Cuma, Ekim 28, 2011

Öğretmenim ben bir meleğim


Merhabalar Eray ben 3 yaşımı 29 ağustos günü bitirdim.Nermin Öğretmenim anneme oğlunuzu anlatan bir mektup yazın demiş.En iyi ben anlatırım anne diyerek mektubu yazma konusunda inat ettim. Her zaman ki gibi kıramadı annem beni o zaman vira bismillah diyerek başlangıç yapalım.

Uzmanlar tam da bulunduğum yaşa neler demiş neler.Birinci kaprisler çağı, 3 yaş bunalım dönemi, özgürlüğe karşı birinci atılım, Egosantrik dönem yani anlayın ne kadar kafa ağrıtan bir dönem.Annem babama derken duydum olsa olsa bu dönem dediğim dedik öttüğüm düdük dönemi olur diye ne yalan söyleyeyim en çok ben bu ismi tuttum.

En sevdiğim iki kelime Ahi(hayır) ve Men(ben).Herşeyin en güzelini ,en iyisini ben bilirim.Ev mi süpürülecek ben süpürmeliyim, babam evde tamirat mı yapacak tamir takımının başına önce ben geçerim.Asansörün düğmesine bile ben basmalıyım boşta mı bulundular benden habersiz bastılar ortalığı yıkarım.Mutlaka ailemin dediklerinin tam tersini yaparım. Dışarıya mı çıkılacak çıkmam diye ayak direrim, çıkmam dedim ya sonrada eve girmem diye tepinirim Mantıklı hiçbir açıklamayı dinlemeden ahi derim.İnanmadınız di mi? Ahi Nermin öğretmenim Ahi.

Bezden Haziran başında kurtuldum.Kakamı hiç zorluk çıkarmadan söylerim.Ama çiş olayına gelince mutlaka tutarım.Varsa bile yok derim.Yok yalancı biri değilim yani en azından annem öyle diyor bu yaştaki çocuklar yalan söylemeyi bilmezlermiş olsa olsa hata yaparmış, Yok derim çünkü hata yapmayı severim.Annem çişini yaparsan eksilmezsin oğlum diyor ama ya eksilirsem diye çokkk korkarım.

Sosyal bir çocuğum,yeni ortamlara hemen akar kimseleri yabancılamaz hemen arkadaş bulurum.Annem diyor ki bu kadar sosyal olma ama….Parka gittiğim de hemen bulurum ağabeyler.Abi bak anne, anne bak abi der hiç tanımadığım insanlarla annemi tanıştırırım.Ne yapsın kadıncağız mecburen kafasıyla abiyi selamlar abiyi eve davet ettiğimde annem beni kaptığı gibi vınnnn diye eve kaçar.Utandırıyorum kadını galiba aman neyse.

Sanatçı kişiliğim resim defterlerini aşıyor.Boyalarla resim yapmaya bayılırım.Bir iki dakika defteri boyarım sonra halılar ve duvarlara geçerim.Bilmez misiniz ki sanatçı ve yaratıcı kişilik ayrıcalık ister.

Bebekliğimden beri az uyurum.Bu konuda doktor doktor gezdik,annem çok üzüldü zamanında.Annaneme derken duyardım annem çocuklar uyuyarak büyür derdin,benim çocuğum çok az uyuyor, büyümeyecek mi diye ağlardı. Güzel annem ağladığına değdi mi bak büyüdüm ,büyüdüm koca adam oldum da okullara başladım.Artık az uyumamı herkes kanıksadı.Haa uyku demişken yastığı kafamın altına alıp yatamıyorum ben,yastığı yüzüme kapatıp öyle uyurum,annem bu huyumdan inanılmaz tedirdin olur.Offf anneleri anlamak zor hep tedirgin olacakları bir konuları olur.

Yaramazlık konusunda Top 5 listelerini zorlasamda annem çok hassas ve duyarlı olduğumu söyler.Çevreyi,hayvanları,tabiatı korur kollarım,ağlayan bir insan görürsem hiç dayanamam teselli ederim.Geçen gün babaannemin yazlığında komşu ağaçları buduyormuş budamakta her ne ise sonuçta gördüm ya ağaçları keserken çok bağırdım ağaçları tıkırt(kesmek) yapma abi diye galiba abi sağırdı duymadı beni ağaçları kesmeye devam ederek çok üzdü beni. Akşamları çay içmeye ailecek gideriz biryerlere hoş bana çay içirmezler ya neyse otoparka giderken bir kedinin sesini duydum.Baktım herkes de bir koşturmaca ,herkes kendi halinde anneme bağırdım anne miyav miyav diye sonra koştum bir arabanın altına eğildim küçük bir kedicik sıkışmış, annem dedi ki gurur denilen hissiyat da böyle bir şeymiş.

Kimseye vurmayı da kendimi de kollamayı da bilmem ben.Bana vurulursa da karşılık vermem.Bana vuran arkadaşımın annesine giderim oğluna kızmasını söylerim hatta işaret parmağını sallayarak ıııı yapmasını gerektiğini gösteririm.Sonra konu benim için kapanır arkadaşımla kaldığım yerden oynamaya devam ederim.Annem akşam babama derken duydum kendini savunmasını bilmiyor okulda ya dayak yerse.

Beslenme alışkanlığıma gelirsek bak burada duralım. Bu konuda annemi hiç üzmedim ben. Balık, patlıcan yemekleri ve peynir dışında her şeyi yerim. Özellikle sebzeye bayılırım yani annem gibi otoburum. Brokoli, karnabahar ,brüksel lahasını elimle ımmm ımmm yaparak bir yerim ki sebze sevmeyen adamın bile iştahını kabartırım. Sadece kendim yemekten hoşlanmam,ayak ayak üstüne atarım, yemeklerim ağzıma düşmesini beklerim. Annem okulda kendi yemezse aç kalacak bu çocuk diye endişeleniyor.Ahhhh bu anneler endişe edecek bir konuları illaki bulunur

Fiziksel aktivitelerime gelirsek tazı gibi koşar, pire gibi atlarım.Her akşam koltuk tepelerinden bir atlamam var ki hiç sormayın.Ha bu arada anneme göre tembel, kendime göre uyanığım. Babam basket potası almış hem de kayulu.Biraz yükseğe asmış ki zıplayayım.Hemen getiriyorum bir sandalye hiç boş atmıyorum yani görüldüğü üzere biraz çakalım.

Dil gelişimime gelirsek kendime ait bir lisanım var benim sadece ailem anlıyor. Annem bu lisana tontalakça diyor. Konu komşu neden hala konuşmuyor bu çocuk diye annemi üzüyor .Üzülme anneciğim okula başladım ben yakında koca bir sürpriz yapıp seni çok seviyorum diyeceğim

Şimdilik benden bu kadar annem beni çağırıyor yarın okul var,sabah kalkamayacaksın diyor nasılsa zamanla birbirimizi tanıyacağız son söz olarak Nermin Öğretmenin yazının bütününden de anlaşıldığı gibi ben bir meleğim:)

Not:Tontalağın öğretmeni Eray'a mektup yazmıştı karşılığında da oğlunuzu anlatan bir mektup yazın dedi.Kendini en iyi kendi anlatır mantığından yola çıkarak tontalağın ağzından kaleme bir süre önce alınmıştı:)Kayıtlarda bulunsun istedim

Fotoğraf okulun sitesinden özenle tırtıklanmıştır.

Aslında mektup da öğretmeninin anlaması için bir sürü şifre gizledim,anlamış kendisi:)

12 yorum:

hypo dedi ki...

sizde mutla bir giritlilik vardır.
bu kadar ot seven bir anne-oğul görmedim.:)

Ayla dedi ki...

Cüneyt giritliliği bilmem ama bir de annemi tanısanız ne dersiniz acaba.Trabzondayız yaylaya çıkacağız arabayla gidiyoruz o nasıl bir gözdür bilmem yolda durdurdu bizi ısırgan var dedi buaralarda geçirdi eline poşet topladı ısırgan otlarını sonrada geldi evde çorbasını yaptı:)Evin erkekleri inanılmaz bir etçildir (tontalak hariç)lakin bizim sülalenin kadınlarını atsınlar doğaya aç kalmayız.

annesiningülü dedi ki...

ay bu kadar tatlı anlatılır :)

Ayla dedi ki...

Bahar teşekkür ederiz sonuçta en iyisini en güzel Eray anlatır:))

İkiz Annesi dedi ki...

Bayıldım ben mektuba harika olmuş:)

Emine dedi ki...

Ayla, geçen gün ondokuz yaşındaki kızımla ona tuttuğum günlüğü okuduk..ve gülmekten kırıldık, kahkalarımızın arasına gözyaşlarımızı da gizledik ikimiz de..
ve şimdi bu mektubu okurken de yine gözlerim doldu, hüzünlü olmamasına rağmen..
of of annelik zor iş, ağlamak işin hep bir sebebin var..

size de ilerde okurken; anne oğul hem gülüp, hem ağlayacak çok kaynak var :)

otuzundansonra dedi ki...

be o minik kuzuyu yerim yaa,demek dediğim dedik,öttüğüm düdüdk dönemi haa,çok güldüm ama tamda söylenecek söz buymuş

Ayla dedi ki...

Aylin beğenmene sevindim,teşekkürler

Ayla dedi ki...

Emine 19,19 19 dedim durdum kendi kendime.19 yaşında bir delikanlı olduğu günleri de görebilecek miyim dedim kendi kendime.Hem bu günler çok hızlı akmasın istiyorum hemde boyumu açmış halde koluna girip tiyatroya gittiğim günler gelsin istiyorum.İnşallah bu blogu okuyup güldüğüm, ağlamdığımız günleride görürüz.

Gerçekten annelik çok zor

Ayla dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Ayla dedi ki...

Otuzundansonra;Eray başka isim bulmamıza izin vermedi ki öyle inatçı ki o yüzden ancak ancak dediğim dedik öttüğüm düdük olurdu:)))

Ayla dedi ki...

Otuzundansonra;Eray başka isim bulmamıza izin vermedi ki öyle inatçı ki o yüzden ancak ancak dediğim dedik öttüğüm düdük olurdu:)))