Çarşamba, Kasım 19, 2014

Özlememek için ne yapılır bilmem de özleyince...


Bugün hem servis parasını vermek hem de öğretmenler günü için toplanan parayı ulaştırmak için öğle tatilinde okula gittim. İşimi bitirdim ve arka bahçeye baktım. Eray'ı göremedim. Tam dönecekken ikizlerin kapsama alanına girdim. İkizlerden biri hemen yanıma geldi ve Eray'ın annesi Eray düştü biraz önce kafasından kan fışkırıyor dedi. Koştuk öğretmeni ile hemşire odasına.

Odaya girdiğimizde Eray sandalyede oturmuş hemşire de buz torbası tutuyordu kafasına. Baktım. Erik büyüklüğünde şişmiş.Canım sıkıldı. Hemşireye doktora götüreyim dedim. Hiç gerek yok gittiğiniz de zaten sizi iki saat bekletecekler o sıkıntıya çocuğu sokmayın dedi. Kan falan yok sadece şişlik. Kız benim aklımı nasıl da aldı. Çocuk işte.

Su birikintisine basmış, kaymış ve sırt üstü yere çakılmış. Eray'ın anlattığı bu. Kaçırmaz hiçbir yağmur damlasını. En büyük zaafı su. Toprak burcu olduğundan mıdır ki..

Hemşire odasından çıkar çıkmaz hemen üstünü değiştirdim. Allahtan sınıfta yedek giysi koyabileceğimiz dolaplar var. Aklıma gelmişken bugün giydirdiğimle birlikte yedekler bitti akşama çantasına kıyafette koymalı. Keşke ben de işyerinde bir çekmeceye acil durumlar için bir çift kıyafet koysaydım. Eray'ın kafasından kan fışkırıyor lafını duyunca iki dakika da ter bastı her yerimi.Şimdi sırtımda kuruyacak o ter.Terin sırtta kurumasını hiç sevmem halbuki.

Dün akşam bugün okulda çok kötü bir gün geçirdim diye ağladı Eray. Hem de öyle böyle değil. Sebebini sordum. Kayseri de ki arkadaşlarını özlemiş. Kollarını iki yana açtı, sarıldık birbirimize. Sırtını sıvazladım. Özlememek için ne yapmalıyım dedi. Özlememek için ne yapılacağını bilmem de özleyince neler yapılabileceği hakkında istersen konuşabiliriz dedim.Tamam dedi.

Erciyes-15/11/2014

Başladım anlatmaya. Biliyorsun en sevdiğim, en değer verdiğim arkadaşım Amerika'da. Koskoca okyanus var aramızda. Ben de onu çok özlüyorum. Özlediğimde mail yazıyorum, mesaj atıyorum, o beni arıyor, sesini duyuyorum.Yani yüz yüze görüşemesek de en azından bu şekilde birbirimizden haberimiz oluyor. Hatta biliyor musun? En yakınımdaki insanlardan bile daha çok biliyor hayatımda neler olduğunu dedim. Ve ekledim.Çağrı henüz küçük istersen Duru ile mektup arkadaşı olabilirsin.

Bir süre düşündü. Ama henüz yazamıyorum ki dedi. Kelimelerle anlatmak istediğinde bir şeyleri sen söylersin ben yazarım, çizgilerle anlatmak istediğinde ise resim yapar mektubunun arkasına koyarım dedim. Ya istemezlerse dedi. Emin ol mektuptan çok hoşlanacaklar dedim. Tekrar sarıldık. Tekrar onları çok özlüyorum diye ağladı. Ödevler biraz kaynadı. Bir süreliğine boş verdik. Hayatta çocukların karşısına çıkacak başka sınavlar da var.

İçinde büyüyen özlemini paylaşınca biraz da ağlayınca rahatladı ödevlere tekrar başladık. Maşallah bir sürü ödevi olmasına rağmen güzel yaptı. Şu aralar u harfindeyiz. Numan ve Nuran ile tanıştık.

İlk defa düşünce becerileri dersinden ödev geldi. Sınıfta yaptığı sudokuların yanlış olanları evde düzeltilecek denilmiş notta. Hayda dedim. Ben sudoku hiç bilmem. Aslında ne olduğunu duydum da denemedim. Al sana fırsat.

Eray bana mantığını anlattı. Evlatçığım madem bu kadar iyi biliyorsun bu düzeltmeler neden geldi dedim gülerek. Dikkat edememişim demek ki dedi ukala dümbeleği. Sudokunun zevkli bir şey olduğuna karar verdim:) Şimdi de buna sarmasam iyidir.


 

4 yorum:

Cebimdeki renkler dedi ki...

Sondan başlayayım ben bir sudoku hastasıyım. Bulaştın mı bulaşıyor işte ama çok keyifli meret.
Eray'in soruları beni çok şaşırtıyor Ayla'cim. Özlememek için ne yapabilirim nasıl bir soru nasıl zor ve sen ne güzel anlatmışsın ne akıllıca.
Çok geçmiş olsun Eray'in ufak kazası için. Geçti değil mi şişlik de tamamen?

Ayla dedi ki...

Ülker kesinlikle zevkliymiş. Bu aralar sık sık geliyor ödev olarak. Ve ben çocuğun elinden alıp yapasım geliyor anla yani:))

Şişlik geçti de acısı hala varmış Eray öyle diyor bu durum canımı çok sıkıyor. Banyo ederken sakın başımın orasını yıkama acıyor hala dedi..

Ben de şaşırdım soruya bu arada. Çünkü normalde özledim ne yapabilirim gibi bir soru beklersin değil mi ama tersi olunca ilk önce ımm omm şeklinde kaldım dilim döndüğünce başka açıdan anlatmaya çalıştım.

Yunkabu dedi ki...

Özlememek icin ne yapmali? Guzel sormus Eray kusum...
Keske ben bilsem cevabini. Benim burdaki Sirbistanli arkadasim "homesick" oldugundan bahsediyor, özledim diyor, herkesin ailesi ile birlikte oldugu thanksgiving, christmas zamanlarinda iyice huzunleniyor. Ben kendime bakiyorum hic oyle huzun muzun yok, hatta bildigin odun gibiyim. Ardindan oturup bir dizi izliyorum bir yarisma izliyorum, en ajitasyon olmayan hicbir dram olmayan cok dogal bir sahnede burnum sizliyor, gozlerim yasariyor, ama ne alakasiz sahnelerde... Bu galiba benim ozlememek icin yaptigim sey, özlemi yok sayiyorum, sonra ufak ufak patliyorum olacak o kadar...

Canim ahretligim sen varsin ya okyanusun ote ucund sadece bunu bilmek bile cok guzel. !!!!

Ayla dedi ki...

Ahretliğim Eray bu aralar taktı biliyor musun? Amerikadaki sevdiğin arkadaşına ne zaman gideceğiz diyor. Bende para biriktirince diyorum. Uçak biletlerinin fiyatını soruyor :))

Beyin, kalp bir şekilde kendine korumaya alıyor Fulya. Herkeste bu farklılık gösteriyor. Biri konuşuyor öyle özleminin dindiriyor biri de inkar yolunu seçiyor. Dediğin gibi savunurken bazen patlamalarda yaşanıyor..