Salı, Kasım 25, 2014

Dördüncü Bölüm: Hacı Bektaş-i Veli Müzesi ve Talas

Kırkbudak Şamdanı

16.45 de girdik müzeye. Yani kapanmasına tam 15 dakika kala. Alelacele önce Hacı Bektaş-i Veli'nin türbesine girdik ve dua ettik.Sonra artık ne görebildiysek gezdik. Orada en rahatsız edici bölüm daha müzenin  kapanmasına 7-8 dakika varken görevlinin kaba saba hareketleriyle ziyaretçileri taciz etmesi. Haydeeee kapatıyoruz gibi söylemleri. Maneviyat dolu yerlere görevli diye dikilen adamlara bence dikkat edilmeli..

Kırkbudak şamdanı Bektaşilerde erenler meydanına konulan kırk kollu büyük şamdanmış. Sonra aceyle girişin hemen sağındaki çilehaneye baktık.

Çilehane

Çile dönemi ; dervişlerin manevi yetkinliğe ulaşabilmek için kendilerini dünyevi ihtiyaçlardan yoksun bıraktıkları içe kapanış dönemiymiş. Çile ile nefsini terbiye eden kişi kamil insan durumuna ulaşırmış. Bu gördüğümüz çilehane Hacı Bektaş-ı Veli zamanından günümüze ulaşan tek yermiş ve Külliye'nin çekirdek kısmını oluşturuyormuş.Hacı Bektaş-ı Veli'nin kırk gün kırk gece burada kaldığı söylenir.

Gönül isterdi ki o kadar uzun yoldan geldikten sonra biraz daha görmek, bilmek, hissetmek. Lakin din don saat 17.00 oldu ve biz çıktık.  Dönüş yolculuğumuz çok sessizdi. Eee herkes çok yorgun tabii.

Sabah süper kalktım yataktan. Hastalığım daha iyiydi. Ohh dedim bugün keyifli gezerim. Tam kahvaltıya oturdum ki aklıma ne geldi. Günlerden pazartesi. Yani bizim programın yattığının kanıtı. Programda Kayseri'deki müzeleri gezme işini cumartesiden pazartesiye kaydırmıştık gitti canım Etnoğrafya müzesi.

Bir umut baktık ama kapı duvar. Müzelerin pazartesi (bazı yerlerde perşembe) kapalı olacağını adım gibi biliyorken nasıl unuturum diye kendi kendimi yedim :) Sonra aman deyip şehir turu yaptık. Talas'a çıktık mesela. Talas Seyir Tepesinde fotoğraflar çektirdik.


Zaten Kayseri-Kapadokya çevresini üç günde gezmek imkansız. En az 7-8 gün. Biz ilk defa 2009 yılında tontalak küçükken kalabalık bir grupla gitmiştik. Soğuk hava da önce tereddüt etmiştim ama sonra iyi ki de gitmişiz demiştim. Tontalak kültürel açıdan olmasa da kalabalık olarak gezmemize bayıldı.


2009-Zelve Açık hava müzesi
 
 
 
2014- Göreme Açık hava müzesi- Baba- oğul el ele
 
Zaman hızla akıp gidiyor blog. 2009 da babasının kucağındaki bebek 2014 yılında arkadaş olmuş yanına. Allah sağlık ve ömür verirse eğer 3-4 yıl sonrada aynı bölgeye görmediğimiz yerler için tekrar plan yapacağız. Bu sefer de annesinin kolunda annesinin boyunu aşmış bir delikanlı olarak poz verecek inşallah yanında.

Bir dahaki gezimizde görüşmek üzere hoşçakalın efenim :)

Kayseri-Nevşehir gezileri : 14-17/11/2014

8 yorum:

deeptone dedi ki...

aaa hiç bilmediğim yerler yaaa aklımda olsun gidersem bakarım ki bi daa :)

Nil dedi ki...

Annem defalarca gitti. Hiç bir turu kaçırmadı. Anlata anlata bitiremez.

Son iki foto çok güzelmiş ama:)Sen de öyle ;)

Ayla dedi ki...

Deeptone; tavsiye ederim kesinlikle

Ayla dedi ki...

Nilhan biz pek gezemedik Hacı Bektaş-i Veli'yi zaman yetmedi. Ama olsun en azından içini görme şerefine nail olduk.

fotoğrafları öyle alt alta koyunca ne kadar büyüdüklerini ve zamanın ne kadar çabuk geçtiğini anlıyorsun. Bu arada sonundaki dili çıkarmasaydın az daha inanacaktım güzel olduğuma ;)

Cebimdeki renkler dedi ki...

Yine de bir günü pazartesi olmasına rağmen ne çok şey sığdırmışsınız üç güne Ayla'cım. Gez gez bitmez o bölge. Dolu dolu 10 gün hatta. Kalemine sağlık ben de tekrar gezdim sayende. Eray'ın bebek gülümsemesine bayıldım bu arada.

Ayla dedi ki...

Ülker'cim Eray'la bebekken çok kolay gezerdik çünkü aynen fotoğrafta gördüğün gibi çok mutluydu, bayılırdı :)

Kesinlikle katılıyorum. O kadar gezecek yer varken bir hafta bile yetmez. Biz de senelere böldük gezmeleri böyle. Her gittiğimizde birkaç bölge...

Yunkabu dedi ki...

Insallah be ahretligim !!

Ayla dedi ki...

Ahretliğim yazmayı sürdürürsem ve Allah sıhhat sağlık verirse yazacağım 3-4 sene sonra :) bir kere yapılacaklar listesine girdi...