Pazar, Ekim 14, 2007

Miniatürk

Haftasonu eşimle birlikte Miniatürk'e gittik ve çok beğendik. Gerçeklerine o kadar çok benziyor ki hatta hepsi en ince ayrıntısına kadar tıpatıp aynısı. Sadece birkaç tane resim koyabildim ama daha çok eser var , giriş ücretleri de çok pahalı değil herkese tavsiye ederim.
Resimler Erol Kalafat

Mostar köprüsü,1566 yılında Mimar Hayreddin tarafından inşa edildi.Geleneğe göre şehrin erkekleri ,nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için düğün öncesinde köprüden atlardı.Mostar köprüsü, yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolüydü.Müslüman ve hırvat kesimi birbirine bağlıyordu.Köprünün yıkımı ,Mostar'ın çok uluslu mirasının reddedilmesi anlamına geliyordu.Köprünün inşasına orjinal modele bağlı kalınarak tekrar başlandı ve 23 Temmuz 2004 tarihinde açıldı.Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Miras Listesi'ne eklendi.


St.Antoine Katolik Kilisesi, ilk olarak 1725 yılında Osmanlı İmparatorluk Saray ve Devlet hizmetinde bulunan ve ayrıca ticaretle uğraşan Katolik ülkelerin vatandaşları ve onların aileleri için inşa edilmiştir.Şimdiki cephesi kırmızı tuğla taşlarla örülü kilisenin inşasına, 1906 yılında eskisinin yerinde başlanmış ve 1912 yılında da tamamlanarak hizmete girmiştir. İstanbul doğumlu İtalyan Mimar Giulio Mongeri tarafından İtalyan Neogotik üslubunda, betonarme olarak inşa edilmişdir.

Sultanahmet Camii,1609-1616 yılları arasında 1.Ahmet tarafından mimar Sedefakar Mehmet Ağaya yaptırıldı. Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinilerine benzediği için Avrupalılarca 'Mavi Cami' olarak adlandırıldı. Sultanahmet, Türkiye'nin altı minareli ilk camisidir. Bir efsaneye göre dönemin padişahı I. Ahmet, başta minareleri altından yaptırmak istemiştir. Ama kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek, "altın" sözcüğünden "altı" yaparak, camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir.



Aspendos Anfi Tiyatrosu, Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunanarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu'daki Roma Tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir. Mimarı Aspendos'lu Theodorus'un oğlu Zenon'dur.Antonius Piu zamanında (138-164) yapılmıştır.Bir de Aspendos Antik Tiyatrosunun küçük bir hikayesi var. Aspendos kralının o zamanlar çok güzel bir kızı vardır ve herkes onunla evlenmek ister.Fakat kral kimde karar kılacağını bilemediği için halka şöyle duyurur:kim halkımız,şehrimiz adına en yararlı ve güzel şeyi yaparsa kızımı ona vereceğim.Bu durum üzerine de iki büyük eser çıkar ,bu iki eseri de iki ikiz kardeş ortaya koyar . Bu eserlerin birisi şehre kilometrelerce uzaktan ,müthiş bir geometrik hesaplamanın sonucu olarak ortaya çıkarılıp inşa edilmiş kasabaya su getiren su kemerleri; diğeri ise orkestrasında yere metal para atıldığında en üst tarafından dahi o sesin duyulduğu dünyanın o zamanki ve günümüzün akustik olarak en iyi olan tiyatrosudur.Mimarı da Zenon'dur. Kral su kemerlerini gördükten sonra kızını su kemerlerini yapan mimara vermek ister fakat daha sonra da tiyatroya girdiğinde tiyatronun yukarı tarafında gezerken bir ses duyar.Ses kralın kızını ben almalıyım onu bana vermeli der.Bu akustiğe hayran kalan kral kızını mimar Zenon'a vermekte karar kılar.

2 yorum:

Yunkabu dedi ki...

Hep aklimdaydi gitmek. Hic kismet olmadi. Aslinda Gecen gun Esra (BUyuleyen Mutfak kokusu) nin blogunda Yasam Listesi diye bir sey okudum. Yasamin boyunca yapmak istediklerini yaziyorsun. Oyle bir liste yapacagim ilk firsatta.

Ayla dedi ki...

İnşallah bir dahaki türkiye ziyaretinde birlikte gideriz fulyacığım hem metede büyümüş olur peşinden koştururuz bizde:)