Cuma, Mart 04, 2011

Voltran

voltran

Çocukken akşam baban eve gelsin de görürsünüz siz gününüzü tarzı dialoglar bizim evde hiç yaşanmadı.Hatta babam bizim işbirlikçimiz bile sayılırdı, anneme karşı voltranı oluştururduk hep birlikte.Çevremdeki ailelerin tersine babadan korkarak büyümedik o yüzden, aksine annemden tırstık hep.

Babam Yıldız Porselen de çalıştı yıllar yılı ,orada çalışmanın da verdiği bir zaafla acaip bir vazo, tabak, kül tablası, saat koleksiyonu vardı, çocuklar için inanılmaz bir ganimet olandan hani...Vazo mu kırdık hemen baba aranırdı işten.
-baba biz şey yaptık
-ne kırdınız söyleyin
-lacivert el işi vazo yani üzerinde şu şu çiçek modeli bulunan
-ne onu mu buldunuz bari baskı olanı kırsaydınız neyse hallederim ben
-ama çaktırmadan getir eve

Anne ilk etapta zilyon tane vazonun içinde kırıldığını anlamazdı bizde hemen yerine koyardık da koymasına toz alacağı zaman nasıl anlıyorsa anlardı .Bu vazo yeni, vazo mu kırdınız siz.Gak guk ederdik ama iki dakika sonra itiraf ederdik. Artık yeni olmasından mı ,parlak durmasından mı vazoyu işleyen kişinin imzasından mı bilinmez o bir sır bizim çözemediğimiz bir sırdı anlardı annem hayret ederdik. Sonra akşam babamla tartışırdı bu çocukları böyle sen şımartıyorsun, senden yüz alıyorlar diye.Çocuk dediğin babadan korkar yokkk ama sen gelince bunlar daha çok delleniyor derdi, dellenirdik de çünkü keith(voltran baba) bizim yanımızdaydı.

Hiç mi şansımızın yaver gitmediği durumlar olmadı, oldu elbet olmaz mı? Annem bir gün bize yemek hazırlardı x abla çağırmış yardıma ihtiyacı varmış siz yemeğinizi yiyin, kaldırın ben gelirim birazdan dedi.Galiba o dönemler ortaokula yeni başladım yani galiba ,hafızamı zorluyorum ama ı ıhh zamanı hatırlayamıyorum.Masada yemeği yedik, tepsiye iki yemek tabağı bir salata iki de kase koydum elime aldım ki ablama çemkirdim neden ben topluyormuşum diye.Çünkü ablam beni acaip kullanırdı köle gibi çalıştırırdı.Tepsiyi aldım onun eline verdim sen getir mutfağa sen hallet dedim.Yok dedi söz bir daha ki sefere ben halledeceğim bu sefer de sen getir. Olmaz inanmam dedim benim elimde tepsi bu sefer o bana ben ona artık kaç kere öyle yaptık bilmem iki tarafta karşı taraf tutuyor zannetti tepsi ortada kaldı şangur şungur bir ses ile.Eyvahh annemin yemek takımı bozuldu .

Babanın işyerinin numarası zaten hafızada.
-Muzaffer beyi bağlar mısınız?
-Ayla sen misin
-X amca sen misin( X amca bekçi o gün onun nöbeti var ve aynı memleketteniz)
-evet evet napcan babanı ne kırdınız yine
-bir şey kırmadık bir şey söyleyeceğiz sonra babama dedim ki hani beyaz tabakların üstünde (galiba) pembe çiçek deseni olan hani şöyle böyle olan dedim babam demez mi onlar artık üretilmiyor.

Ablamla zılgıt çekmeler,vara viro demeler, iki el dizde dövünmeler .... Çöpe attık tabakları annemi bekliyoruz kaderimize razı bir şekilde ama gel gör bizi süt dökmüş iki kedi.Evde bir sakinlik hakim insan evlatlarını tanımaz mı ,çaktı köfteyi ama bizden itiraf yok henüz. Sonra çöp atarken görmüş ee bastı tabii fırçayı. Çok sonra anladık ki annem bize birşeyler kırdık diye kızmazmış dolap çevirdiğimiz içinmiş hepsi, ee birde dikkatli olmadığımız için de var bir kuble tabii.

Ben evlenene kadar babasının kızı, ablam size annesinin kızı idi. Sen bir yana dünya bir yana derdi ,zaten babam sevgi sözcüklerini ne bizden ne annemden esirgemedi hiç.Hep merak ederim acaba ablama da der miydi? Bence derdi:)Evlenince bir şey oldu ,bazı olaylara farklı pencerelerden bakmaya, annemi daha çok anlamaya ve hak vermeye başladım.Zamanla ben annemin kızı ablam da babasının kızı olmaya başladı.Hatta annesi kılıklı bile dedi babam bir keresinde.

 Babam özel günlere de önem verirdi. Mesela sevgililer günününde anneme, ablama ve bana gül getirirdi, bazen tek renk ,bazen farklı renklerde aşkı temsil ettiği için kırmızı gül annemin olurdu:) Eylül ayında evlendim, 14 şubatın ertesi günü babamlara gittim evde iki tane gül vardı, hani benim çiçeğim dedim ,babamda ne çiçeği ARTIK çiçeği sana senin sevgilin alsın dedi. Evdeki herkes kahkaha atarak gülüyor ama ben ama ben şok geçirmiştim.Evet hatırlıyorum belli etmemeye çalışmıştım , boğazım düğümlenmiş ,sıcak basmıştı o an ki duygularımı şu an kelimelerle anlatmam mümkün değil ki... Aklımdan neler geçiriyorum bir bilseniz neden böyle oldu diye.

artık ben babam için dış kapının dış mandalı mıydım?
ya da ne bilim kütüğümün daha önce adını sanını hiç bilmediğim köylere gitmesi sebebiyle miydi?
babamın soyadını bıraktım ondan mıydı?
 ya da Erol belki kıskanır diye miydi?
acelen yok ,hemen evlenme demişti, acaba bana mı kırılmıştı?
şimdi benim bir tarafım el mi olmuştu?

Biri şimdi bana bu blogda yazı yazma çek git dedi ya işte daha çok yazasım var hatta bıraksalar akşama kadar bile yazabilirim. Tuhaf hissediyorum kendimi eviminin kapısı var iken penceresinden girmek zorunda gibi işte ben bunu hazmedemiyorum. Aslında bu zihniyete çok güzel methiyeler düzebilirim de düzmesine ama terbiyem müsait değil.
Hem on yanım el olsa ne yazar babam desem yeter yanımda biter:)

11 yorum:

Tibetin annesi dedi ki...

sana sevgisi bitmemiştir elbet. kendi hayal kırıklığını, yokluğunun acısını sana da bulaştırmak istemiştir belki :)

Ayla dedi ki...

Belkide Sibel,babamın sevgisinden bir an bile şüphe etmem hem.Bir görsen iki kızının da ağzının içine bakar.Babam ve annem moda tabiriyle hayat koçumdur benim:)

Nil dedi ki...

Ben de annemden korkardım. Babam hiç karışmazdı bize.
Ama şu bir gerçek baba-kız ilişkisi bambaşka birşey. tarif edilemez, yeri doldurulamaz bişey. rabbim ailemizi sevdiklerimizi başımızdan eksik etmesin.

İkiz Annesi dedi ki...

Babalarla kızlarının arasında farklı bir diyalog var:)
En basiti kendi kızlarımdan biliyorum daha 2,5 yaşındalar adamcağızı parmaklarında oynatıyorlar neredeyse o da bir şeycik demiyor:)
Senin babacığında Tibetin annesinin de dediği gibi acsını sende paylaş istemiş olabilir.Kız evlendirmek zor derler.

Ayla dedi ki...

Kesinlikle Aylin katılıyorum sözlerine ve sadece biz değil gözlemlemişimdir çevremde baba ile kız arasındaki dialoglara.

Ayla dedi ki...

Küçük mucizem amin inşallah Allah sevgilerinide varlıklarını da dualarını da hiç eksik etmesin üzerimizden

our twins of N.Y./SEYHAN dedi ki...

Ayla bende babamin kiziyimdir. Hatta kucukken dayimlar sorarlardi. "anneni mi babani mi daha cok seviyorsun?" diye. Babami derdim, yanibasimdaki anneme bakarak... Bu yasima geldim ben hala ayniyim. Ama tabii bende evlat sahibi olunca annemi bazi konulardadaha iyi anliyorum.
Allah anne babalarimizi baslarimizdan eksik etmesin....
sevgilerimle

Deli Anne dedi ki...

Ben gıptayla okudum.. Babam çok otoriterdi en fazla korkardık küçükken.. sevgiyi bilmedim hiç.. taa ki birazcık büyeyene dek..

ama sanmam ki babanın sana sevgisi bitsin, mümkün mü hiç böylesi? İçten içe zülüyordur bence yanında olmadığın için..

Ayla dedi ki...

Seyhan bende küçükken babasının kızıydım:)Amin inşallah hep yanımızda olsunlar

Mümine bizde de anne otoriterdi tersine acaip korkardık birşey yaptığımızda annemden.Baba hep toleranslı, anlayışlı,sakin hatat annemi sakinleştirici rol oynardı.

hypo dedi ki...

bak böyle düşünüleceğini bilmiyordum.
bende bir baba olarak bunu düşünmeliyim.

Ayla dedi ki...

Baba, bir kız babası olarak kesinlikle düşünmelisin.Babalar kızlarına düşkün olduğu kadar unutmamalı ki kızlar da babalarına düşkün...Ayrılık kızlar içinde hiç kolay olmuyor