Çarşamba, Ekim 27, 2010

miyavvv

kedi_karikatr

Baba ve anne sohbet ederler
Baba: Cuma günü kediyi(okudunduğu gibi yazıldı)muayene götüreceğim
Anne : Ok
Tontalak: baba miyav baba miyav
Baba : hı! (bir an duraklar) yok oğlum o kedi değil hadi anlat bakalım caddy nin dedesinin arabasının modeli olduğunu:)
............................................................................................................................

Babaanne ve anne derin bir sohbete dalmıştır, tontalak bey annesinin yanında kamyonu ile oynamaktadır ve kamyonun kasası yere düşer.Annesinden yerden almasını ister, anneside kendisinin alabileceğini söyler ama inat eder ve annede der ki
-Eray sen kaç yaşındasın oğlum(kinaye)
-elini 2 yaparak ki(iki) der(pişkinlik)
-he demek ki bende otuzki çabuk in aşağıya

oyuncağını al tıpış tıpış inerek oyuncağını alır. .................................................................................................................................

Babaannesinin yeni bulaşık makinesini getirirler
adam: Abla doğru getirdik dimi, senin makine
babaanne: evet evet
tontalak: başını sallar ıı ıııııı(hayır değil) sonra göğsüne vurarak menim der.

Evdeki ,hatta annane-babaannedeki hatta dünyadaki herşey tontalağındır

Salı, Ekim 26, 2010

2 yaş krizi bahane, çıldırmak şahane

cocuk diskosu1

Dün akşam herzaman ki gibi babaannemizden tontalağımızı aldık, yola çıktık. Eve gelmeye yakın uyudu,pijamalarını giydirirken uyandı .Sonra başladı akşam ki maceramız. Salonda babasıyla oynarken bende ütüleri yaparım diyerek başladım ütüye ama sürekli aşağıdan çığlık sesleri geliyor,apar topar ütüyü bitirip indim aşağıya. Bende oturdum yanına oyun oynamak için ama çok agresif herşeye bir isyan hali vardı. Önce pijamasını ve çoraplarını çıkardı uzun bir müddet giymedi.Pijamasını giydirmek istediğimde kendini yerden yere atarak beni şaşırttı biraz sonra yeniden denedim anne öğğ anne öğğğ diyerek tekrar karşı çıktı. Kendisi huylu bir çocuk olduğu için pijamayı kontrol ettim bir yerinde leke, ıslaklık var mı diye, yok oğlum tertemiz dediysemde giydiremedim. Başka pijamalar getirerek değişik alternatifler sundum sırf inatlaşmamak adına. Yine itiraz etsede en azından diretmeden giydi.

Kendi kemerini getirdi anne dak anne dak diye bana verdi. Kendi beline takmak için uzandığımda ııı dedi beni gösterdi yani kendine tak. Ama bu bana olmaz ki oğlum dedim yok dak dak diye tutturdu.Belime sardım kemeri ama yok ilikleşeyeceksin diye tutturdu olmuyor işte dediğimde kendini yerlere attı, ağladı. Hemen koşup hayvanlarla eşleşme kartonları var onu getirdim dikkatini dağıtayım diye .Ağlamayı kesti bu sefer seçtiği hayvan başka hayvanın yerine oturmuyor diye isyan etti. Bana verdi oraya koy diye ama oğlum bunun yeri burası dediğimde yine kendini yerlerden yerlere atarak beni daha çoşaşırttı.Evet huysuzlukları ,ağlamaları çok oldu ama kendini atmazdı yerlere.

Hadi gel tuvalate gidelim çişin geldi mi dedim, elini hayır anlamına gelerek yok dedi. Peki o zaman bezini değiştirelim baksana çok dolmuş dedim yine yok dedi. Uzun bir süre bezini aldırmadı bezini almak için her yaklaştığımda bana vurdu Sürekli birşeyler istedi, verilecek şeyleri verdim ama bu seferde aldığı şeyleri fırlatmaya, çığlık atmaya başladı, sanki çıldırmış gibiydi.

Eşime hadi arabayla gezelim öyle uyur hem sesi kısalacak belki sakinleşir saat kaç oldu, uyuyamadıkça iyice kötü oluyor dedim.Ağlamaktan çok terlemişti ,üstünü çıkaralım gezmeye gideceğiz dedim tontalağa yine çığlık atmaya, bağırmaya ,vurmaya başladı .Mecburen zorla üstünü çıkardık, üstüme bir hırka alarak gece 12 de pijamalarla attım kendimi sokağa.

Sakinleşmek bir yana arabayla gezmek yeni bir krizin kapısını araladı. Marketleri gördükçe(hepsi kapalı bu arada) mama istedi maksat yemek değil markete girip karıştırmak .Başka şeyle oyalayıp unutturdum bu seferde araba koltuğundan kalkıp babasının yanına yani direksiyon başına geçmek istedi. Kucağıma aldım o kadar zor zaptettim ki hemen eve döndük. Saat yarıma geliyor bu seferde sokak ortasında ağlıyor kıyameti koparıyor eve girmek istemiyor. Eve girince de çığlıklar katlanarak devam etti, süt istedi. Vermek istemedim çünkü arsızlıktan istiyordu , yine pes edip verdim. Sütü içtikten sonra anne dedi eray yatak odasına geçmiştik öğğ öğğ dedi midesi bulanıyordu ,erol çocuğa birşey oluyor dememe kalmadan istifrar etti hemde ne etmek.

Tontalak ile babası geçti salona bende gece 01,00 de başladım yatak odasını temizlemeye. İşim geç bitti, salona girmek istediğimde birde ne göreyim salon kapısı eray yanıma gelmesin diye kilitli. İnşallah erol uyumamıştır dedim zira kendililerin uykusu çok ağır ama nafile çoktan uyumuş ses soluk yok.Önce usul usul çağırmaya sonra kapıyı hafif hafif tıklatmaya, sonra sesimi yükseltmeye en sonda kapıyı yumruklarak açtırmayı başardım.Ama kendisine sorarsanız bir kere kapıyı tıklatmışım o da hemencecik duyup açmış.Neyse gece huzursuzluk yapmadan uyudu Allah şükür.

cocuk diskosu

Sabah babaanneye gitmek için çok zor uyandı, keyfi yerindeydi, sanki dün akşam için özür diler gibi yola çıkmadan annen dedi sarıldı öptü.Normalde babasının kucağında aşağıya iner bende çantaları alır kapıyı kitler peşlerinden giderim. Babası hadi eray gel kucağıma çıkıyoruz dedi ama babasının kucağına gitmek istemedi.Hadi gel oğlum geç kalacağız ama diyor ıı dedi beni gösterdi annen dedi( annemle gideceğim diyor) Tamam inat etme çantaları sen al ben alırım kucağıma dedim, hem annen diyor hemde sarılıp öpüyor beni ,dün geceki ruh halimden eser bırakmadı o tatlı diliyle. Neden mi eray babasıyla inmedi aşağıya, çünkü eray bana vururken dün akşam babasıda eraya karşı çok sesini yükseltti o da babasına gönül koydu.

Pazartesi, Ekim 25, 2010

büyük buluşma-çetelerin savaşı

cete1

En sonunda ahretliğimin kuzuları ile benim minik kuşum haftasonu buluştu.Bu anı uzun zamandır bekliyordum ve sürekli merak ediyordum acaba anlaşabilecekler mi diye. Erayın gece 01,30 da yatıp sabaha sabah ağlayıp(bir yeri ağrır gibi) 08,00 de ayakta olmasıyla aslında nasıl geçeceğinin sinyallerini veriyordu.Normalde tontalağım çok misafirperverdir, eve birilerinin gelmesine bayılır ,oyuncaklarını paylaşır pek sorun çıkarmazdı ama uykusuzluk onu çok huysuz yaptı, arkadaşlarıyla oyuncaklarını paylaşmak istemedi:( Evdeki herşey kriz sebebi idi.Aralarında gizli bir anlaşma yapmışcasına biri uslu dururken diğeri başladı, huzursuzluk yapan sakinleyince, sakin duran başladı. Araba, kamyon hatta aynı tabağı herkes aynı anda isteyince krizi çökmek annelere kaldı.Eray öğlen yatınca bir ara eve bir huzur geldi o ara türk kahvesi ve minik kurabiyeler eşliğinde iki çift lafın belini kırdık ahretliğim ile.Eray kalktığında ise eski misafirperver lokum gibi bir çocuk döndü özellikle abisi ile(mete) çok güzel anlaştı. Öğleden önce

çete4

ve öğleden sonra:)

 çete15

Eşim gelince ancak doğru dürüst yemek yiyebildik ,zaten o ara çocuklar sakinleşmişti, eşim göz kulak oldu çocuklara bizde yemeklere yumulduk .Sonra yola çıktık bu seferde öğlen uykusu atlayan kuzular akşam çok huzursuz oldular, eve zor yetiştirdik.Eray geri dönüşte yol boyu çok ağladı abası için(fulya teyzesi).Eray Fulya teyzesini abla gibi hissettirdiği için (sürekli aba aba abaa diye peşindeydi) pek bir mutlu etti:) İnşallah ileride anneleri gibi iyi anlaşan gerçek dost olurlar.

Cuma, Ekim 22, 2010

artık bundan sonra sana şeker yok

kayseri gezisi

Doktor randevumuzu bugün 12,00 deydi tam zamanında gittik, kayıt işlemlerini yaptırdık. Bizi herzaman ki gibi kontrol odasına aldılar boyuna,kilosuna, ateşine vs bakmak için.Ateşine bakarken dursun diye hemşire hopppp eline bir lolipop sıkıştırdı ben öyle şeyler vermiyoruz dememe kalmadan bizimkide havada kaptı,sesimi çıkarmadım. Babannesine aç aç aç dedi bizde açtık önce dilini değdirdi (daha önce hiç yemediği için)sonra başladı afiyetle yemeye. O ara doktorun yanına aldılar bizi, uzun bir süre telefonla konuşmasını bekledik,erayda lolipopu çok sevmiş olmalı ki kucağımda sesini çıkarmadan oturdu. Annemden büyükçe bir doktor teyze şikayetimizi sordu.Bende Erayın ifadesi ile bi biii bii anlattım. Parmağını gösterdim ,tırnak kesin düşecek ona yapılacak bir şey yok, iltihap olabilir ama olma ihtimali var diye çocuğa antibiyotik veremem. İltihap olunca geleceksiniz bana, yalnız iltihap olmasın diye iki krem yazacağım ama bu kremleri kullandınız diye de iltihap olmayacak birşeyde yok dedi.

Bilgisayardan boyuna,kilosuna baktı.
Boy :92,5
Kilo :16,600
ateş :36,3 hımmm dedi,

eray 25 aylık. Masasının üstündeki boy-kilo oranlarını gösteren grafiğe baktı,bana döndü dedi ki

-boyuna göre kilosu çok fazla buraya göre olması gereken 13,600 epey bir fazlalığı var.(elindeki şekeri göstererek) annesi artık şeker falan vermeyin eline, kilosuna dikkat etmeniz gerekiyor
-yok zaten şeker falan verdiğimiz yok buradaki hemşire elimize tutuşturdu
-o zaman kalorili şeyler yedirmeyin verdiğiniz porsiyon miktarına dikkat edin
-aslında dikkat ediyoruz ama o zaman muz gibi vs meyveleri vermeyiz ya da dememe kalmadan
-ayyy çoçuğa birde muz mu yediriyorsunuz
-ara sıra evet, yedirmeyelim mi
-tabiki muz,patates, havuç hayatınızdan çıkarın
o ara eray doktorun yanına gitti abla dedi oyuncağı gösterdi oyuncağı istedi

-al ama çok ses çıkarmadan oyna(ses çıkaran bir oyuncak ile nasıl sessiz oynanacak bilemedik şimdi)he ne diyordum artık kilosuna çok dikkat edin. eray yine gitti doktorun masasına lolipopları gösterdi
-abla mama ,abla mama
-yok sana şeker veremem
-abla bi tane, bi tane
-hayır artık bundan sonra sana şeker yok dedi
-bi tane, bi tane
-hayır şeker kavanozunu hızlıca erayın yanından çekti.

Bizde reçetimiz aldık çıktık.Takside kayınvalime söylendim durdum. Ses çıkarmadan nasıl oynacaksa çocuk, birde muz mu veriyorsunuz ne demek yani tabiki veriyoruz, ayy ne kadar yapmacıktı gördün mü, nasıl çekti kavanozu diye diye hemencecik yol bitmiş.Kendi doktorumuzdan bin kere razı olsun bir kere daha kıymetini anladım.Olsun gittiğimiz yine de iyi oldu içim rahatladı.Allahım daha büyük hastalıklar, kazalar vermesin.

Not: Fotoğraf Erayın kapadokya gezisinden 11/10/2009.

Perşembe, Ekim 21, 2010

kapının ettiğine bak

eray tırnak

dün oburiksimin sesini duymak için aradığımda ağlıyordu, babaanneside biraz önce elini kapıya sıkıştırdı sonra konuşalım diyerek telefonu kapadı.Sonra aradığımda panik olacağımı bildiği için birazcık morardı önemli birşey yok dedi. Akşam eve gittiğimde zaten eve girer girmez kendi gösterdi elini anne üff dedi.Sonra kapıyı göstererek eh eh diye dövmemizi istedi. Şu yazımdaki sebeplerden ötürü eşyaları inatla vurmayız ama elini öyle görünce o kadar kötü olduk ki babası hemen kapıya birazcık eh yaptı ama öyle çok fazla değil.

Gece eli ağrı yaptı galiba ağladı, huzursuzluk yaptı. Eşime gece doktora götürmemekle yanlış mı yaptık acaba dedim.Sabah pijamalarını çıkartıp eşofmanlarını giydirirken sağ kolunu giydirdim ama canı çok acıyor olmalı ki sol eline dokundurtmadı,giymek istemedi,çok ağladı , arabada neşesi yerine geldi. Arabada parmağının resimlerini çektim doktorumuza mail atıp bir ilaç isteyecektim ama aksilik bu ya izne çıkmış. İçimizin rahat etmesi için başka doktordan randevu aldık öğlen gideceğiz. Bu arada aşağıdaki fotoğrafı çekerken beni yine şaşırttı. Eraycığım elini yüzüne getirip poz verebilir misin parmağının resmini çekmem gerekiyor, işte aynen şöyle poz ver dediğimde lafımı ikiletmeden poz verdi.Çok laf dinler benim oğlum çok

eray tırnak1

Not:Şu tarih işini bir türlü çözemedim bugün cuma ama yarım gün geriden takip ediyorum sabah eklersem bir yazı dünün tarihini atıyor, öğlen eklersem o günün tarihini atıyor oburiksimin tabiriyla Allah allah ya.

Çarşamba, Ekim 20, 2010

aktivite niyetine

Anne ve baba herzaman ki saatinde küçük adamı almaya babaanneye gider, kapı açılır

-iyi akşamlar, ne yapıyorsunuz
-hiç ne yapalım patatesli bazlama yapıyoruz

yapıyoruzda ki çoğul eki annenin dikkatini çeker ama herhalde dili sürçtü diyerek konuşmaya devam eder.

-erayla nasıl yapıyorsun ki, yaptırmaz çünkü
-yok yok birlikte yapınca yaptırıyor,yaramazlık yapmıyor ,biraz mutfak battı o kadar

merakla mutfağa gidilir manzara karşısında gülme krizine girilir, koşarak makine alınır acele ile birkaç poz çekilir. Babaanne ocakta pişiriyor, eray açıyor:)

hamur

hamur1

Oğlum diye demiyorum ama elinden her iş gelir

hamur2

Salı, Ekim 19, 2010

son dakika

karısık

Hoş son dakikanın üstünden çok dakikalar geçti ama olsun bir yerlere not almalı, bu durum unutulmamalı. Acaba bu anekdotlar ileride küçük adamımın ne kadar hoşuna gidecek bu da merak konusu.İnanmıyorum sana anne bunu da mı yazdın deme yüzdesi çok yüksek ,olsun ben bir yerlere yazayımda. Dün babaannesi aradı hadi hayırlı olsun ilk çişini yaptırdım tuvalete dedi,şimdilik çişi geldiği zaman söylemiyor:) ama her götürdüğümüzde itiraz etmeden yapıyor.Anasına, babasına(özellikle babasına sürekli soruyor biz artık ne zaman bez almayacağız diye)ve memleketime hayırlı uğurlu olsun. 18/10/2010:)

Pazartesi, Ekim 18, 2010

sabah sabah yol hallerimiz

araba

Annanemizin işleri olması sebebiyle on beş gün babaannemiz bakacak, o yüzden yine düştük bu sabah yollara.Üstünü değiştirirken uyandı ellerini havaya kaldırdı aggaa(atta) diye çığlıklar attı.

araba4

Ben hamileyken sorarlardı oğlunun kime benzemesini (fiziksel anlamda)istersin.Bu soruya önce sağlıklı olsunda kime benzerse benzesin diye cevaplardım sonra ısrar ederlerdi bende o zaman durun sıralayım derdim.

Şurası teyzesine, burası babasına, orası halasına, burası babama diye sıralardım ki ee sana hiç benzemesin mi derlerdi. Bende durun durun onu en son söyleyeceğim huyu, suyu,tabiatı bana çeksin yeter der herkesi güldürürdüm.

Bunları niye mi anlatıyorum galiba bu sözlerim dua yerine geçti tontalağımın bazı huyları var ki bana çok benziyor.Mesela annesi gibi sabahları çok neşeli kalkıyor(hoş benim uzun zamandır bu durum yorgunluktan sebep değişti)Babası ise tersidir sabahları tek kelime etmez, kaşlar çatıktır ve batsın bu dünya modunda gezer açılana kadar.Tontalağımın sabah yol hallerinden bir kesit sunuyorum sizlere. Annesi gibi sabahları bıcır bıcır konuşur, sorular sorar ,birşeyleri gösterir onun hakkında konuşuruz.

 araba2

market,bakkal,çakkal es geçmez her gördüğü yerden mama ister

araba9

radyoda çalan şarkılara tempo tutar

araba6

Şarkı söyler, hatta sözleri kendine ait bir şarkısı bile var. Buraya yazacağım ama çalınır diye korkarım.Neyse yazayım dede, anne, baba, tiyze, mama, süt yani bildiği kelimelerle bir şarkı oluşturdu.İlk duyduğumuzda çok şaşırmıştık çok

araba8

Her cami gördüğünde ellerine açar içinden dua ediyormuş gibi dudakları kımıldatır sonrada amin der.Sonra bize döner anne baba amin diyerek bizimde dua etmemizi ister. Bir gün yine cami gördü anne amin dedi ellerimi açtım amin oğlum dedim.Sonra babasına döndü baba amin dedi, babası da tek eli direksiyonda olduğu için tek elini açtı evet oğlum amin dedi. Iııı yani öyle değil diyerek iki elini açtı babasına gösterdi iki elini açmadığı için tüm yolu babasıyla mücadele ile geçti.

araba3

böyle bir ortamda pazartesi sendorumu nasıl olabilir ki sizce. (hoş ben pazartesi sendorumu yaşamayanlardanım ya o ayrı bir mesele)

araba5

araba7

her daim kırk kere kırmızı ışığı yakalanan biz foto çekilecek ya bir kere yakalanmadık zıp zıplarken foto çekmek zorunda kaldım,bir daha elimde makine ile çıkacağım yola

Cumartesi, Ekim 16, 2010

ne yaparsa yapsın şaşırmayacağım diyorum ama

eray park

Perşembe sabahı bir sebepten ağlıyorum işte. öyle höyküre höyküre ortalığı yaygaraya vererek değil, bir köşede sessizce. Gözyaşlarım ise hiç sakin değil, bir acelesi varmış gibi yanağıma bile değmeden dökülüyor patır patır. Bunu gören küçük adamım koşarak geliyor yanıma 'Annen' diyor sarılıyor öpüyor, öpüyor, öpüyor... sonra üçlü koltuğa geçiyor oturuyor,anne diye beni yanına çağırıyor gidiyorum dizini gösteriyor, dizine vuruyor yatmam için yatıyorum ve üzerime kapaklanıyor'Annen diyor başımdan öpüyor o dakikadan sonra ne dert kalıyor ne de tasa

eray park1

o öpülesi başlara ertesi akşam oyuncakla vuruluyor o çok ayrı bir mesele:)Allahıma her gün şükürler olsun böyle duygulu, düşünceli küçük bir beyefendiye sahip olduğum için.

Perşembe, Ekim 14, 2010

Çarşamba, Ekim 13, 2010

iki küçük kutlama

pasta

13 Ekim yani eşimin doğum günü. Aynı işyerinde çalıştığımız için mini bir süpriz doğum günü hazırladık takım arkadaşlarıyla.Tek başıma çalıştığım için minicik bir odam var işyerinde, herkes çaktırmadan tek tek oraya geldi(işyerinde 120 kişiyiz sadece birlikte çalıştığı arkadaşları geldi) ,hatta bir ara nefes alamayacağım sandım:) Hadi dedi herkes bir bahane ile Erolu çağır .İyi de ben çağırırsam gelmez ki yine eften püften bir sebepten çağırıyorsundur kesin çok işim var ayla der biliyorum başkası çağırsın dedim.Yok yok biz senin odana çağırırsak anlar dediler açtım telefon tam isabet Allah bilir ne için çağırıyorsundur sebebini söylemeden gelmem demez mi.Erol önemli diyorum iş ile ilgili bir şeyi yapamadım lütfen çık yukarıya ,(iç ses diyor ki ah beni rezil ettin bak gör akşama başına neler gelecek) yok sonra gelirim işim çok bugün diyor.(bu arada da millet kikirdiyor,bir adamı yukarıya getirtemedin diye)İki kere daha söyledikten sonra lütfetti beyefendi yukarıya çıktı:) Odaya girince yapılan süprizi görünce mutlu oldu.

doğumgünü

İşten eve dönerken yolda kayınvalidemden telefon geldi, akşam evde iseniz uğrayacağız dediler gelirken pasta almışlar bir küçük kutlamada evde oldu tabi. Işıklar sönünce pasta ile içeri girdiğimde tontalak süprizin kendisine yapıldığını sandı çok sevindi, bizde durumu çaktırmadık:)Mumları tek tek söndürdü,acaba ne dilek diledi

doğumgünü13ekim

Pazartesi, Ekim 11, 2010

hayat aynı akışında devam ediyor

clock

Sabahın köründe eşim saatler gece geri alınmıyordu di mi dediğinde birkaç saniye devrelerim karıştı.Sonra dedim ki,

varan 1; genelde saatler ay sonunda geri-ileri alınıyor
varan 2; baksana okul servisleri var heryerde, biz zaten okul servisleriyle aynı saatlerde yollarda oluyoruz varan 3; erken yada geç çıksaydık eğer şu fabrikaya bak(su medeniyetleri müzesinin karşısı),çalışanları yine aynı börekçide(seyyar)uzun kuyruk oluşturmazdı
varan4; trafik aynı akışında ,erken çıksaydık yollar bomboş olurdu

yani kısaca bence saatlar geri alınmadı diyerek adamı soru sorduğuna pişman ettim mi evet ettim. Zaten kendimi bildiğimden beri sorulan sorulara evet ,hayır,bilmem diye cevaplayamam.Mutlaka ya geçmişe ya geleceğe ya da illa biryerlere giderim sonra en başta söyleyeceğimi en sonda söylerim:) Öğlen gazetelere bakarken internette yaz saati uygulaması 31 ekimde sona eriyor yazısını okuyunca gülümsedim,bu dialog aklıma geldi.Bizim gibi sabah sabah devrelerinizin karışmaması için yazayım dedim. 31 Ekimde saatler 1 saat geri alınıyor haberiniz olsun.

Cuma, Ekim 08, 2010

bom bom

agresif tontalak
babaannemiz 11,30 da arar,
-oğlun hiç peşimi bırakmıyor
-hayırdır huysuz mu çok
-gökgürültüsünden korkuyor ,kucağımdan inmiyor dur vereyim konuş
-anneee bomm bommmm
-yağmur bom bommm mu yapıyor
-bomm bomm
-eray yağmur nasıl yağıyor
-pıtıı pıtııı (el haretini görünce daha güzel oluyor tabii)

bir aydır ışıkları kapattırmadan uykuya dalıyor,doğal olarak çok zor uykuya dalıyor uyuduktan sonra gece çok korkuyor.Işığı kapatırsanız yüzündeki korku ifadesi anne anne demesi canımı çok acıtıyor. Gökgürültüsünden aslında korkmazdı demek artık ondan da korkuyor .Ne oldu ki bu çocuk böyle değişti kafamı çok kurcalıyor,ne yapacağımı çok şaşırdım, çok üzülüyorum

Perşembe, Ekim 07, 2010

fobofobik olacağız nerdeyse

Dün eşim, ben,babam izinliydik evi temizlemek için.Babam ve eşim koltukları sildi makine ile sonra babam balık yaptı. Bizde(annemle-ben) diğer işlerle ilgilendik,sonra babam 15,00 gibi ayrıldı yanımızdan.Eşim 15,30 gibi koşarak geldi yanımıza anne sakın korkma dedi, annemle biz sadece buz kestik son birkaç aydır yaşadıklarımızdan ötürü. Babamın arabasına arkadan tır çarpmış ama babam çok iyiymiş ben yanına gidiyorum, sadece araba da hasar varmış o kadar.Annem çok korktu sadece doğru söyle diyebildi, sonra babamı aradı sesini duydu rahatladı.

Bu aralar bize 'sakın korkmayın' lafı o kadar söylendi ki nerdeyse ailecek fobofobik olduk(korkmaktan korkma fobisi) Allaha şükürler olsun bugünümüze.

eve dönüş
Erayım tarihine bir not:evde ıhlamur bitince babaannesi kuşburnu kaynatmış huysuz torununa.Bir çay bardağı içmiş ,afiyet şeker bal olsun kuzuma.07/10/2010 ilk kuşburnu:)

Salı, Ekim 05, 2010

sizce bu adamlar nereye bakıyor

bu adamlar nereye bakıyor

Nereye baktıklarını ben biliyorum, yağma yok hemen söylemem,siz tahmin edin.

çok uzakta kaldı

aktıvıte

Babası şirket yemeği olduğu için eve geç gelir, kapıdan girer girmez tontalak
-acınaklı bir ses tonuyla kapıyı göstererek baba nay nay der(otelin çocuk diskosu)
 -ama oğlum nay nay çok uzakta kaldı
-bırr bırrrn (arabayla gidelim demek istiyor)
-ama oğlum arabayla bile gidilince çok uzak
-(elini havaya kaldırıp uçak gibi sağa sola kıvırıyor elini) uuuu uuu,dütttt
-uçakla mı gidelim diyorsun
- hı hııı -ahhh oğlummm benim(sarılırlar)
-babammmm :)

Not:hergün babasına gitmek konusunda ısrar ediyor, oğlum çok özledi tatil yapmayı çok.

Pazartesi, Ekim 04, 2010

yapma bebeğim

eray havuz

teyzesi izin aldı Erayla birlikte takılıyorlar bugün ilk defa tüm gün birlikteler ve telefon açmış diyor ki

-ayla ben Erayı hiç böyle bilmezdim canımı okuyor, öttürüyor düdüğünü (yani istediğini yaptırıyor demek istiyor)
-ne yapıyor ki
-televizyonu sallıyor yapma bebeğim o sallanmaz diyorum sırıtıyor gözümün içine baka baka sallıyor - :)

Ablaya not: Siz bunu çok şımartmışsınız böyle olmaz bana verin iki günde muma çeviririm diyordun al iki gün senin olsun eti senin kemiği benim birinci gün bitti bile, hayde kolay gele günümü şenlendirdin bebeğim:)

Cumartesi, Ekim 02, 2010

bir daha ki olimpiyatlarda bizde varız

Antranör işin ehli, sporcumuz ise azimli olunca bir dahaki olimpiyatlara bizde katılmak için kolları sıvadık:) bu süreçte neler olmadı ki çok çalıştık havuz6 hırslandık havuz7 isyan ettik havuz5 azmettik havuz8 umutsuzluğa kapıldık havuz çalışmaları oyuna çevirdik havuz2 çok yorulduk havuz3 ama başardık:) havuz1

Bitti

ŞEZLONG1 Nöbetimizi ayarlayamadığımız için yan gelip yatma zamanı bitti:( Şimdi çalışma zamanı ŞEZLONG Ayrıntılar az sonra:)