Perşembe, Şubat 26, 2015

1 bilgi+ 1 bilgi= kaç bilgi eder çocuğum


Diğer çalıştığım işyerinde bilgiye hiç kolay ulaşamadım ben. Hep kendim çabalayarak, sıkıntı çekerek, bunalarak öğrendim. Benden önceki sorumlu hastayım diyerek( şeker hastalığı teşhisi konulmuştu) memleketine geri döndü. Sonra al sana masa, al sana görev, al sana sorumluluk dediler. Bir insanın ancak 4-5 ayda oturtacağı, öğreneceği işi 2 hafta içinde öğrenmemi beklediler. Ahh ne sıkıntılı günlerdi o günler. Gecelere kadar çalıştım.

Maalesef öyle bir olgu vardı orada. İnsanlar bilgiyi kendilerine saklardı. Amaç belli yedeklenmek istememek, sebep belli vazgeçilmez olmak. Ne büyük bir yanılgı.. Hangi insan evladı vazgeçilemez ki bu hayatta.. Hayatı deneyimledikçe daha çok öğrendim bunu.

İş konusunda vazgeçilemez insan yoktur, her insanın ama her insanın yeri doldurur.
Evet belki bir müddet sıkıntı çekilir ama olur.
Oldu da,dünyanın her bir köşesinde oluyor da..

Güvendikleri dağa kar yağınca yani diğer sorumlu onları arkasına bile bakmadan yüzüstü bırakınca akıllandılar. Türkçenin köküne kıran girmişçesine herkesin backup'ını alacağız dediler. Zaman içinde iki yedeğim oldu benim (bir arkadaş gitti diğeri geldi). İki arkadaşa da işi ben aktardım. Asla bilgiyi kendime saklamadım. O işin tabiatında zaten sıkıntı vardı bir de bilgiye ulaşmaları için sıkıntı çektirmedim. Bana göre bilgi paylaştıkça çoğalırdı.

Evet hep öyle düşündüm. Bilginin paylaşıldıkça çoğaldığına inandım. Ben inandıkça öyle insanlar çıktı ki karşıma şaşırdım. Mesela yemeğin tarifini vermek istemeyenler buna en şaşırtıcı örnek.

Bu anı birden gelmedi tabi aklıma. Dün akşam Eray ile ödev yaparken bir diyalogumuz attı beni taa 2003'lü yıllara..

Dün akşam o kadar çok ödevi vardı ki çocuğumun dinlenemedi diye de üzüldüm .Okuldan gelince anneannesi berbere götürdü, banyo ettirdi hopp biz geldik sonra.Kendine hiç zaman kalmadı. Berbere de canlı bağlandım bu arada. Nasıl kesmesi gerektiğini telefon ile atlattım.

Bak bu da başka bir konu ayrıca.Erol işte sadece işine kanalize olur. Biz çalışan anneler peki?Çocuğun ödevi aklındadır, saçı aklındadır, yediği yemediği aklındadır, okuma bayramı vardır onun hazırlıkları aklındadır hep kırk düşünce aklındadır.. Bunu da konuşuruz sonra..

Ne diyorduk hah ödevler.Test çözmeyi sevdiği için önce onlardan başlattım ki babalar gibi ödevler gözünü korkutmasın yavrumun. Test bizim için ısınma turları. Şöyle ki nasıl ısınma hareketlerini yapmadan spora başladığında sakatlanma tehliken vardır ödev yaparken de olay bu. Çocuğu ısındıracaksın ki sakata gelmeyeceksin..

Neyse kendi okuyor, kendi cevaplıyor şakır şakır yapıyor derken bir soruda kaldı.Hecelere ayırıyor, sayıyor ve saydığını unutuyor. Bak dedim bunun pratik bir yönetimi var. Mesela yar-dım-laş-ma  kelimesinin altını çiz ki sonunda kaç hece olduğunu rahat sayarsın. Tamam dedi ,başladı ayırmaya

yar-dım-laş-ma =4
so-rum-lu-luk=4
a-yak-ka-bı-cı =5

ve ayakkabıcı şıkkını işaretledi. Zaten önemli olan burada hecelere düzgün ayırabilmekti, yaptı. Sonra annecim ben diğer soruya geçeyim zaman kaybetmeyelim sen de kelimelerin altını sil dedi. Boşver silmeyelim nasıl yaptığının metodu kalsın üstünde dedim ve hayır diyerek itiraz etti. Nedenini sordum. Bana dedi ki hem de benim oğlum bana dedi ki 'annecim sil arkadaşlarım nasıl yaptığımı görmesin'.. Kısa süreli bir şok tabii.

Ödeve ara verdik 6.5 yaşındaki bir çocuğa bilginin paylaşıldıkça çoğaldığını en basit şekilde nasıl anlatabilirim diye düşünürken klasik yumurta örneği aklıma geldi.

Eray'cım bende bir yumurta var. Sende bir yumurta var. Eğer, sen bana bir yumurta verirsen, ben sana bir yumurta verirsem yine sende bir yumurta ben de bir yumurta olur. Yumurtayı bilgi gibi düşün. Sende bir bilgi var. Ben de bir bilgi var. Ben sana bilgi verirsem sen de iki bilgi, sen bana bilgi verirsen bende de iki bilgi olur. Evladım bilgi paylaştıkça çoğalır dedim..

Ama annecim ben arkadaşlarıma okulda nasıl yaptıklarını sorduklarında anlatmıyorlar, saklıyorlar dedi. Çocuğumun neden böyle yaptığının sebebi anlaşıldı. O an çocuğum için üzülsem de düşüncem belli ona dedim..

Eray'cım başkalarının hareketleri senin hareketlerini belirlemesin..
 
 

8 yorum:

Unknown dedi ki...

Haklısın. Özellikle iş hayatında herkes kendine göre bu zorluğu yaşar.
Öyle garip ki üst makamdaki kişiler alttan gelenlere bilgi vermek istemiyor. Gözümün önünde zamanında astı gelmediği için sevinen üstü gördüm.
Herşeyin başı rekabete dayandığından olsa gerek.
Bu yüzden de kalifiye elemanlar yetişmiyor.
"Biraz da ben nasıl öğrendiysem o da öğrensin." duygusu da neden.
Tontalak'ın nesli bu konuda daha sert koşullarla çevrili.

oytunla hayat dedi ki...

Neden herşeyi kendine saklamak isterlerki insanlar... bir adım öne çıkmak için mi... Vazgeçilmez olmak için mi... Popüler olmak için mi...
Galiba hepsi için :(
Bende patır patır dökülenlerdenim. Biri bana birşey sormayagörsün ne varsa aklımda anlatırım... Aynı şeyi karşımdakinden göremem tabiki çoğunlukla...

Ayla dedi ki...

Safiye hanım haklısınız şimdiki çocuklar bence bu konuda çok daha zorluk çekecek. Rekabet bence namert bir boyut kazanacak...

Birgün bir anne-kızın diyaloguna şahit oldum. Annesi kıza diyor ki sınav nasıldı (kız ilkokul 4 ya da 5 bu arada) o da diyor ki çok iyiydi. X benden kopya istedi bende verdim. Annesi diyor ki aaa neden verdin ya senden yüksek alırsa.. Kız diyor ki merak etme anne yanlış kopya verdim.. Artık durum bu.. Ailelerin gözleri öyle bir hırsla kaplanmış ki çocuklarına nasıl zarar verdiklerinin farkında değil. Evet belki başarılı olabilir ama mutsuz, bencil, yalnız bireyler yetiştiriyorlar.


Ayla dedi ki...

Şebnem hanım bende öyleyim hatta bana sormadıklarını bile anlatırım. Huy işte.. Düşününün bilgiyi paylaştığım için işyerinde zarar da gördüm yani hamileliğimde yetiştirdiğim kişi yerimi aldı döndüğümde yok süt izni falan filan derken asla kendi masama dönemedim. Ama asla pişman da olmadım. Çünkü ünlü üstat babamın dediği gibi ne verirsen elinle o gelir seninle:)

Cebimdeki renkler dedi ki...

Iste beni en çok endiselendiren konulardan biri bu Ayla. Biz evlatlarimizi elimizden geldiğince aklimizin erdiğince erdemli yetiştirmeye çalışıyoruz ama ya tam tersi ortamlarda yetişen çocuklar. Paylaşma, gösterme, vur kır parçala diye büyütülen çocuklar ki daha çoklar. Çözümsüz bir konu kafamda. Kirilacak ve bunalacaklar çok diye endiseleniyorum hep. Allah iyi insanlarla karşılaştırsın demekten başka çare yok.

Ayla dedi ki...

Amin inşallah. Bence bir evlada yapılacak en güzel dua bu. Çünkü iyi insanlar bir insanın dünyasını zenginleştirirken kötüleri karartabilir. Ama şu da var çocuğun mayası sağlamsa evet bir silkelenir yine de ayakta kalır yani inşallah. Biz iyiyi güzeli verelim de..

Bu tiplerle hep karşılaşacaklar Ülker'cim bende çok korksam da bu tiplerler baş etmeyi öğrenmeliler. Galiba burada bizler devreye giriyoruz onları sürekli kollamak yerine nasıl başedileceğini göstermeliyiz ama nasıl :((

deeptone dedi ki...

ah bak yaaaaa offff ya neden böleyiz biiiz :)

Ayla dedi ki...

Deep; hırs, ön planda olma kaygısı, çekememezlik birçok şey olabilir. Aileler maalesef çocukları çok yanlış yönlendiriyorlar. Sonuçta ölümlü dünya. Bir varmışsın yoksa yok olmuşsun.