Salı, Ekim 14, 2014

Unutkan Asistan


Ekim ayına girdiğimizden beri bu ayda bir şey var ama ne diyorum kendi kendime.. Bir şey var, bir şey var, bir tarihi unutuyorum sanki..

Daha önce zilyon kere yazmış olduğum gibi benim fil hafızası oldu balık hafızası yine. Artık cep telefonumu kullanıyorum ajanda yerine.Her şeyi takvime ekliyorum bir de 1 gün önce uyar,15 dakika önce uyar,5 dakika önce uyar gibi hatırlatmalar koyuyorum ki vah ki vah halime. Hatırlatmaları eklerken söyleniyorum bir de 'hey gidi Ayla sen böyle olacak insan mıydın' diye.

Geçen hafta istinasız her gün baktım cep telefonumdaki takvime.

09 Ekim Fındıkkıran çocuk balesi için 10.00 da bilet al.
11 Ekim Borusan'daki Çocuk Atölyesine gidilecek.
19 Ekim Borusan- Çizginin gücü Çocuk Atölyesine gidilecek.
26 Ekim Kitap Aşkı Çocuk Müzikali- Kadıköy Devlet Opera ve Balesi.

Baktım, baktım, baktım. Her gün istinasız baktım. Bunlar dışında hiç bir şey yok diyerek pazar günü havlu attım. Yanılmışım demek..

Bu sabah sümüklü böcek şeklinde işime geldim.(nezle ile grip arasında bir çizgideyim). Mesainin başlamasına 20 dakika var kahve eşlinde kitabımı okudum. Taht oyunları bitti. Şimdi Kralların çarpışması kısım 1 deyim bu arada. Facebook'u açayım dedim. Bildirimlerde bugün Erol'un doğum günü yazısını gördüm. Güçlü hafızama(!) güvenerekten güldüm. Bugün benim Erol'un doğum günü değil ki, değil ki, değil ki...Bir tek nanik yapmadığım kaldı nasıl bir kendine güvense..

Sonra gözlerim bilgisayardaki tarihe katıldı. 13 Ekim. Elimin tersini alnıma koydum ve en acıklı sesimle Oh my god dedim Türkçe'nin köküne kıran girmişçesine.

İlk defa Erol'un doğum gününü unuttum iyi mi? Suçlu hissediyorum ya kendimi, ben unutup Facebook hatırladığı içinde bir süre Facebook'a trip attım (girmeyerek protesto ettim) Sonra silkelendim.Facebook olmasaydı ve ben hepten unutsaydım. Sen bizim sosyal medya platformlarımıza zeval verme Yarabbim...

Sonra hiç unutmamış gibi sabahın köründe doğum günüsünü kutladım. Kesinlikle anlamıştır ya neyse. Tontalak anneannesine gidince babası için bir resim çizdiririm bende akşam pasta alırım oldu da bitti işte.Diye yazsam da unutmamalıydım ya..

Bu arada Ekim ayı programına bakarken aklıma ne geldi. Ben tontalağın annesi değil asistanıyım bence. Şöyle bir görüntü.. Gözlüğüm burnumun üstünde..

 Tontalak bey 26 Ekim de Kitap Aşkı adlı Çocuk Müzikaline katılacaksınız :)

 Ya işte bugün de bizde durumlar böyle...

Yazıyı dün yazdım ama internetim gitti yayınlamadım :(

2 yorum:

Nil dedi ki...

Kafa dolu. hangi birine yetişecez ki?
Eray a da senin gibi bir asistan yakışırdı zaten.
Ben bu sene evlilik yıldönümümüzü unuttum. Kendime şaştım. Çünkü unutması gereken kişi kocamdı :)

Ayla dedi ki...

Nilhan değil mi onların unutmasına alışılıyor da( hoş ben bu konuda şanslıyım erol unutmaz) bizlerin unutması şaşkınlık veriyor.

Bazen kendimi çok eksik hissediyorum .Hep bir şeyleri unutmuşum gibi bir his(hoş unutuyorum da)