Cuma, Mayıs 30, 2014

Uzak geçmişe fil, yakın geçmişe balık hafızalı olmak


Beni tanımlayan kelime güçlü hafızadır yani idi. Geçmişte bir yerlere not aldığımı bilmem. Lakin uzun zamandır her şeyi ama her şeyi unutuyorum. Bu durum sinirlerimi bozuyor artık. Aslında uzak geçmişle sorunum yok sorunum yakın geçmiş ve gelecek ile.. Kısaca

Uzak geçmişe fil , yakın geçmişe balık hafızalı biri oldum çıktım.

Sürekli not alıyorum.Mesela geçen gün çilek ve kayısıları Eray'ın çantasına koymayı unutma yazılı kağıdı dış kapıya astım. Eray çıkarken babasına sordu burada ne yazıyor ve neden burada asılı diye. Ah bir bilse.

Pazartesi, salı, çarşamba diye saymayı rafa kaldırdım. Unutmayayım diye sene başında beri yarın oyuncak günü, öbür gün sürpriz günü, meyve günü, artık materyal günü, kitap günü. Annem soruyor Ayla yarın Perşembe mi cuma mı günler birbirine girdi.

Anne yarın meyve günü 
 
Geçen gün annemle otururken 'aklıma gelmişken çocuğun çantasına koyayım' diye kalktım mutfağa gittim. Mutfağa vardım yahu niye buraya geldim diye düşündüm, düşündüm, düşündüm. Sudur dedim. Bir bardak suyu Eray'a getirdim. Anne bana su neden veriyorsun dedi. Sen su istemedin mi? dedim. İstemedim ama içeyim dedi içti.
 
Yerime oturdum hahh tamam 'unutmadan çocuğun çantasına koyayım' dedim. Kalktım yatak odasına gittim ayakta durdum. Düşündüm, düşündüm, düşündüm bir iki kıyafet katladım, orayı burayı düzeltim çıktım salona geldim. Oturdum. Annem beni seyrediyor garip bakışlarla sonra dedi ki bir becerip de çocuğun odasından kıyafet getiremedin dedi. Haaa kıyafet ben oraya gidecektim di mi? Çok trajikomik.
 
Geçen hafta annem yoldayken aradı Ayla yoğurt, ekmek alır mısın? dedi. Aldım eve gittim benim eve girişim 19.00. Yemekler yenildi, içildi. Mutfak toplandı vs. Saat 21.00 'e geliyor Erol Eray'a dedi ki oğlum ananın telefonu ne zamandır dütlemiyor (illaki dütler, mail gelir, whatsapptan biri yazar) Evet di mi ne zamandır ses çıkmıyor bir bakayım kendisine dedim. Telefon yok her zaman ki yerinde. Çantaya baktım yok. En son nereye gittim diye düşündüm, düşündüm. Markete.
 
Annem soruyor.Telefonun kılıfında-kabında önemli bir şey var mı? Yani. Yani ne. Yani maaş kartım, Erol'un kredi kartı, akbilim, sağlık kartı, cüzdanımı unutursam evde diye bir köşesine iliştirilmiş para. Bir de sesli dedim ki valla akbilime üzülürüm yeni doldurmuştum. Annem ayağında terlik olsa nokta atışı yapacak gibi baktı. O bakıştan sonra telefonu kaybettim diye hiç ama hiç hayıflanmadım. Annem bu olayı acaba kaç yıl sonra unutur onun hesabındayım
 
Allahtan herzaman gittiğim market idi. Erol numaramı çevirdi. Kız açmış. Abi abla telefonu burada unuttu demiş. Annem konuştu da konuştu. Henüz unutmadı. 'Ayla bunu da cep telefonu gibi bir yerlerde unutup gelme sakın'. Acaba ne zaman unutur.
 
Ayy yazdıkça aklıma bir sürü vukuat geliyor. Hele cumartesi yüzme hocası ile konuşurken öyle bir trak yedim ki onu anlatmam, anlatıp da karizmayı çizdiremem. Hiç unutkanlık huyum değil ama bir gün unutursam diye kısaca not alıyorum. İSİM.
 
Sonra diyorum ki ne olacak benim bu halim.


Hiç yorum yok: