Hani Oğuz Atay demiş ya ‘Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın... Sussan acıtır,konuşsan kanatır’
Öyle de böyle de içte kaldıkca ağız dolusu kelimeler acıtıyor zaten diye kayışları sıyırsam bir gün mesela
O gün tek kişilik bir oyun oynasam sahnede sadece benim repliklerim olsa...Seyirciler üçü-beşi geçmese,zaten o oyuna sadece canımı yakanların bileti olsa.Oyun başlamadan teksti yırtsam hatta yaksam.Bana sürekli sufle vermeye çalışanları bu oyun benim bu sefer doğaçlama olacak diyip tatile yollasam.Ve oyun başlasa... Hiç susmadan konuşsam.Ağız dolusu kelimeler ağzımdan saçıldıkça etrafa her yer kan revan içinde kalsa.Çok kanasa....
Rahatlasam,hafiflik gelse yüreğime.Yaralarımın gün be gün kabuk bağlamasını izlesem.
Sonra sessizce o kabuğun düşmesini beklesem...
15 yorum:
Ne diyeyim bilemedim, tek istediğim üzülme,yaran olmasın...Yaran varsa da, hemen kabuk bağlasın ve düşsün o kabuk.
bu hayat bize öyle çok oyun oynuyor ki.Bazen sonunu bile bile yürüyorsun o yolda.Şu an benim kardeşimin canı yanıyor.Ve ben hiçbir şeyi düzeltemiyorum.Derdimden ölüyorum.
Bu nasıl birşeydir.
Ama bazen o kabuğu çekip koparacaksın,çok canın yanacak ama bir kere yanacak.
Cok üzüldüm Aylacım yazdıklarını okuyunca. Umarım herşey en kısa zamanda yoluna girer.
ahh aynı dilden konuşuyoruz hele bu ara öyle ihtiyacım var ki.Canımı yakanlara hesabını sormak ahhh..
Nil galiba biraz zamanı var,geçecek inşallah,teşekkür ederim.
Gezgin malesef bazı şeyler insanın elinde değil düzeltemiyorsun keşke kardeşin için yapılacak birşey olsa,belkide o süreci yaşaması gerek.Gezgin ben o kabuğun düşmesini bekleyecek kadar sabırsızlığımdır.Sesli düşünüyorum o kabuğu çekersem yine kanar yine kabuk olur iyileşme süresi uzar birde canının yandığında kalırsın.Derim ki sessizce beklemek lazım ben beklerim
Didem teşekkür ederim iyi niyetlerin için.İnşallah
Aylin aynı dilden konuşan insanların çevresinde olması güzel bir duygu.En yakın zamanda iyi hissetmen temennisiyle
Yeni yıla girerken bende bir karar almıştım kendi kendime ama uygulayamadım maalesef.Beni üzenlere, canımı yakanlara hiç çekinmeden yüzlerine karşı söyleyecektim.Aldığım karar buydu.Ama yine içime atıyorum yine bende gaz yapıyor, beceremiyorum :( Yapabilsem kuş kadar hafifleyeceğimi de biliyorum aslında.Umarım sen yapabilirsin canım...
Neyse seni uzen bosver gitsin. Degmez...
Yadigar olam bende anca buraya yazıyorum.Belkide kimbilir henüz bizim sahne almak için sıramız gelmedi.
Didem teşekkür ederim keşke becerebilsem ama deniyorum
Hangi yara acıtmaz ki? hangi kabuk düşmez ki? hele iyileşmeye başladığındaki o tatlı kaşıntı.
Ahh Aylam:( Sen söyleyecen ama sen acı çekecen. Nefret ettiğin kişiler yerine sevdiğin insanların suretini koy diyordu son okuduğum kitapta. ama ben beceremiyorum. daha o kadar pişmedim.
Dilerim yarasız kabuksuz kansız çözüm bulursun Aylam.
Nilhancım nefret kelimesini nedense kullanmam o kelime çok yoğun....eğer kullanırsam anla durum ne kadar vahim.Genelde canımı yakanlar,sevmediklerim derim.Çok güzel yazmış yazan işte bende yapamıyorum dediğin gibi belkide bende daha o kadar pişmedim.
Bakma Nilhan sen bana sadece yazabiliyorum işte en azından yazabiliyorum
keşke görmeyen, duymayan, etkilenmeyen olsak :(
Sibel keşke öyle olmak mümkün mü acaba.İnsan olmanın şartı mıdır bu?Düşünüyorum
Canin cok SIKILmis senin.
ama su dedigin seyi ben de yapmak isterim.
sadece benim konusmalarim olsun.Dinlesinler anlasinlar.
Aslı evet sıkıldı biraz aslında bu kadaar sıkıldığında blogumdan uzak durmak gerek.Keşke konuştuğunda anlasalar ben bazılarının anlayamayacagına eminim o yüzden susmak en mantıklısı
Yorum Gönder