Salı, Mart 13, 2012

Ateşle Oynayan Kız-Millennium 2


Kitabın ikinci serisinde Lisbert ile ilgili birçok şey gün ışığına çıkıyor.Mesela neden resmi makamlara bulaşmadığı,yasalara ve adalete neden güvenmediği,bir sorunla karşılaştığında kişilerin cezalarını neden kendi kestiği gibi.Hatta 12 yaşında başına gelen Büyük Felaket’in ne olduğu da bu seride ortaya çıkıyor. Bunları okudukça yani Lisbert’in davranış probleminin altında yatan gerçekleri öğrendikçe onu daha çok anlamaya çalışıyorsunuz.

İşlenen üç cinayetin kurgusu bu kitapta yine çok güzel,anlatım akıcı.Kitabın sonlarına doğru katil ile Lisbert’in arasında ki bağ ise yaratıcı.Sadece bu seride özellikle kitabın başından ortasına doğru çok fazla ayrıntı vardı bu insanın bazen hikayeden kopmasına sebep olabiliyor.Aslında ilk kitabı okumayanlar için yapılan bir özet gibiydi.Bunun dışında ikinci seri de ilmek kaçmadan örülmüştü,ben yine beğendim.

İlk seride tempo bir an düşmüyordu ta ki sonlarına kadar sonra birden tempo düştü.Aslında ben şöyle hissettim 220 km hız yaparken birden biri frene bastı.Lakin ikinci seride tam tersi oldu.Kitabın sonunda filmin en heyecanlı yerinde elektrik kesilmiş gibi kocaman bir aaaaaa dedim.Ama bu haksızlık:)Gel de şimdi Arı kovanına çomak sokan kızı okuma.....

Yazar :Stieg Larsson
Çevirmen:Ali Arda
Sayfa :679
Pegasus Yayınları

Not:Tamam kabul ediyorum mezar sahnesi çok abartılıydı, o kadarcık da olsun di mi?

Sırada ki kitap Arı Kovanına Çomak Sokan Kız

16 yorum:

Sibelbek dedi ki...

bu seriyi okuyupta beğenmeyene rastlamadım daha. ben hala adam gibi kitap okuma faslına geçemedim ne yazık ki...

Ayla dedi ki...

Sibel benimde öyle bir dönemim oldu hem de çok uzun bir süre.Eray'dan sonra programı düzenlemek(ev-iş-eray-yemek vs) biraz zor oldu ama oldu.Zaten bir başladı mı hele de düzene oturtumu bırakması zor aynı sigara gibi:)Tek farkı zarardan çok faydası var

Nil dedi ki...

Son kitap dehşet Aylam. Sadece şu neydi adı dernek mi ne? orayı anlatırken bazı yerleri atlayarak yani anlamayarak okudum. Sayfanın sol yanı ağırlaştıkça insanın içini hüzün kaplıyordu.

Bu seri ile birlikte Açlık Oyunları serisini tek geçiyorum.

Ayla dedi ki...

Nilhan Svavelsjö Mc motor klubünü mü kasettin acaba.Bence azı yerlerde ayrıntı haddinden fazla vardı.Evet birde yazarının öldüğünü düşündükçe ne yani bir daha okuyamayacak mıyım hissi vardı bende:((

Açlık Oyunlarını aklıma koymayacaktın Nilhan bak şimdi inanılmaz merak ettim.Elimde birçok kitap varken onu da listeye aldım iyi mi?

Nil dedi ki...

Sapo idi sanırım. şimdi aklıma geldi. üçüncü kitapta bunun ayrıntısına çok yer verilmiş.

Açlık oyunları Mart'ta sinemalarda olacaktı. önce oku sonra izle derim. ben daha izlemedim.

Ayla dedi ki...

Tamam tamam SAPO :)Bakalım neler okuyacagım.Evet sen yazınca araştırdım filmi çekilecek yazmış bir kaynak.O zaman değişti program(benim herşeyim programlıdır)serisin 3. serisinden sonra Açlık oyunlarını almak şart oldu:))

nil dedi ki...

Efenim, takip ediliyorsunuz tarafımdan, aaa Ayla yazmış dedim girdim, okudum postu, ama seriyi okumayınca,e ben eksik mi kalayım, yorumsuz mu takılayım olmaz...

N:laylaylalaylaaaaa bir şarkı söyleee, laylalaylaaa haydi şirinle..
B: hayııııl mayesef yanlış anneee,naynaynaynaylaaa dicen

Bu nadide dialoğumuzu senle paylaşıp, yaşasıııın Şirinler 1.sezon 4 set dvd çıkmış, seçkin yerlerdeymiş,öyle diyoo derginin arkasında ama daha seçkin olan yeri bulamadık.Olsun haber vereyim belki siz de alırsınız, Eray'ım izler,öperim.

Ayla dedi ki...

Nil tablo şuydu sadece elinde ki işi bırak hayal etmeye çalış.

Dolaşık bacak(annem sık düştüğüm için bu lakabı taktı bana)müşterisi ile telefonda görüşürken bir yandan da bloguna tıklar aha bir yorum gelmiştir hem de sevdiği bir blogdaşından.Müşteri hala konuşur dur okumaya başlayayım der demesine de şirinlerin şarkısında kopar.Müşteri anlamasın diye iki yanağına elleriyle bastırır,ayağa kalkar etrafında döner antin kuntin tüm hareketleri yapar ki müşteri davayı çakmasın diye telefonu zor kapar sonra bir kahkaha atar.

Teşekkür ederim:))Eray ben şirinleri seyretmezdi lakin bu aralar üzerine düşmeye başladı hatta iki gün önce bana men şirin babayım dedi:))Haber verdiğin için teşekkürler alırızzz almaz mıyız?

pınar dedi ki...

Aylacım;
çok hızlısın kitap okuma konusunda.Süpersin:)

Ayla dedi ki...

Domatessuyu eskisi hızım yok ama,Eray'dan önce en kalın kitap bile mümkün değil 10 gün elimde kalmazdı.Şimdi ise ancak öğle tatili ve yollarda okuyabildiğim için bazen de uykumdan çaldığım için anca bu kadar.Teşekkür ederim ayrıca

Yunkabu dedi ki...

ben hala okuyup okumamak konusunda kararsızım ...

nil dedi ki...

Ayla:))))))) amacım seni güldürmekti zaten, gerçi bizim ev anlatılınca zaten komik ayrıca katkımız yok ama gülme şeklin halin o kadar komik ki, kendime not; Ayla'yı okurken kahkaha atabilirsin, odada yalnızken okuma durum açıklanması zor bir hal alıyor:))))))

Hahaaa aklıma geldikçe gülerim halin:))))

Ayla dedi ki...

Fulyacım bakalım sonunda ne karar vereceksin benim gönlüm okumandan yana:))

Ayla dedi ki...

Nil ne bilim öyle bir yorum beklemiyordum çok rahat açtım yorumu o yüzden çok zor tuttum kendimi:))Karşılıklı gülüştük işte fena mı oldu:))Hatta ohh iyi oldu

abide dedi ki...

Valla bravo canım hangi arada fırsat bulup kitap okuyabiliyorsun ? Ben en son bir çift yüreği okumuştum nekadar gerideyim anla :)

Ayla dedi ki...

Abide Eray olmadığı zamanlarda okuyabiliyorum.Yani öğlen tatilimde,yolda,eray uyurken bazen uykumdan çalarak ancak okuyabiliyorum.Morgan'ın o kitabını ben çok beğenmiştim hatta etkilenmiştim.Artık düzenimi kurdum kolay kolay bozulmaz.