Cuma, Temmuz 08, 2011

Kapıyı çarpar giderim

Ben yaşadım biliyorum neyi mi yangını, evinizde yangın çıkarsa ilk eşya olarak ne alırdınız diyor ya bir mim. Tövbe tövbe dedim ortalıkta dönen bu mimi görünce nerden de gelmiş aklına gelenin.Bu mim beni attı hopp 2000 yılına....

Sene 2000 bayılıyorum cümleye böyle başlamayı.
Sene 2000 en kıymetlimizi, gözümüzün nurunu,biricik kuzenimi kaybettiğimiz yıl
Sene 2000 en uykusuz geceleri geçirdiğim, uyuyamadığım yıl
Sene 2000 üniversiteden mezun olduğum yıl, işsizim, bol bol kitap okuduğum, koyu kahveleri önce içime çekip sonra mideme indirdiğim yıl
Sene 2000 yan komşunun yanında ki evin kundaklanıp yangının bize sıçradığı yıl
Sene 2000 evdeki büyük tadilatın başladığı ama türlü aksiliklerle bitiremediğimiz yıl
Sene 2000 babama göre köşede ki paranın anneme battığı yıl
Sene 2000 ellerimizi göbeğimize bağlayıp temizlik gibisi var mı dediğimiz yıl
Sene 2000 ağlanacak halimize güldüğümüz yıl

Yitirdiğimizin ardından biraz kendimizi toparladıktan sonra evde oturmaya yer açmak için yarım kalan tadilata başlıyoruz, zaten kafamızın da meşgul olması lazım bir yerde. Evdeki boyalar,kağıtlar, pimapenler vs herşey değişiyor. Bir tek çatının aktarılması kalıyor. Herşey gıcır ki tam gıcır, evden gürül gürül temizlik akıyor.Tam da o gün tadilat bitmiş.Cumartesi gecesi çok sessiz, galiba 03,30 suları elimde bir kitap.Sessizliği yan komşunun sesi bozuyor, aslında ben öyle zannediyorum.Çıkmıyorum cama, alışkınım nasılsa .Ermeni bir kadın ile Türk bir adam oturuyor yanımızda sık sık kavga ederler ya karısı da kızınca açmaz kapıyı ya ne bilim yine öyle gecelerden birindeyiz zannediyorum, meraklı bir tipte değilim nasılsa.

Üzerinize ölü toprağı mı serildi sizlerin, yangın var dedi o ses irkildim. Yangın mı dedim cama koştum , evin kapısını inleten yan komşu değil, tanımıyorum. O akşam karşıdaki eve taşınan yeni komşuymuş. Acayip bir tripleks yaptırmıştı karşımıza, tüm boğaz ayaklarının altında evinin sefasını sürmeye gelmişti ilk gecesiydi ya terasına çıkıp ohhh şükürler olsun demeye çıkmış bir bakmış koca bir yangınnnn.

Hemen annemlere sesleniyorum ,odalarına çıkıyorum. Babam hep der ya anne tarafından saraylıymışız biz ,bir yerden bana da bulaşmış demek kapılarını vurmayı da ihmal etmiyorum.Annem kalp hastası heyecanlandırmamam lazım.Tabi o saatte onların odasına girmem hayra alamet değil. Samsundan telefon mu geldi diyor neredeyse ağlayacak, kötü haber mi? Bir telefonla yakın zaman da darmaduman olmuştuk.Yok bu sefer öyle değil anne hemen evden çıkmamız lazım Madlenlerin evinin yanı yanıyor, telaş etme herkes dışarıda kimseye bir şey olmadı hemen çıkalım.Panik oldular hemen üzerlerine birşeyler geçirdiler. Merdivenlerden indik ki babam dönüş yaptı çıkma yukarıya hemen çıkmamız lazım dedim çıktı.Geri döndü elinde askıyla 3-4 gömlek ve kocaman bir vazo......

İndik yan komşunun yanındaki ev eski bina, boştu. Ortaköyde ki tarihi evlerin sonu belli o yıllar. Yıkamıyorlar, kundaklıyorlar .Kime ne olacağının ne önemi var.Evdeki hesap çarşıya uymuyor ahşap bina kül oluyor ,yan komşuya geçiyor.

Sürekli itfaiye aranıyor da gelemiyor, mahalleye giremiyor. Ortaköy’ü bilen bilir sokaklar çok dar, arabalar park etmiş geçemiyor.O mahalleye benim bildiğim 4 giriş var hepsini deniyor ,giremiyor. Yan evde gözümüzün önünde yanıyor ,beton bina olduğu için diğer ev gibi hemen yanmıyor sonra hopppp hanımiğnelere uğramadan valla ben gitmem diyor.

Öylece bakıyoruz. Alevler çatıyı sarıyor annem polislere bu nasıl sistem ,bir şeyler yapın diye bağırıyor o şekilde akşam haberlerine kapak oluyor. Kaldırıma oturuyoruz ,elden hiç birşey gelmiyor sadece sessizce ağlıyoruz. İtfaiye nihayet girebiliyor mahalleye sahi üzerinden kaç dakika, saat geçti. Neyse..

 Önce bizim evden başlıyorlar diğer evlere yayılmasın diye...O saatler insanın en çaresiz hissettiği saatler bekliyoruz. Gün aydınlanıyor, yangın sönüyor her ihtimale karşı bir itfaiye ekibi kapıda bekliyor ve eve giriliyor.Yanan eşya yok ama çatı yandığı için söndürme çalışmalarında tüm su ve pislik içeride . Alt katta vukuat yok ama üst kat kötü halde.Sabah erkenden çatıyı aktaracak olan usta geliyor o da şaşırıyor. Hemen başka ustalara telefon açıyor elinizdeki işi bırakın buranın işi acil diyor. Zor zamanda ki yardımseverliğimizi ben seviyorum. Babam sizlere bir şey olmadı ya herşeye yeniden başlarız diyor, başlıyoruz da .Hem yakın zaman da öyle bir yangın geçirmişiz ki biz bu yangının önemi mi var

Biraz kendime geldikten sonra soruyorum babama neden gömlek, neden vazo. Memur adam ya işe düzgün gitmesi lazımmış. Babamın inanılmaz bir vazo koleksiyonu var en pahalısını seçmiş, zor zamanda satar 3-5 gün idare eder mişiz.

Biz çok güldük.O gün biz gerçekten çok güldük . Uzun zaman olmuştu gülmeyeli o gün biz karnımıza ağrılar girene kadar çok güldük. Biz ağlanacak halimize inanın o gün çok güldük.

Sorunun cevabına gelirsek eğer babam gibi o gün şaftınız kaymadıysa sevdikleriniz yanınızda mı diye bakıyorsunuz ,sonra kapıyı çarpıp gidiyorsunuz.

Aman evlerden ırak olsun

Not:Ben de bu mimi babama gönderiyorum. Evde yangın çıkarsa ne aldığını gördük Allah korusun evinden tekrar yangın çıkarsa hangi vazonu ve hamgi gömleklerini alırdın:))

10 yorum:

Sibelbek dedi ki...

sanırım önce Tibet'e koşardım... Allah göstermesin. Yangın yaşamadım ama kuzen acısını bilirim... Başınız sağolsun...

Ayla dedi ki...

Sibel saol,teşekkür ederim.Kötü bir yıldı her açıdan

Kesinlikle öleceğimi bile bilsem önce çocuğuma koşarım.Herkesi toplarr hiçbirşey düşünmeden o evi terkederim

abide dedi ki...

Allah korusun ama öyle bir durumda hiç düşünmeden ilk önce kızımı kurtarırdım.

Ayla dedi ki...

Abide kesinlikle Allah evlerimizden ırak tutsun...Düşünmesi bile kötü

otuzundansonra dedi ki...

Bendece,Allah Korusun canım.

birdelisevda dedi ki...

çok geçmiş olsun canım...

Deli Anne dedi ki...

Hem başınız sağolsun hem geçmiş olsun.. ki şükür geçmiş Aylam..

Nil dedi ki...

allahım gözlerim doldu tam ağlayacam ama gözyaşlarım gülmekten aktı.
Amcacım ben sana ne diyeyim ya.
çok geçmişler olsun aylacım. hakikaten evlerden ırak olsun.

Ayla dedi ki...

Otuzundan sonra;kesinlikle evlerimizden ırak olsun

Ayla dedi ki...

Bir deli sevde öncelikle hoşgeldiniz bloguma teşekkür ederim

Mümine çok teşekkür ederim, saolasın bazı kayıplar yerine gelmiyorum ama işte hayat devam ediyor:((

Nilhan aslında yazmaya unutmuşum bende bu mimi babama gönderiyorum yangında ilk kurtardığım şeyleri gördük önce tövbe tövbe sonra evlerden ırak olsun tekrar yangın çıkarsa hangi gömleğini ve hangi vazonu kurtarırdım yazacaktım:))

saol teşekkür ederim Allah dah büyük acılar yaşatmasın