Kitabın ilk bölümünde olayları anlatmaya başlayan memurun, Raif bey ile karşılaştığı andan itibaren Raif beyi merak ediyorsunuz.Neden kalabalıklar içinde bu kadar yalnız.... İnsanlardan kaçmasının,sessizliğin,tepkisizliğinin,herşeyi olduğu gibi kabul edişinin amiyane bir tabirle bu sümsüklüğünün sebebi ne.Evet ailesini,işini, evini görebiliyorsunuz ama merak ediyorsunuz peki bu adamın ruhu nerede?
İkinci bölümde yani Raif bey’in defterindeki gizemler çözüldükçe anlayabiliyorsunuz.Zaten Raif bey hep yalnızmış. Gerçek hayatta insanlardan kaçsada,çekingen bir insan olsa da hayal dünyasında inanılmaz cesur ve alabildiğine özgür. Hayallerinde hep kendi insanını aramış.Bir gün bir sergi olmadığını düşündüğünüz ruhunu uyandırıyor..
‘Her gün,daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır,fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor;rastgale gözüme çarpmış gibi önünde durduğum ‘Kürk Mantolu Madonna’yı seyre dalıyor,ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyorsunuz.
Başka yollardan gitseler de amaçları aynı olan yani kendi insanlarını arayan iki kişinin yolları kesişiyor.Aşkları insanın ruhuna işliyor.Ayrılığın bedelini okuyunca koca bir ahhh çekmekten kendimi alıkoyamadım.
Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum kırgınlık,adeta bütün insanlara dağılmıştır; çünkü o benim için bütün insanlığın timsalidir.
Ve Raif bey’in ruhu yine ve yeniden gözlerini,kulaklarını,hislerini,düşüncelerini kapatarak kendini uykuya bırakıyor.
Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır ve ben onu kaybettim
Yazar:Sabahattin Ali
Sayfa:160
Yapı Kredi Yayınları
16 yorum:
çok merak ettiğim bir kitap.isminden dolayı belki de o yüzden okunacaklar arasında.
sevgiler
Sezobigo bende uzun zamandır okumak istiyordum demekki kısmet bu zamanaymış.Bence hoşlanacaksın,ismi konusunda bilerek birşey yazmadım,okumak isteyene haksızlık etmek istemedim,Sevgiler benden...
Aylacım çok hızlısın. Olmuyor ama böle. ben kitabın yarısında takıldım kaldım :(
Tersine Nilhancım çok yavaştım ben bu kitabı okurken,Pazar gündüz başladım sayfa sayısı az daha çabuk bitirebilirdim ama bitirmedim tahliller çok iyiydi.Çoğu zaman bir cümleyi 2-3 kere okudum,bazen takıldı bir sayfaya...
Şu an hangi kitabı okuyorsun merak ettim ayrıca...
Ateşböceği Yolu. Bilmiyorum ama sıktı gibi. dur bakalım sonu ne zaman gelecek?
Alma diyorsun yani:((Empatiyi okudun mu Nilhan:)
Daha bitirmedim Aylam. Şimdiden alma demem için erken.
Olasılık yazarından değil mi? Çok duydum ama okumadım.
Evet evet Olasılığın yazarı bu seriden sonra o kitap düştü aklıma bakalım kısmet tabii:))Nasılsı sence diye soracaktım
ben de başlarını çok sevmiştim
Mümine zaten başından beri var ama yokmuş gibi bir hayat insanı meraklandırıyor...
Ilginc bir hikayesi var. Yasam oykulerini severim. Tesekkur tavsiyene
Didem bende sevdim bu kitabı,bazı şeyleri yazar o kdar güzel tahlil etmiş ki sayfalar arasında uzun molalar verdim.
Tavsiye üzerine okumuştum. Geçen yaz kabus olan otel(kendisini otel sanıyordu) odasında bir günde bitirmiştim.İnanılmaz etkilenmiştim. O vakitler blog yazsam mı acep diyordum, bu kitabı bir de İskenderi okuyup eş zamanlı, blog yazmaya karar vermiştim.
Bak hala hatırladıkça öylee bir düşünürüm, yapamadıklarımıza aslında engelin kendimiz olduğuna...
Nil etkilenmeyecek gibi değil,ben aşktan değil adamın insanlardan kaçısından,yazarın bazı tahlillerinden çok etkilendim.Kesinlikle sana katılyıorum şikayet edeceğim zaman Ayla sus diyorum bunu yapmak için ne yaptın o nedenle şikayet etmeyi bırakyıorum.
En begendigim kitaplardan biridir :)
Sende cok guzel anlatmissin.
Didem bu kitabı bu kadar geç okuduguma hayıflandım,gerçekten güzel kitaptı,ayrıca beğenmene çok sevindim
Yorum Gönder