Salı, Mayıs 27, 2014

Aynı Seremoni

Fotoğraf Atatürk Arboretumu gezisinden.Çok gülüyorum gördükçe. Eray kalpak takmış gibi, herkes kendi havasında

Ne diyordum tontalak hafiye gibi birkaç saat peşimde dolandı. Neyse ki deprem korkusunu üzerinden attı. Cumartesi nöbetçi olan babası işten dönünce tontalağı ve bisikleti alıp parka gitti.. Ben ne yapayım eve gelecek olan mideleri doyurma derdiyle mutfakta.

Neyse geldiler yemekler yenildi, içildi işte o akşam biraz televizyon karşısında oturabildim.

Pazar sabah yine erken kalk. Eray'a bir iki lokma yedir yollara düş doğruca yüzmeye.Yüzme çıkışı  kahvaltıya anneanneye. Gözüm dönmüş gibi,iki gün iki gece aç kalmış gibi yedim. Sonra fonda pişmanlık şarkısı. Aman ne kafaya takacağım dedim ünlü üstad anneannenim dediği gibi yiyende ölmüş yemeyende.

Yeni nesil ne diyor bilmiyorum benim devrem cereyan der. Annem cereyanda kalmış boynu, sırtı tutulmuş. Ayla ütüleri yapamayacağım babanın üç gömleğini ütüler misin dedi. Prensip gereği gündüz ütü yapmıyorum, pazar akşamı yapıp haftayı öyle bitiriyorum anne der mişim. Şaka tabi anneme hiç öyle der miyim. Annem daha lafını bitirmeden ben ütünün başına gittim üç gömlek değil hemen hemen hepsini yaptım. Saate bir baktım geç kalıyoruz. Yine yollara düşme zamanı.

Ahretliğimin çocukları sünnet olmuştu, sünnet mevlidi vardı. Tontalağa teyzesi sordu. Fulya teyzenin çocuklarını hatırlıyor musun?

Aradan kaç yıl geçmiş nasıl hatırlayayım 

dedi ukala dümbeleği. Kaç yıl geçti peki dedi. 10 yıl geçmiştir diyince gülmekten koptuk 6 yaşında değil mi bu kuzular yahu. Sarıyer'e doğru çıktık yola ama hep aynı senaryo. Adam durup da bir insan evladına yol sormuyor. Navigasyonu varmış ne gerek varmış .İyice yolu karıştırdı. Arayayım diyorum yok, bir insan evladına sorayım diyorum yok.. Neyse ki Fulya beni aradı. Biraz gecikmeli olsa da vardık gideceğimiz yere. Eray Mete ile iyi anlaştı. Zaten hep kendinden büyüklerle iyi anlaşır.

17.00 de oradan çıkınca Erol tabi bir program yapma derdinde.Valla doğruca eve gidiyoruz sakın gezme işi çıkarma evde yapacak çok iş var dememe kalmadan telefon çaldı. Arayan annem arabaları serviste her yeri iyice tutulmuş yakındaysanız Erol beni bir acile götürebilir mi? dedi. Aslında daha Sarıyer'den çıkmamıştık yakındayız anne dedim tekrar Ortaköy'e geçtik.

Ben Eray'la evde kaldım tabi hastaneye götürmek istemedim. Babam, Erol, annem acile gitti. Doktor da benim devremden olmalı demiş ki anneme 'cereyanda kalmışsın sen'. Rahatlatmak için iğne vurmuş bir de ilaç vermiş. Annemi de aldık saat 21.00 da evdeydik.

Öyle yorgun öyle yorgundum ki anlatamam.Ama yine de herzaman ki seremoni ile haftayı bitirmek için ütülerimin başına geçtim.

Not: Bu sabah sohbet esnasında Fulya'nın adı geçmişti. Eray beyin sabah sabah performansı iyidir. Annecim hep Fulya hep Fulya biraz da başka birinde bahsetsen. Kıskanç böcek ne olacak.


2 yorum:

Yunkabu dedi ki...

:))))))

Ayla dedi ki...

Fulya tontalak biraz kıskandı:)