yanıma geldi. Şöyle söyleyeyim 8 aydır burada çalışıyorum benden daha çok tanıdığı, selamlaştığı insanlar var. İnsan bu kadar dışa dönük olamaz.

Dişçiye gideceğimiz için yemekhaneye götürdüm birlikte yemek yedik yani ben yedim o konuştu. İnsanlarla konuşmaktan yemeğini bitiremedi. Bir Galatasaraylı nasıl yendik sizi deyince susmak bilmedi. Ezik Galatasaraylı dedi adama, dört tane yediniz dedi daha neler neler. En son sen bir Fenerbahçeli'ye laf yetiştirebileceğini mi zannediyorsun diyerek noktayı koydu.

Aslında bu kadar fanatik değil tontalak sadece alay edilmeye tahammül edemiyor. Fenerbahçe-Gs maçı bittiğinde babası 'oğlum GS bizi yendi dediğinde' olsun babacım bir dahaki sefere biz yeneriz der miydi bir fanatik.

Neyse odaya geldik, hazırlanırken kapı açıldı. Çalıştığım kurumun müdürü içeri girdi. Ben geldiğimden beridir odaya ikinci gelişi olduğu için şaşırdım. Meğersem Eray beyleri ziyarete gelmiş, adamın çevresine bak. Bu sefer Trabzon spor- Fenerbahçe atışmasını dinledik. Eray benim sınıf arkadaşlarımın tümü Fenerbahçeli dediğinde oraya geleceğim arkadaşlarının takımını değiştirmesi söyleyeceğim dedi. He siz öyle zannedin, siz buranın müdürüsünüz bir kere oraya karışamazsınız dedi. Müdür bey de bak gör nasıl karışıyorum dedi. Sonra vurucu cümle geldi.

Hem siz ölünce buranın müdürü ben olacağım

dedi. Sözler ok gibi. Sadece dudağımı ısırdım. Müdür bey Eray beni hemen öldürme dediğinde  oğluma sufle verdim. Ölünce değil de emekli olduğunda dersen daha iyi olur sanki.

Sonra Erol bizi aldı yola çıktık. Tünelden mi yoksa Leventten mi gitsek bir türlü karar veremedik. En sonunda Dolmabahçe yoluna girdik. Eray'ın tabiri ile dıtt dıttt yanlış karar. Trafiğin göbeğine düştük. Dişçiye geç kaldık. Aslında geç kalmış sayılır mıyız onunda tam kestiremedim. Çünkü gittiğimiz dişçi Eray'ın sınıf arkadaşının annesi ve randevumuz yoktu. 13.30 sonra gelin demişti.

14.00 de vardık. Sadece kontrol edecekti lakin çekelim dedi. Yine süt dişi düşmeden dişi gelmişti. Maşallah kale gibi de sağlam kendileri. İncecik uçlu bir iğne ile anestezi yaptı sonra da çekti.Arkadaş şaşırdı, yoksa doktor mu demeliydim. Tamam tamam doktor arkadaş diyeyim en iyisi. Doktor arkadaş maşallah maşallah dedi. Şu fani dünyada en çok doktorları dinler beyefendi.

Ve 17-00-18.00 kadar yemek yemesin dedi. İşte o an dünyam yıkıldı. Hasta değilse yemeğe düşkündür biliyorum başıma gelecekleri. Dişçiden çıktık arabaya binerken annecim bu işyeri 100 milyar var mıdır dedi. Bilmiyorum vardır herhalde dedim. Küçük ama güzel eşyalar koymuşlar, güzelleştirmişler dedi. Güldük birlikte.

Eve gidince başladı tabii karnım acıktı demelere.Hadi gel berbere gidelim dedim zaman geçsin diye.Hem saçları da olmuştu orman gibi. Berberde çok sıra vardı. Yarım saatten çarp dört kafa yaklaşık iki saat. Biz bayanların bile sürmez bu kadar kesimleri. Kestirmeden çıktık, arkadaşı aradım bize gelin çocuklar oynasın, o dedi siz bize gelin misafirlerim var. Tam da evin önünden geçiyorduk damladık.

Eray gibi sağ sol işaret parmaklarımı çarpı işareti yapıyorum dıt dıtttt yanlış karar. Hamur kızartmaları, kurabiyeler, çaylar. Eray hamur yemek istedi, vermeyince de dudak büktü. Orada bulunan misafir küçük küçük parçalara ayır yesin hiç birşey olmaz dedi ben doktor arkadaş verme dediydi dedim, ver dedi, vermeyeceğim dedim gerildimmmm.

Çok az oturup eve geçtik. Matematik ödevlerini bitirdik. Saat 18.00 oldu yuppi diyerek babasını beklemeden yemek hazırladım. Koca bir kase yayla çorbası,pilavın üstüne izmir köftesini hüpletti.  Bu arada sen bizi açlıkla ıslah etme yarabbi..

Yattık kalktık yepyeni bir gün başladı.Dolu dolu bir gün hem de.

Erol'la iş yaparken bir ara gözüme iki koltuğu birleştirmiş ayaklarını uzatarak ipad oynayan Eray bey takıldı. Ooo beyefendi haksızlık oluyor ama lütfen bir işin ucundan da sen tut dedim. Boşver bunları annecim dedi. Ben ödev yaparken siz tembellik yapıyordunuz o zaman haksızlık olmuyor muydu dedi.

Bu da bir bakış açısı..Aynı konuya farklı tepkiler vermek nereye baktığınla değil de ne gördüğünle ilişki bence. İnandığım için görüyorum işte...





8 yorum:

Gülşah dedi ki...

Çok tanıdık geliyor bu sözler bana :) çocuklar büyüdükçe okkalı sözleride diziyorlar masallah sohbetlerimiz cok keyifli oluyor olmasınada yeri geldimi damarına basacak sağlam lafları yerleştiriyorlar :)mesela oğlumun her kızdığında 50 yasına gelin bak sizi nasıl huzur evine vereceğim lafı içime işledi resmen.Allah sağlık versin onlara bülbül gibi öten dülleri susmasın hiç

hayalieren dedi ki...

Bu fotoğrafı sevdim :)

www.hayalieren.com

Nil dedi ki...

Amma hazırcevap olmuş Eray efendi.

Ayla dedi ki...

Gülşah hanım aynen öyle onlar sağlıklı, mutlu olsunlar da..Ama bazen insana dudak da ısırtmasınlar:) Valla tontalağın nerede, ne zaman ne diyeceği hiç belli olmuyor o zamanlar adrenalin bizde had safhada...

Ayla dedi ki...

Hülya, erol çekmiş fotoğrafı onsan yürüttüm bende çok sevdim

Ayla dedi ki...

Nilhan'cım çoğunu unutuyorum ama şunu söyleyeyim hiç lafın altında kaldığını görmedin tontalağın artık kime çektiyse:))

deeptone dedi ki...

allah seni napmasın ağzımdan tükürük sıçradı gülmekten ama yaaaaa :))))

Ayla dedi ki...

Deeptone bazen çok zor durumda bırakabiliyorlar insanı:)