Randevu saati 17,30 olduğu için 17,00 de çıksam çok rahat yetişebilirdim.Dışarıya çıktık bir baktık ki adamın biri bizim çıkmamızı hatta diğer arabanın çıkmasını engelleyecek şekilde yanımıza park etmiş.Arabanın üzerinde ne telefon var ne de başka bir şey.Erol çevredeki dükkanlara sordu arabanın sahibini ama adam yok.Diğer arabanın sahibi de bizim arkadaş, hamile doktora gidecek o da çıkamıyor.Baktı yanımızdaki arabanın sahibini bulanamıyor arkadaki arabaların sahibi bulunarak geri geri çıktık.Uzun zamandır bu kadar sinirlendiğimi bilmem.Ben ortalıkta bağıra bağıra saygısız diyerek söyleniyorum.Yalnız sinirim katlanarak büyüyor çünkü en büyük korkum bir yere geç kalmaktır hatta takıntıdır doktora geç kaldım diye dövünüyorum.Allah’ın sevdiği kulu imiş ki o adam o sinirle benim karşıma çıkmadı.Yok bu böyle olmayacak dedim arkadaşa yanında kağıt kalem var mı?Kağıt varmış ama kalem yok.Demokrasilerde çare tükenmez göz kalemini kalem yerine kullanıp kağıda
'Bu şekilde park edeceksen cep telefonu yaz DANA'
notunu sileceğe sıkıştırıp yolumuza devam ettik.Yolda Erol’u yedim o ayrı.Geç kaldık, doktora ayıp oldu bla bla blaa..
Babaanneden Eray’ı aldık tüm gün yediği sadece 3-5 kaşık yayla çorbası.Doktora vardık önce bizi dinledi, cumartesi-pazar yüksek ateş vardı lakin bugün hiç çıkmadı,boğazlarım ağrıyor diyor su içerken bile zorlanıyor bu sebepten yemek yemiyor,çok huzursuz.Muayeneye geçti.Döküntü var mı dedi.Yooo dedim.
Ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarttırdı hemen topuğuna baktı o da ne kocaman kırmızı bir döküntü var. Sabah evden çıkarken yoktu kiii diyorum kendimi savunmak ister gibi.Sonra avuç içlerine baktı minik minik var.Muayene bitince doktor dedi ki şu an ortalıkta dolaşan bir virüs var.Anaokuluna giden çocuklarda görülüyor sıklıkla(Eray’ın okulun süresini uzatmışlardı Cuma son gündü)Hastalığın adı da el-ayak-ağız hastalığı..İlk zamanlar yüksek ateş oluyor sonra düşüyor,boğaz da batık şeklinde iltihaplanmalar oluyor,bu sebepten çocuklar yutkunma zorluğu çekiyor,döküntüler başlıyor Döküntüler su çiçeğini andırdığı için suçiçeği ile karıştırılıyor dedi.Antibiyotiğe gerek yok kendiliğinden bir hafta içinde geçecek dedi.Sadece İbufen’i bu sefer ateş düşürmek için değil ağrıyı kesmek için kullanacağız dedi.Zaten ben kullanmaya başlamıştım çünkü üç gecedir uyumuyor çocuğum boğazı çok ağrıyor ibufen bile ağrısını kesmiyor..
El-ayak-ağız hastalığı
Bu viral enfeksiyon küçük çocuklarda en yaygın olarak yaz ve sonbahar aylarında görülür. Genellikle 10 yaşın altındaki çocuklarda görülür. Kuluçka süresi 4-8 gün arasındadır.Belirtiler;
AteşBoğaz Ağrısı
Kendini iyi hissetmemek(kırgınlık)
Dil,diş eti ve yanak içinde ağrılı,kırmızı,kabarcık görünümlü yaralar
El içi,ayak tabanları ve bazen kaba etlerde kırmızı, kaşıntılı olmayan,mutemelen su toplamış döküntüler
Bebek ve küçük çocuklarda sinirlilik
İştahsızlık
Enfeksiyonu kaptıktan sonra belirtilerin başlaması için olağan süre üç ile yedi gündür. Hastalığın ilk belirtisi ateştir,bunu boğaz ağrısı bazen iştahsizlik ve halsizlik takip eder.Ateş başladıktan sonra ağız ya da boğazda ağrılı yaralar ortaya çıkabilir.Bunu bir iki gün içinde eller,ayaklar ve kaba ette döküntüler takip edebilir.
Tedavi;Hastalık kendiliğinden geçer,kısa sürelidir. Antibiyotik etkili değildir.
Doktordan çıkmadan ayak üstü bir de oyun sergiledim.Doktora saçlarını da kestirmesi lazım di mi dedim.(Zeki abi askerde onun dışında kestirmez kimseye saçlarını)Doktor alışık değil oyunlarıma önce bir durdu sonra evet kestirirse iyi olur dedi.Hem de artık bebek kuaförüne değil,büyüklerin gittiği berberlere gitmeli di mi dedim.Tabii ya dedi doktor artık kocaman oldun...Eray’ın öyle bir huyu var doktorun dediğini çok önemser.Çıkışta babasının küçükken gittiği berbere gittik.Ben de berbere girdim,önce adamlar bir şaşırdı sonra alıştılar varlığıma... Eray ustura ile traş olan adamı görünce İskender abiye ‘traş olmam ben saçımı kesin tanam mı’ dedi:)İskender abi gülmekle yetindi.Ben de söz veriyorum Eray sakal traşı olmayacaksın dedim. Sorunsuz bir şekilde saçlarını kestirdik. Hoş İskender abinin kesimini hiç beğenmedim. Olsun en azından artık bebek kuaförü defterini kapama konusunda bir adım atmış olduk.
Allah daha büyük hastalıklardan korusun dedikten sonra şunu yazmadan duramayacağım.Eray hastalandığında ben bir hafta yollamıyorum okula keşke herkes aynı anlayışa sahip olabilse...
20 yorum:
Tekrar geçmiş olsun, adı konulunca bile geçmiş gibi geliyor insana...
Berk'i düşünüyorum yok yok bizimkisi tam boğaz enfeksiyonu.
Ayrıca hatırlar mısın, kışın aynı şaşkınlığı ben yaşamıştım, antibiyotiğe devam ederken tekrar ateş ...Olabiliyormuş başka bir virüs gelebiliyormuş.
Allahım ne olur şu yazı hastalıksız atlatalım, keşke kışın da hastalanmasalar ama okul, grip falan risk çok. Bütün kış yaz gelsin dedik, ne olur artık iyi olsunlar.
Not: Bizim haftasonu saç kesimimiz tam krizdi, ne olursa olsun bir Zeki olmadı hayatımızda...Ama bu doktor dialogunu kaptım, uygulayacağım.
Ah canim cok gecmis olsun Eray'a. Insallah cabuk gecer. Istahi icin vitamin falan versen fayda eder mi acaba?
eraya gecmıs olsun bu sekılde ayrıntılı anlatman cok hos bilgilenmiş oldum..sacları uzun guzeldı bu arada oglusun:)
sevgıler
çok geçmiş olsun ayla'cım...ben ilk defa duydum bu hastalığı desem...bu kadar ayrıntılı yazman da çok iyi olmuş...aklımızın bir köşesin de bulunsun değil mi? teşekkür ettim :))
bir de ben yazdığın nota takıldım...çok doğru demişsin...arabanın sahibi gelip ,notu gördüğün de ne yaptı acaba....ama hak etmiş....
Evet Nil okumuştum o yazını o şaşkınlığı yazında da yaşamıştım:((Üst üste geldi bu sefer çocuğum toparlanamadı bir türlü...Şimdi de yaz okuluna göndermeyi planlıyorum ıslak saçlar çocuk hasta olur mu diye düşünmeden edemiyorum.Karar veremedim bir türlü...
Eray alışkanlıklarından kolay vazgeçebilen bir çocuk değildir.Ne zamandır kestiremiyorduk saçını doktora gidince birden geldi aklıma aslında daha uzun uzadıya konuştuk doktorla bu konu hakkında neyseki ikna oldu bu sefer için bakalım diğer sefer nasıl olacak.Hoş bu adam da çocuğumu kuşa çevirdi hiç beğenmedim ayrıca
Didem işin kötü tarafı da o işte yemek istiyor ama yiyemiyor düşün bir şurup içerken bile canı acıyor,su içemiyor nasıl bir virüsmüş anlamadım gitti...
Gülcan fotoğraftakinden daha uzundu ve Eray'ı çok rahatsız ediyordu.Çok terlediği için sorunda oluyordu.Aslında bende severim uzun saçı lakin yazın kısa saçla geçirecek artık.
Lazım olur belki başkasına diye ayrıntılı yazdım doktorumuza göre şu aralar bu virüs geziyormuş ortalıkta...
Bahriye doktor ilk söylediğinde bendeki tepkiyi görseydin hele.Ne ne nee neeee hastalığı:))dedim.İsmi de bir garip bu virüsün.Allahım çocuklarımızdan uzak tutsun tüm bu virüsleri...
Aslında Bahriye bu şekilde not yazmak tarzım değil ama çok sinirlendim o kadar sinirlendim ki kelimelere dökemem.O şekilde çekip gitmek de içime sinmedi...Aslında bir köşe başında durup adamın yüz ifadesini izleyebilmeyi çok ama çok isterdim :))
Aylam tekrar geçmişler olsun, bu okullu çocukların virüsten bi türlü kurtulamamaları çok fena ama herkes senin gibi yapmıyor işte, ilaçlarını verip gönderiyorlar çocuğu okula yine. En büyük korkum bu benim, okul zamanı gelince :(
Bu arada bizim otoparkın çıkışına sürekli ama sürekli arabalar park eder, çoğunlukla hemen sahibi gelir çeker ama birkaç kez benim de delirmişliğim var kimin arabası bulamadığımız zamanlarda, dana çok hafif bir hitap şekli oluyor bence böyle adamlara :)
Esram Ayla için büyük bir küfür ama.:)keşke sen cep. telefonunu yazıp, sıkıysa ara deseydin :)
Geçmiş olsun tontalağıma. İlk defa duyuyorum bu hastalığı. yanlız Aylam yine süpersin , resmen hastalığı araştırmışım da , açılan sayfayı okuyormuşum hissine kapıldım :) ellerine sağlık. bizim ki dün arkadaşlarını özlediğini söyledi. ya sabır.
Sıhhatler olsun paşama. bence ona her kesim yakışır.
Esra Eray küçükken ateş nedir bilmedik hatta bir yaşına kadar.Sonra başka başka şeyler çıktı sonra okullu olup sınıfları dolduruncada tüm virüsler ile tanışmaya başladık.Malesef işte herkes aynı anlayışa sahip olmuyor,okul zamanı gelince inşallah siz tanışmazsınız virüslerle:((
Nilhan yok öyle yazamam o sinirle adamı dilimle döverdim de sinirim geçtikten sonra aramasından korkarım:))
Eve geldim google amcaya bir akıl danıştım:))ne yapayım seviyorum araştırmayı..Eh işte benim yavrum olduğu için bana her hali güzelde objektif bakmaya çalıştığımda çocuğumun saçını iy kesemedi,hoşlanmadım kesimden:(Saolasın ayrıca Nilhan teyzesi..
aylacım çok geçmiş olsun.. kreşlerde hastalıkların sürekli fırt dönmesinin tek sebebi senin gibi düşünceli annelerin olmayışı sanırım.. siz kreş dedikçe benim tüylerim ürperiyor artık ya..
geçmiş bitmiştir umarım canım :(
Ayla' cım çok geçmiş olsun tekrar ve Allah beterinden saklasın, bu yazı hepimiz sağlıkla geçirelim inşallah. Bayıldım yine seninkinin gülüşüne, canım benim :)
Çok geçmiş olsun..Yazınızı okuyunca seneye kreşe göndermek istediğim kızımı düşündüm bir an ..O kadar korkuyorum ki ateşli hastalıklardan..Herkes sizin gibi düşünce keşke..sevgiler :)
Sevgi bazen anlamaya çalışıyorum ama yok hadi karşı tarafın çocuğunu düşünmüyorsun belki lakin kendi çocuğunu düşün yatacak ki bu çocuk iyileşecek:((
Bahar Allah şükür geçti ve bitti teşekkür ederim..
Ülker'cim saolasın geçti artık şükürler olsun ki...Zeki abimiz gitti artık güle oynaya saç kestirmiyor ama olsun diğer abilere de en yakın zamanda alışır böyle fotoğraflar çektirebiliriz:))
Süreyya öncelikle hoşgeldiniz teşekkür ederim.İnşallah bu konuda duyarlı bir kreş yönetime denk düşersiniz.Ateşli hastalıklar da benim en çok korktuğum hastalıklardan biri sabaha kadar korkudan gözümü kırpamam..
Yorum Gönder