Pazartesi, Kasım 10, 2014

Fındıkkıran çocuk balesi


Bir anıyı paylaşacağım zaman sene bilmem kaç cümlesiyle başlamayı severim ben. Lakin ne kadar zorlasam da ilk kez Fındıkkıran'a gittiğim tarihi anımsayamıyorum. Annemde blog tutmamış ki dönüp bir bakayım.

Galiba liseye gidiyordum emin değilim belki de ortaokuldur. Yeri nasıl unuturum. AKM vardı o zamanlar sonradan müdavimi olduğum. Birkaç dakika geç kaldığım için oyuna karanlıkta girmiştim ve boş bulduğum orta sıralardaki en köşedeki koltukta oturmuştum. Bana bakar mısınız oturduğum yeri hatırlıyorum da tarih kısmını zihninim tozlu raflarından bir türlü gün yüzüne çıkartamıyorum.

Büyülenmiştim resmen. Gözlerimi bile kırpmadım desem yeridir. O gün öfkeyle karışık kırgın gitmiştim eve. Hep ne olmak istediğimi bildim de bazen bilmek yetmiyor olmadı işte.

Eray'ı Fındıkkıran'a götüreceğime taa iki-üç sene önce karar verdim. Çok emindim seveceğine. Çünkü o yönü bana çekmiş görüyorum bir şekilde. Sadece biraz daha büyümesini bekledim.Geçen sene bilet alacaktım alamadım çok üzüldüm. Biletler satışa çıkıyor ve on dakikayı bulmuyor bitiyor. Bende saati kurdum ve aldım.Vay benim azmime..


Eray'a baleye gideceğimizi ilk çıtlattığımda ben kız mıyım, kızlar gider baleye dediğinde belki de çok emin olmamdan ötürü çok şaşkınlık yaşadım. Bir şeyi bir kez deneyerek sevip sevmeyeceğine karar vermesinin daha doğru olacağını anlattım.

Ve dün o gün idi. Hep beklediğim gün. Oğlumun baleyle tanıştığı gün. Arabada Eray bale nasıldır acaba diye sorunca bak göreceksin çok eğlenceli vakit geçireceksin dedim.Yani çocuğu şartlandırdım yanlış bir biçimde. Arabada rahat dursunlar diye de ıpad vermedik mi ellerine. Mine craft mıdır nedir ne halt edesice..


Dinnn donnn. Başlama zili duyuldu Eray'cım bale başlıyor artık ıpadi verir misin dedim. Annecim köprüyü zor buldum zaten veremem dedi. Olur mu öyle şey bale başlayacak dedim, vermem dedi. Ya da dur annecim yanımda kalsın dedi. Çektim aldım elinden hem de en kaba bir şekilde. Bir kızdı oyunun başlaması ile Eray'ın çığlığı bir oldu.Utancımdan yerin dibine girdim neyse ki hemen sakinleşti. Sadece ellerini göğsünde bağladı seyretmeyeceğim işte dedi. Hatta arkasını döndü.

Kulağına fısıldadım. O şekilde davrandığım için özür dilerim.Allahtan hemen affetti beni seyretmeye başladı.Yalnız öndeki kadın şahane idi çocuklara yanan ışıklı kalplerden almış çocukların dikkatini dağıttı. Arkadaki kadın daha da şahaneydi oyunu seyretmek istemeyen çocuğuyla tüm oyun boyunca ikna etmek için konuştu. Hem de evdeymiş gibi en rahat şekilde.

Eray bir ara annecim hani komik şeyler olacaktı olmuyor ki dedi.Ne komiği dedim. Sen arabada bak gör çok eğlenceli dedin ya hani hiç komik değil dedi.

Eğlence= komik

Eray'ın böyle algılayacağını hiç düşünmedim.Yani çocuk sürekli komik şeyler bekledi durdu, çocuğu bilmeden şartlandırdım vay benim koca koca eşek arıları sokasıca dilime..


Efenim neyse konusuna gelelim: Clara ve Fritz'in ailesi yılbaşı öncesinde evlerinde bir parti verir. Büyükbaba Drosselmeyer çuval dolusu oyuncakla partiye gelir ve en güzel hediye Clara'ya verilir. Bir fındıkkıran. Pis kıskanç Fritz fındıkkıranı çok kıskanır ve kırar. Drosselmeyer büyükbaba fındıkkıranı tamir eder. Clara herkes uyuyunca ağacın altına gelir fındıkkıranı eline alır ve uykuya dalar. İşte her şey öyle başlar.

Farelerle mücadele, oyuncakların canlanması, Fındıkkıran'ın prense dönüşmesi alıp onu Karlar ülkesine götürmesi sonra Şekerleme ülkesine geçip ülkelerin kutlama dansı ile ödüllendirilmeleri ve tabi ki bir rüyanın sonu..

Eray en çok Karlar Ülkesi ve Şekerleme Ülkesi kısmını dikkatle izledi. Ülkelerin dansının yapıldığı bölüm Eray'ın çok hoşuna gitti..Bu hangi ülkenin dansı annecim. İspanyol dansı. Bu hangisi peki? Arap dansı. Çin dansı, Rus dansı, Çiçeklerin dansı..

Tek perde olduğu için çabuk bitti.Benim gittiğimde çok daha uzundu öyle hatırlıyorum, koreografi farklılığından olabilir aradan kaç yıl geçmiş. Pışık kaç yıl geçtiğini söylemem yaşım mı ortaya çıksın. Asla 36 yaşında olduğumu kimseye söylemem.

Aaaa bir de anlatıcı vardı o sürpriz oldu benim için. Çıkışta Eray'a sordum beğendin mi diye. Eh işte dedi hasbam :) Nefret etmesinden iyidir bence..


İlk Bale : Fındıkkıran
Tarih     : 09/11/2014
Yer        : Kadıköy Süreyya Operası Sahnesi


Not: Fotoğraflar https://secure.dobgm.gov.tr/opera2013/devopera.aspx adresinden alınmıştır.


2 yorum:

Unknown dedi ki...

İyi yine durmuş. Patron'u 18 yaşındaki kızımı müzeye götürmeye ikna edemedim. Üstüne üstlü 16 yaşındaki hanımefendim ablasını öğütlemiş. "Annemle müzeye gidersen, halin duman." diye. :)

Ayla dedi ki...

:)) Safiye hanım Allahtan bizim tontalak sever müze gezmelerini. Hatta iki çocuk iki baba şeklinde bir kaç ay önce gezmeye gittiler müzeleri diğer çocuk sıkılmış ağlamaya başlamış onlarda ayrılmış bizimkilerden. Eşim tontalağa istersen bizde çıkabiliriz demiş tontalak da hayır çok güzel biz devam edelim babacım demiş.

Bale konusunda ise ön yargısı var biri ona kızlar baleye gider demiş ya(ahh o kişiyi bir bulsam:))zaten 1-0 yenik başladık bir de aksılıkler olunca.. Her şeye rağmen çoğu zaman güzel izledi.