Salı, Haziran 16, 2015

Ya depresyona girecektik ya da sinemaya

Şimdi şöyle düşün.120 km hızla koşuyorsun ( yok fazla hızı sevmem de o yüzden 200 yazmadım) ve birden duruyorsun. Nasıl hissedersin.

Eray ve ödevleri olmayınca resmen boşluğa düştük karı-koca.Bu boşluk hissinin varacağı nokta belli. Ya depresyona girecektik ya da sinemaya. Biz ikinci şıkkı seçerek sinemaya girdik. Tamam Eray'ın da dediği gibi konuyu yine biraz abarttım sanırım.
Aslında her şey Erol'un çocuk da yokken diye başlayan mesajıyla başladı.Ve birden kendimi program yaparken buldum. Önce yemeğe gittik sonra sinemaya. Ben filmi seçtim. Anlaşmanın şartlarını önceden belirlemişti Erol. O da yemeği seçti. Boğazına düşkün biri olmuştur zaten..

Mad Max:Fury Road'a girdik. Öncelikle bu filmler Erol'un tarzı hiç değil. Olsun dedi ya canıma minnet. Ve biraz sıkıldı. Aslında haklı olduğu noktalar da yok değil. Bu filmde konu yok mu dedi. Olmaz mı dedim. Tamam film görsel bir şölen yaşattı yaşatmasına da salt görselliğe yöneldiği için hikaye ilerlememiş. Kaçma-kovalama-takip  kısmına fazlasıyla takılıp kalınmış.

Ben Mel gibson versiyonlu Mad Max'i sevmiştim. Mel Gibson'un performansını beğenmiştim. Sahi ya kaç yıl oldu o filmleri seyredeli. Neyse bu konuyu jet hızıyla kapatıyorum bu aralar yaş konusuna girmek hiç istemiyorum çünkü.

Eğer film de ana karakter bu kadar unutulmamış olsaydı Tony Hardy de hakkını verebilirdi karakterin diye düşünüyorum. Lakin unutulmuş be blog.  Furiosa ekseninde(yani Charlize Theron) dönen bir film olmuş. Aslında filmin adı Furiosa olaymış daha iyiymiş. Yalnız şunu belirtmem gerek  Charlize Theron'un oyunculuğu iyiydi. Karaktere de cuk diye oturmuş.

Filmin görselliğine laf yok ama. Savaş tırındaki elektro gitarlı adam benim favorimdi. Sonuçta kendi adıma iyi vakit geçirdim.

Eray'da iyi vakit geçirmiş bu arada. Sürekli iletişim halindeydik. Babaanne whatsapp kullanamadığı için babaannenin whatsapp'ını geçici olarak Eray kullandı. Yakında telefonuna da el koyarsa hiç şaşırmam. Pazar günü kendisini bırakmaya gittiğimizde babaannesinin yeni telefonu hemen dikkatini çekti. Oooo babaanne yeni telefon mu aldın. Bu telefona 100 lira veririm, bana ver diyerek hemen pazarlığa girişti. Sonuç tabii hüsran.

Dün sabah babaannenin komşusunun ineğinden sağdığı sütü içmiş, kaymağını ise hiç sevmemiş. Erol annesine ineği sağarken izlesin, güzel olur dediğinde babaanne komşu izlettirmez ki dedi. Nedenini anlamadık önce sonra babaanne dedi ki ineğine nazar değermiş. Ne diyelim kadının ekmek teknesi olduğu için anlamaya çalıştık sadece.

Yine aynı komşunun gezenti tavuklarının yaptığı yumurtaları yemiş. Öğle ise babaanne ile patatesli gözleme yapmışlar. Tabi ki de el açması yufkadan. Bahçeye salıncak kurulmuş, bol bol çamurla oynanmış. Eray çamurlu eşofmanının bile fotoğrafını yolladı hatta.

Tek korkum başıboş hayvanlar. Cumartesi günü Eray'ı Yıldız parkında kedi tırmaladı söylemedim değil mi? Onu da ayrıntılarıyla anlatırım sonra..


Not: Mad Max: Fury Road
Yer: Zorlu Center -15/06/2015 

2 yorum:

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Kedi tırmalaması için geçmiş olsun diliyorum.Umarım kötü bişeyi yoktur yavrunuzun.Bu arada babanne yanında gerçekleştirilen tüm faaliyetler süper görünüyor :)

Ayla dedi ki...

Gamze hanım doktora götürdük ama bir şey yaptırmadık. Zaten tetanos aşısı vardı oğlumun diğer aşıyı ise aklımıza getirmek istemedik.

Babaannesinde çok mutluymuş ve son havadislere göre hep orada kalmak istiyormuş. Onu özlersek babaannede gidip görebilecekmişiz. Ne diyeyim ki vay benim emeklerim