Perşembe, Aralık 06, 2007

Einstein Sergisi

Doğuş OtoMotion İstanbul’da Mart 2008’e kadar ziyaret edilebilecek olan sergi, ilk olarak 2002 yılında Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nde açıldı ve birçok şehirde milyonlarda kişi tarafından izlendi. Sergide Einstein’ın mirası hakkındaki yorumları içeren video gösterimi, Einstein’ın ışık, zaman, enerji ve yer çekimi hakkındaki kuramlarını açıklayan etkileşimli objeler ve Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı el yazmaları ile birleşik kuramı ararken yaptığı son hesaplamalarını içeren bloknotlar, çocuklar ve yetişkinler için uygulamalı atölyelerin yer aldığı eğitim laboratuvarı yer alıyor.

Doğuş OtoMotiona ilk girdiğiniz zaman dev bir ekranda Einstein'ın ve onunla yolları keşişen diğer bilim adamlarının hayatlarının anlatıldığı muhteşem bir film yer alıyor.Yukarıdaki resim bu filmden bir kesit. (Mileva Mari'c ile yaşadığı aşkı anlatan bölüm)

Albert Einstein 14 mart 1879 yılında Almanya'nın Ulm şehrinde doğdu.Kız kardeşi Maja'nın söylediğine göre Einstein'da en başından beri eşsiz birşeyler vardı. 'Doğumda, annesi aşırı derecede büyük ve köşeli olan kafasının arkasını görünce şok olmuştu' diye yazmıştı. Einstein yaşamı,yaşadığı gönül maceralarıyla doludur.İlk evliğini fizikçi Mileva Mari'cle ile yaptı ve bu evlilikten iki oğlu oldu.(yandaki resim bayan Mari'c) Daha sonra kuzeni Elsa Löwenthala aşık olunca boşanıp kuzeni ile evlendi.

Annesi tarafından çok küçük yaşta keman çalmayı öğrendi, bir söyleşisinde eğer bilimle uğraşmasaydım kesinlikle müzikle uğraşırdım diyordu.

Einstein'ın Nobel Ödül Madalyası; madalyanın ortasındaki resim,tanrıça İsis'in vücudunda ,doğayı açığa çıkaran bilim dehasını betimlemektedir.Elinde bir bereket çanağı tutarak bulutlardan yükselmektedir. Resmin çevresinde ,'Sanatın süslediği hayatı,buluşlar geliştirir' sözü vardır.Arka yüzünde Alfred Nobel'in bir resmini taşır.

Sergiden resimler

Işık nedir?Nasıl yolculuk eder ve ne kadar hızlı gidebilir?Einstein, ışığın doğasına karşı büyük bir ilgi duyuyordu.Bu soruları Özel Görelilik Kuramıyla yanıtladı.Işığın onu ölçerken ne kadar hızlı ilerlediğinizden bağımsız olarak,herzaman sabit hızda ilerlediğine dair tespitidir.Işığın temel özelliklerine dair keşifleri,aynı zamandaGenel Görelilik Kuramının da temelini oluşturur.

Einstein yakın arkadaşı Michele Besso ile sık sık saat kulelerinin önünde geçiyordu ve birgün Besso ile tartışmalarının sonucunda aniden birşeyi kavradı: zamanın mutlak olmadığı. Bir saniyenin evrenin her yerinde bir saniye olduğuna dair yaygın anlayışımıza karşın, zamanın akış hızı,bulunduğumuz yere ve hangi hızla yol aldığımıza göre değişirdi.
Einstein,Nazilerin atom bombası yapmakta olduğu kaygısıyla, ABD'ye onlardan önce atom bombası yapması için ısrar etti.Altı yıl sonra bomba sivillerin üzerine atıldığında,Einstein bu eyleminden pişman oldu ve yaşamın geri kalanını nükleer silahsızlanma savunucusu olarak yaşadı.

Einstein ününden rahatsızdı,hatta birgün 'Geçmişte, öylesine söylediğim her sözün alınıp kaydedileceği hiç aklıma gelmemişti. Yoksa daha fazla kabuğuma çekilirdim' demişti.


Albert Eistein ,kalbinin yanında bir damar patladıktan sonra öldü.Ameliyat olmak isteyip istemediği sorulduğunda,Einstein bunu şu sözlerle rededer.'Ben kendi istediğim zaman gitmek istiyorum.Yaşamı yapay olarak uzatmak tatsız bir şey.Ben payıma düşeni yaptım,gitme zamanım geldi.Bunu zarafetle yapacağım'.Otopsinin ardından bedeni yakıldı ve külleri açıklanmayan bir yere yayıldı.

Einstein tutkulu bir hümanist ve savaş karşıtı bir eylemciydi. 'Yaşamım kimsenin ilgisini çekmeyecek, basit bir şeydir' diye iddia etmişti. Ama aslında mektupları defterleri ve el yazmaları çok farklı bir öykü anlatıyordu.

Hiç yorum yok: