Üç tane, üç de yetmez 5 tane, yok yok 5 de yetmez 7 tane koca koca eşek arıları sokasıca dilime mukayyet olmayı öğrenemedim ben. Gittim yine nazar değdirdim. Eray'ın öğretmeni sağolsun hafta içi akşamları çok ödev vermezdi(bir iki okuma-bir iki yazma vb.) bize de oğlumla vakit kalırdı. Bunu gittim arkadaşlara konuştum.
Bir haftadır hafta içi öyle çok ödevi oluyor ki tontalağın işten nasıl dönüyorum ne yapıyorum vakit nasıl geçiyor hiç anlamıyorum sonra da çocuğum kendini yatakta buluyor. Her akşam yatmaya gitmeden önce de iki bilemedin üç dakika da karalıyor bir şeyler.
Ben tontalağın çizimlerini değil de çizimlerindeki kompozisyonunu seviyorum bu arada. Toplantıya gittiğimizde resim öğretmeni, seramik öğretmeni de demişti zaten. Çizimi süper falan değil ama güzel üretiyor. Hikayeler yazıyor, isimler koyuyor yani çizimi yaşıyor resmen:)
Dün akşam ödevleri bitirdi bitirmesine de uyku saati çoktan aştı. Ben hadi oğlum hadi diye sürekli taciz ederken anne hemen çizerim lütften dedi. Masa da ayakta ismi çöl olan bir resim çizdi şipşak. Sonra bir tabela yapmış annecim açıklama yazar mısın dedi. Ne yazayım dedim. Hani Allahümme salli ala seyyidina gibi yazılar var ya onun gibi dedi. Babası Arapça mı dedi. Evet dedi. Bilmiyorum ki ben ama istersen bir şeyler karalarım lakin yazdığım doğru olmaz dedim olsun dedi. Karaladım. Sonra altına Türkçe açıklamasını yazar mısın dedi. Ne yazacağız ki dedim.
Allah korusun piramidimizi...
Evet doğru bildiniz olay mahalli Mısır. O da Keops piramidi. Yani Piramit deyince Eray sen Keopsu mu çizdin dedim. İşte dünyanın yedi harikasıdır, en eski ve en büyük olanıdır gibi bilgiler de sıkıştırdım. Yani bu çizimler yeni bilgilerin de önünü açmış oluyor böylece:)
Deveye binen çöp adam, çöl aracı(öyle diyor kendileri), arkeologlar olması gereken her düşünülmüş oluyor bu çizimlerde. Keşke akşamları biraz daha vakit kalabilse de rahat rahat dinleyebilsem..
Not: Hafta sonu Erol'un yokluğunda tüm işler bana kaldı, çok yoruldum. Ahh diyerek bıraktım koltuğa kendimi ve tontalak yanıma geldi. Ne oldu annecim dedi. Çok yoruldum çok dedim. Bırak iş yapmayı babam geldiği zaman biz babamla birlikte yaparız sen de dinlenirsin dedi. Ya tabii tabii dedim, sen iş yaparken bize hiç yardım etmiyorsun ki dedim. Aaaa annecim yapıyorum ya dedi. Neden ben görmüyorum o zaman diyerek cevap verdim. Ben babam iş yaparken yanında duruyorum, işleri yapıyor mu yapmıyor mu diye babamı kontrol ediyorum dedi. Sonra ekledi beni bir belediye gibi düşün annecim... Ya ben bu zamana kadar olayı hep yanlış anlamışım:)) Meğer çocuğum bana yardım ediyormuş, anlayamamışım...
4 yorum:
Tabelada ikinci sırada sağ baştan "sin" harfi olmuş bir de "elif" :)
Belediye demek :) Bu adam çok büyük bir adam olacak Ayla. demişti dersin.
Sen Arapça biliyordun di mi? Tühh sana sorsaymışız keşke..Ama Elifi tutturduğuma da sevindim:))
Nilhan çocuklarımız mutlu olsun da, yaptığı işi sevsin de bu bana yeter. Gerçekten yeter.
Belediye :) Bir önceki yazında hüzünlenmiş ne diyeceğimi bilememistim. Simdi dolu dolu güldüm. Hazır cevap Tontalak :)
Ülker kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi anneme öyle bir cevap vermek :) Ahh var ya şu an varmış çocuk olmak...
Yorum Gönder