Perşembe, Ağustos 07, 2014

Kürkçü dükkanı



Şu fani dünyada yiyecek-içecek anlamında bağımlı olduğum yegane şey. Kahve. Milliyeti benim için hiç farketmez her türlü içerim .Hem ötekileştirmenin, ayrımcılık yapmanın ne alemi var. Filtre kahve, Espresso, Türk kahvesi....

Bu aralar doktor filtre kahve, espresso gibi kahveleri yasakladığı için günde sadece bir fincan Türk kahvesine izin var. Arttırıyorummmm. Bir de benden olsun diyerek günde iki kez Türk kahvesi içiyorum. Resmen bu zamanları seremoniye çeviriyorum.

Kahve içmeden afyonum patlamıyor artık vücut nasıl alıştıysa. Eski işyerim de kahvaltı etmeden daha şekersiz koyu bir kahve ile başlardım güne. Midem artık rahatsız. Birkaç lokma bir şeyler yemeden kahveyi kabul etmiyor bünye. Ramazanda da o yüzden zorlanıyorum. Ne ekmek ne de su kahvesizlik korkusu diye bir şarkı doluyorum dilime. Nee siz sensizlik korkusu diye mi biliyorsunuz. Hayır efendim sensizlik değil o kahvesizlik korkusu bir kere..

Bir şeyler yedikten sonra 07.30 gibi Türk kahvesi yapıyorum kendi ellerimle kendime. Bak bu konuda iddialıyım. Güzel kahve yaparım.

Sonra masama kuruluyorum, bu aralar hangi şaire takıldıysam birkaç şiirini okuyorum bol köpüklü kahve eşliğinde. Başka başka şairlerin şiirlerini okusam da Cemal Süreya ve Can Yücel'in yeri ayrıdır bende. Onların dizeleri kürkçü dükkanı ben de tilki. Başka şairleri okusam da yine dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına dönüyorum her seferinde ama her seferinde..

O zaman fonda bir Türk kahvesi fotoğrafı ve bir şiir eşliğinde bu yazıyı tamamlayalım. Ha fotoğraf demişken fotoğraf afyon patlasın çalışmamdan. Kahveye bu kadar düşkünken böyle bir çalışmamın olması çok normal :)

Resim

Bir savaş: Otlukbeli
Bir mavi: Spartaküs
Bir soru: niçin Spartaküs
Bir kuş: nereye gidiyon kuşu
Bir çiçek: bilmem ki çiçeği
Bir su: şüpheli

Bir belge: noterlerinden
Elbet başkent noterlerinden
Bir şair: Ahmed Arif
Toplar dağların rüzgarlarını
Dağıtır çocuklara erken
Bir çocuk: ince burunlu

Ey ince burunlu Güneyli çocuk
Ne soracaksan işte sor
Bir çalgı: fayton
Bir içki: rakı hayır votka
Bir tabanca: tabii dolu
Bir haber: ölümüm yakın

Bir imza: okunmuyor  
 
Cemal Süreya      

4 yorum:

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Tam tersiyim bende,ilgincki ben cayda icmiyorum!(pazar günleri yesil siyah hint cayi sadece oda kahvaltida!) Fakat disarda eger bir kahve kokusu aldiysam ölye canim cekiyorki icmek sonra onuda unutuyorum gecip gidiyor.Ve de bu kahve tutkusunu cok merak ediyorum!

hayalieren dedi ki...

Arkadaki kalem koyma şeyini nerden aldın ?

Ayla dedi ki...

Serpil nasıl atlatmalı bilmem galiba yaşanılması gerekiyor:) Öyle bir tutku ki bu eskiden kaşık kaşık yerdim türk kahvesini:)

Çay ile aram yok içerim sabahları kahvaltı da ama seçmem gerekirse tabiki kahve derim. Minicik çocukken bile tutkundum bu kokuya çok isterdim de içmek kocan siyah olur derlerdi içmezdim:)

Ayla dedi ki...

Ben almadım, bu kurumdan.. Burada da satılıyor. Çalışma arkadaşım depoda gözüne ilişmiş sahibi yokmuş bana getirdi, gördüğüm anda vuruldum kendilerine...