Cuma, Temmuz 11, 2014

Halil İbrahim bereketi


Annemin arayıp iftarımızı parkta mı yapsak demesiyle başladı her şey.

İftar için hiç uğraşma dedim. O da çok yorgun. Izgara yapılacaktı zaten yanına bir çorba, salata yeter dedim. Babam bize bize oluruz on kişiyi geçmez sayımız demiş gel de inan.

Ev ahalisini alıp 19.00 gibi parka geçtik. Eray babasıyla çocuk parkına geçti. Yürürken de sürekli babasına baksana babacım ne güzel bir duuua(doğa) değil mi diye sordu? Havayı içine çekti. Gerçekten çok seviyor tabiat ile iç içe olmayı.

20.00 doğru babam 12 kişi falanız dedi. Çağırmış iki arkadaşı. Annem rahat babamın huyunu bildiği için bol bol yapmış çorbayı, salatayı. Eray evden çıkmadan makarna istediği için ona yaparken dur fazla yapayım belki yiyen olur demiş. Babam da yaa ne makarnası dedi burun kıvırdı.

Ablamın arkadaşı da vardı püfür püfür rüzgar eşliğinde sohbet güzel. Sonra babam birileriyle konuşuyor. Aaaa olur mu buyrun soframıza ,hiç bir yer aramayın bundan güzel lokanta mı olur dedi. Ben müşterisi zannettim. Bayanı bizim yanımıza getirdi, erkek olanda babamların masasına geçti. Sayımız oldu 14.

Kadınla tanıştık. Doğu Türkmenistan Uygur Türklerinden. 22 yıl önce yerleşmiş buraya. Kadın hala şaşkın. Siz babamla tanışmıyor musunuz dedim laf arasında.Yooo şimdi gördük, acaba burada nerede iftarımızı açarız, yakında lokanta var mı diye sorduk bizi buraya getirdi dedi. Kadın şaşkın ben alışık olduğum için haa babam öyledir dedim.

Nasıl da pozitif bir insan. Ben kederimi yaşıyorum buna çok inanıyorum buraya gelmek sizinle tanışmak ve sizinle yemek yemek içinmiş dedi. Gülümsedi. Yüz ifadesi şaşkınlıktan mutluluğa döndü. Sonra konu konuyu açtı.

Eşi kanserden ölünce başlamış iki çocuğu ile mücadeleye. Çince çevirmenlik yapıyor, okul servisinde hosteslik yapıp, bakım ürünleri satıyor. Eee iki çocuk okutmak kolay değil. Ablam sordu aileniz Çindeymiş oraya tekrar gitmeyi düşünüyor musunuz? Hiç düşünmedim 22 yıldır buradayım artık burası benim memleketim, tatillerde oraya gittiğimde sudan çıkmış balığa dönüyorum dedi. Sohbeti o kadar tatlı biri ki, tanıdığıma çok sevindim.

İftar yaklaşınca annem yanımıza gelip Ayla ne yapacağız erkekler çok kalabalıklaştı sayı oldu 21 dedi. İftara 10 dakika var.Ben gülüyorum. Babamla işimiz o parkın içinde olunca işten geç çıkan tanıdıkları görmüş onları da çağırmış masaya. Babam benim böyledir.

Başladık yemeğe. Bizim masamızda artı her şey. Erkeklerin iki masasında her şey silip süpürülmüş sadece biraz balık artmış. Ama yetmiş, her şey fazlasıyla yetmiş. O kadar kişiye nasıl yetti diye düşünsem de galiba Halil İbrahim bereketi uğramıştı o akşam soframıza.

Haa makarna mı babamın burun kıvırdığı makarnadan yemek sonunda haber alınamadı.

Akşama ait hissiyat: Değişik, hoş ve huzurlu bir akşamdı


6 yorum:

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Ne kadar güzel bu anlattigin,gercekten Halil Ibrahim bereketi olmus o aksam,benim rahmetli dedemde babamda öyleydiler,Allah rahmet eylesin,dedem sofra kuruldugunda köy yerinde yoldan gecen yabancilari eve cagirirdi,kendisi ise pek yemezdi:))

annesiningülü dedi ki...

bereketiniz hiç azalmasın canım ;)

Yunkabu dedi ki...

Baban ne guzel bir sey yapmis yahu! Sofraya cagirmak hele de iftar sofrasina !!!! Allah ondan razi olsun. Ah ben de olaydim orda!...

Ayla dedi ki...

Valla bu yazıyı yazdıktan sonra babam yine boş durmamış annem bu sabah şikayet ediyordu babamı ee o da yorgun:) Ama güzel davranışlar bunlar dedeni anlayabiliyorum. Ben o gece çok huzurlu bir akşam geçirdim

Ayla dedi ki...

Bahar'cım sağolasın

Ayla dedi ki...

Ahretliğim keşke olsaydın. Çocuklar koşturur dururdu Eray bize pek bulaşmadı. O kedi, toprak, çimen derdindeydi.