Pazartesi, Ekim 20, 2014

Çizginin Gücü- Çocuk Atölyesi


Ne hafta sonuydu ama. Kırk yılın çarşambası bir araya geldi derler ya hani işte öyle bir iki gün geçirdik. Şükür herşeyi de yetiştirdik.

-Eray'ın en yakın arkadaşı Erdem'in ayağı alçıya alınmış onu ziyarete gittik, Eray arkadaşına moral verdi
- Bu yılın ilk veli toplantısına katıldık(ayrıntılar daha sonra)
-Annemin gününe gidip şöyle bir göründük(ayrıntılar daha sonra)
- Beykoz'a babaanneye gittik
-Tüm ödevler yapıldı
-Çamaşırlar yıkandı
-Çizginin gücü çocuk atölyesine katıldık
-Eray'ın ilk süt dişi düşmesi şerefine alışveriş merkezine gittik oyuncak almak için
-Anneanneye gidip günden kalanları hüplettik
-Ütüler yapıldı


Pazar günü Perili Köşk'te çizginin gücü çocuk atölyesi vardı. Daha önce Sabancı müzesindeki çocuk atölyesine gidiyorduk. Tebdil-i mekanda ferahlık vardır derler ya hani Eray için değişiklik olsun dedik.Borusan'ın hazırladığı atölyeye daha önceden rezervasyon yaptırarak katıldık. Katıldık derken Eray katıldı ben bekledim. Can sıkıntısından çatladım.

Zamanı doğru kullanmak adına yapılmaması gereken 9 küsurlu hareketten en önemlisini yaptım. Yani kitabımı evde unuttum. İlk yarım saat müzeyi gezdim. Gezilecek 8 kat olmasına rağmen pek bir şey yoktu hatta neredeyse hiçbir şey yoktu o nedenle çabucak bitti. Sadece hafta sonu gezilebiliyormuş orası.Çünkü hafta içi ofis olarak kullanılıyor. Orada çalışmak nasıl bir şeydir diye diye gezdim. İnanılmaz bir manzara var. Acaba aynı oranda içinde huzur da var mıdır?

Bir buçuk saat oturdum. Hiçbir şey yapmadan oturmak benim için bir işkence. Kitabımı unuttum diye hayıflandım. Çok rüzgar olmasa sahil boyu yürüyecektim(inanılmaz trafik vardı başka yere gidilemez) lakin hastalıktan yeni kurtuldum ve korktum. Oturdum hem de hiçbir şey yapmadan. Daha önceden yazdım mı bilmem hiç birşey yapmadan oturamam ben.

Karakterinin adı Dişlek imiş. Dişleğin bıyığını sevsinler:)

Saat 15.00 de bitti çalışma. Eğitmenine nasıldı diye sordum herkes soruyor diye. Formaliten yani. İyiydi lakin Eray'la bir türlü burnun nerede olması gerektiği konusunda anlaşmaya varamadık dedi. O kadar şaşırdım ki bu söylediği karşısında. Eray neredeyse tay tay durmaya başladığından beri bilir burnun nereye çizileceğini. Tamam kabul biraz abarttım. Eray epey bir süredir bilir. Hatta birkaç yıl önce okuldaki resim öğretmeni veli toplantısında 'adam burun çiziyor yahu daha ne olsun' demişti. Hiç unutamam.

Eray'a sordum sebebini. Asla eleştirmek, yanlış yapmışsın demek için değil. Oğlumu tanıyorum biliyorum ki bir sebebi var. Anne öğretmen karakter yapın dedi bende yaptım burnu oraya çizdirdi ama karakter yapın demişti dedi. Bingo.Eray karakter yapınca hayal gücünü kullanmış yani onun karakterinde burun daha farklı yerde ama eğitmen illa burnu göz ile ağız arasında çizdirmiş sanki bilmiyormuş gibi.

Anlaşmazlığa sebep olan çizimlerden biri. Eğitmen ağız ile göz arasına burun çizdirtmiş. Aslında karaktere bakıldığında burnu var hortum gibi hem de:)

Çizim yaparken çocukların bir kalıba sokulmasına kızıyorum. Bırakın çocuklar biraz özgür kalsın. Özgür olmadan orijinal çizimler nasıl yapabilir.


Çizginin Gücü -Çocuk Atölyesi
Borusan-Perili Köşk
19/10/2014 saat:13.00-15.00

4 yorum:

Unknown dedi ki...

Sanki eğitmeni çizmiş.:D Burnunu her yere sokuyor, dercesine. Eğitmen de çıldırmış olmalı. Kollarını yukarıya kaldırmış, "Olmuyor, olmuyor..." der gibi. :D:D
Çok komik...
Dişlek de iyimiş.

Ayla dedi ki...

Safiye hanım yorumunuz tebessüm ettirdi beni çok iyi analiz. Bence de o çizimlerdeki eğitmen olmalı:)

Nil dedi ki...

Bu çalışmaların hepsi Eray a mı ait. bence özellikle 2 ve 3. çalışma süper. burnun arkasında kalan ağız ve gözlerin bakış açıları hepsi olması gerektiği gibi.

Ayla dedi ki...

Nilhan'cım evet Eray'a ait. Atölye çalışmasında çizmiş hepsini. Aslında daha çok var ama ben en beğendiklerimden dört taneyi ekledim. Canı çizmek istediği zaman düzgün yapıyor da her şeyi canı istemiyorsa çöp adam çiziyormuş resim dersinde. Ona biri şunu yap demeyecek:)