Bizim evin erkekleri mücveri görünce yüzlerinde güller açar. Tontalak son yaptığımda
ayyyy anne en sevdiğimden yapmışsın çok teşekkür ederim demişti.Bu cümle çok hoşuma gitti. Tontalak ismini hep unutur. O yüzden mücverin adı en sevdiğimdendir.
Annecim en sevdiğimden yapar mısın?
der ben anlarım. Yaparım yapmasını da sonra tabağı kaçırırım. Mücver konusunda tontalağın da babasının da kararı yok.
Fotoğraftaki mücveri çok önceden yapmıştım. Bloga ekleyeceğim aklıma gelseydi daha şekilli daha güzel sunumlu yapardım. Olsun bu da böyle olsun. Doğal, sade, ev hali...
Sunum derken eski günlerim geldi aklıma. Yani yemek bloğu olarak yola çıktığım günler. Sene 2007. İşten eve dönmemiz 19.00.Yemek hazırla, ye, kaldır derken saat oluyordu 20.30. Sonra gündüz araştırılmış, karar verilmiş tarifin uygulanması. Malzemelerin hazırlanması. Erol'un tepemde hadi ne zaman hazır olur diye beklemesi, söylenmesi. Rahat 22.00 bulurdu pişmesi.
Ağzının suyu akan Erol tadına bakmak için öne atılırken ben tarifi korumaya alırdım. Daha bunun fotoğraf çekimi var. Söylenirdi, tartışırdı. Işık o saatte her zaman yetersiz olurdu. Bir de fotoğraf çekmenin tekniğini bilmediğinde eklenirse. Elli pozdan fazla çekerdim.
Çekim işi bitince yapılan tarifin tabaklara bölüştürülmesi işine geçerdim. O zamanlar aile apartmanında otururdum yaptığımı dağıtırdım.(saat 23.00 de falan)Erol en çok bu kısmına uyuz olurdu. Bize bir şey kalmadı, bize bir şey kalmadı der dururdu. Evde tutmazdım yaptığımı. O zamanlar form tutmak diye bir şey vardı hayatımda. Kıyamam Erol'da bundan payını alırdı.
Her akşam merdivenlerden çıkarken bir kapı aralanır, Erol'un amcaları 'yenge bu akşam ne yapacaksın ' diye sorardı. Asla söylemezdim. Sürprizi bozmazdım.
Sonra işi genişlettim. Yaptığım kek, kurabiye ise işe götürmeye başladım. Bir gün teknisyenlerden biri ' Ayla hanım kurabiye yok mu' diye sorduğunda dur çekmece de olacak dediğimde namımın işyerine yayıldığını anladım. Güzel yapar mıydım o tartışılır tabi.
Sonra bu tarif işi birden bıçak gibi kesildi. Önceleri kimse nedenini anlayamadı. Aslında çok geçerli bir sebebi vardı. Ben tontalağıma hamileydim. Ve kokulara hassasiyetim had safhadaydı. Zaten rahat 3.5 ay midemde yediğim hiç birşey durmadı. Yemek bloğu rafa kalktı. Sonrası malum.
Bir mücverin ettiğine bak nerelere götürdü beni. Tarife geçelim değil mi artık. Çoğu şeyi ölçüyle yapan ben mücveri göz kararı yaparım. Fena da olmaz hani.
-Küçük ise üç kabak, orta ise iki kabak
-Taze soğan
-Maydanoz
-Dereotu(genelde bizim evde olmaz, olursa eklerim)
-Un
-1 yumurta
-tuz
-Baharatlar (artık ağız tadına göre değişir)
- Az biraz kabartma tozu( ben bazen atarım, bazen atmam)
Kabaklar soyduktan sonra rendelenir. Suyu sıkılır. Yeşillikler ,baharatlar ve en son un eklenir. Cıvık ise un takviyesi yapılır. Kızgın yağda kızartılır. Bu kadar kolay. Yoğurtla servis edilince de yemede yanında yat.
Ben mücveri yoğurtla yemeye bayılırım. Tontalak ise yoğurdu asla bir yemeğin üzerine koymaz. Ayrı bir kasede yer. Karıştırmayı sevmez. Herkesin bir ağız tadı var.
Bizde mücver sezonu açıldı. Kayınvalidemin bahçesindeki kabaklar olmaya başlamış. Bu hafta iki kocaman kabak getirdi. Tazen soğan, maydanozda bahçeden. Hemen bir mücver yapıldı, bu yaz daha da yapacağa benzer. Her zaman söylerim hep söyleyeceğim Allah ağız tadıyla, sağlıkla, huzurla yemeği nasip etsin, bu da bize yeter.