Çarşamba, Mayıs 28, 2014

Hızlandırılmış Yaşam Kursu

 
Pazartesi çok yorgun başladım haftaya. Öyle yorgundum ki hatta tüm gün masa ile kesiştik, başımı koymamak için zor dayandım. Böyle günlerim çok nadirdir benim. Evet sabah bazen uykusuz olurum lakin birkaç saat içinde o halimden eser kalmaz.
 
Dinlenemiyorum uzun zamandır ama şikayet yok. Bir süre önce dedim kendime hayatımı şikayet ederek geçirmeyeceğim diye. Değiştirebileceğim şeyler için adımlar atacağım, değiştiremeyeceğim şeyleri ise kabulleneceğim hatta sindireceğim. Ara ara patlamalar da olmuyor değil hani. Onlarda olsun, olsun ki içerdeki enerji açığa çıksın. Enerji içeride birikip büyük bir depreme sebep olmasın.
 
Saat 18.00 olduğunda iki akşamdır bu akşam erken yatacağım dedim lakin ne mümkün. Hep ekstra şeyler çıktı. Eray'ın öğretmeni sağolsun yumurta kapıya dayanınca programları söylemeye bayılır. Kaç kere tatlılıkla söyledim halbuki. Biz çalışan insanlarız bazı şeyleri iki üç gün önceden söyleyin please.
 
Şile hayvanat bahçesine gideceklerdi ana sınıfı olarak. Ne yalan diyeyim hiç istemedim. Çocuklara da söylenmiş oğlum sen gitme diyemedim. Eskiden bu kadar değildim. Oğlumun hiçbir canlıyı kafeste, kapatılmış olarak,doğal ortamından uzak, mutsuz bir şekilde görmesini istemiyorum.
 
Allah gönlüme göre verdi uzaklık sebebiyle izin çıkmamış. Program pikniğe dönmüş. Öğretmenimiz geç haber verdi. Anacağıma haber uçurdum bir iki patates at ocağa haşlansın akşama geldiğimde sigara böreği sararım dedim. Bu arada Eray'ım peynirli sigara böreğini sevmiyor. 
 
Yemekler apar topar yenildi. Koşturdum erkek berberine baktım ki pek sıra yok Erol tontalağımı getir de saçlarını kestirelim dedim. Normal de babalar götürür berbere oğlunun saçlarını kestirir lakin bizde bu görev bana aittir. Erol'a bir kere teslim ettim Eray'ı çocuğu resmen yolunmuş kaza çevirmiş, tövbe ettim.
 
Küçük beyin arkadaşı parktaymış biz berberdeyken telefon geldi. Bisiklet sürüyormuş, Eray'ı çağırıyor. Vay anasını sayın seyirciler dedim adamın programı o kadar yoğun ki karı-koca bize sıra gelmiyor. Bu şekilde parka gitmesen iyi olur her yerin kıl- tüy desem de ısrar etti, karışmadım. Allahtan bisiklet arabanın arkasındaydı onlar parka gitti ben de eve yürüdüm.
 
Eve geldim bir bakayım ki anacağım patatesin içini yapmış, ohh bir sarması kaldı dedim. Bu bile benim için mutluluk sebebi. Tam başladık sarmaya demez mi Ayla tadına bir bak hele. Baktım, bakmaz olaydım. Sanırsın ki Urfalı bir aileyiz, basmış acıyı. Halbuki biz acıyı pek sevmeyiz. Tekrar patates haşlandı. O ara otur di mi? Yok oturamam Eray'ın çantasını hazırla, yarın ki giyeceklerini hazırla, yedekleri hazırla. Mutfağı topla. 
 
Börekler sarıldı ay belim demeye kalmadan zil çaldı. Gelen evin küçük beyi. Banyo ettirdim hemen. Banyodan çıkarken kendileri der ki 'annecim banyo etmek çok iyi geldi'.  Babası giyinmesine yardım ederken piknik için alınacaklar vardı marketler kapanmadan doğruca markete.
 
Bazen kendimi nasıl hissediyorum biliyor musunuz? Hızlandırılmış yaşam kursuna katılmış gibi. Ya da dur dokuz günde on iki şehir gezen kültür turları vardır ya hani yorgunluktan, çok şey görmekten insanı aptala çeviren. Aha da burası Sinop kalesi güney burcu, burası da Trabzon Sümela Manastırı sayın misafirler..
 
Yorgunluktan bu hafta masa ile kesişsek de sevgili misafirler galiba seviyorum hızlandırılmış yaşam kursununun bana verdiği hissiyatı.Tersini söylersem bir ara annemin patatesli harç tarifini ağzıma sürebilirsiniz serbest..
 
Ha fotoğraf mı ahretliğim dün işyerimi ziyarete geldi dışarıda bir saat vaktim vardı koştura koştura gezsek de güzel bir öğle tatiliydi.Park da gezindik, fotoğraf çektirdik, paytak'ın evine götürdüm. Tee Amerika'dan gel selfie çektirme valla taşlarlar bizi dedim selfie çektirdik.
 
Fotoğraf ahretliğimin objektifinden, poz ise tontalaktan. Evet yanlış yazmadım. Bön bön makineye bakıp fotoğraf çektirmemi Eray sevmiyor. Çıkkk diyor annecim başını yana eğ, annecim saçını aç şöyle yap, annecim gül birazcık.. Ben de öğrendim tontalaktan bir şeyler.
 
28/05/2014 Okul ile ilk piknik.

2 yorum:

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Postlarini hep okuyorum.Hep yazman hosuma gidiyor.Bu ara yorum birakamadim ama icim gitti.Güzel seyler oldu ama o parkta yasanan korkuyuda hala unutmadim hep aklima geliyor.Bugün bir video izledim,Amerikali genc 441 arkadasim var ama yalnizim diyordu,her yerde yalniziz galiba yavas yavas,tabii bizler degil henüz...Bu kosusturmacaya artik öyle alismisimki cumartesi sabahlari bile okul var sanip kalkiyorum,bir anda tekrar hatirliyorum!Sevgili Yunkabu ile birlikteydiniz sanirim,onuda takip ediyorum,evindeki renkleri hep gözümün önünde,tekrar görüstügünüzde bende selam iletin olurmu,Eray`a da piknikte iyi eglenceler dilerim.Bu arada anneciginie yakin olman apayri bir güzellik,cok sanslisiniz hepiniz!

Ayla dedi ki...

Aslında özünde hepimiz yalnız değil miyiz? Biliyor musun yalnızlık beni hiç korkutmaz sadece sevdiklerim sağlıklı-iyi olduğunu bilmem yeter.

Evet maalesef kötü insanlar var. Şu aralar en önemli görevimiz çocuklarımızı elimizden geldiğince korumak ve kendini korumayı anlatmak. o kadarda küçükler ki daha..

Ben de günleri, tarihleri unutuyorum haklısın, bazen trak yemiş gibi olduğum yerde kalıyorum. O kadar koşturarak yaşıyorum ki bu aralar günlerimi bir an sanki herşeyi unutuyorum. Şükür bugünümüze

Evet Yunkabu geldi dün evinin renkleri kişiliğini yansıtıyor bence. Aleyküm selam ayrıca.

Eray anneannesinin canını yemiş piknikte, ayrıntılar ise çok sonra:)