Salı, Nisan 28, 2015

Biz alamadıktan sonra....

Bu çizgi roman bizimle birlikte iki nikah, bir kız alma, bir düğün evi gezdi. İyi ki de gezdi.

Pazar günü iki nikah olunca, iki nikah arası saatler yakın olunca ve iki nikah salonu başka başka yerlerde olunca bir ayağımız iki pabuca girdi resmen. Kaç gündür nasıl yapacağız diye boşuna dertlenmişim her tarafa da yetiştik çok şükür hiçbir şeyden de eksik kalmadık.

İlk nikah Erol'un amcasının( amca dediğime bakmayın aramızda 9 ay var)idi. Birkaç saat önceden gittik düğün evine. Yiyip içerken bir yandan da son havadisleri dinledim. Çocuklar Eray'ın elindeki çizgi romana kitlendiği için yapma oğlum, zıplama kızım, didişmeyin çocuklar sesleri olmadı evde. Herkes sıraya girdi, sırası gelen kendi sayfasını okudu. Tamam arada hayırrr sıra senin değildi tamam mı benimdi sesleri çıksa da o kadar da olsun değil mi?

Sonra kız almaya gideceğiz denildi. Erol direkt nikah salonuna mı gidelim yoksa bizde mi katılalım diye sorunca Eray için değişiklik olur, görsün bu merasimi dedim. Ne garip bende hiç kız almaya gitmemişim. Ne bilim babam hep veren el alan elden üstündür dediği için mi bilmem ben almaya hiç becerememişim.

Çıktık yola Eray birden 'babacım kızı sen mi alacağın diye sordu. Babası da yok oğlum ben evliyim annenle zaten büyük amca evleniyor ya dedi. Eray da kızı biz alamadıktan sonra kız almaya gitmeye ne gerek var diyerek yaptığı işe yani çizgi roman okumaya devam etti. Bu kız alma merasimini çok yanlış anlamış tontalak çok..

Amcanın nikahı biter bitmez herkesten izin alarak taktık takımızı doğruca diğer nikaha. Öyle şanslıydık ki bizim gittiğimiz istikamette hiç trafik yoktu. Hatta erken bile vardık gideceğimiz yere. Eray okuldan arkadaşlarıyla koşturdu, biz veliler konuştuk derken zaten zaman çabuk geçti.

Eray öğretmenini görünce şaşırdı. Ama ee kem küm diye kekeledikten sonra az daha Emine öğretmenimi tanıyamayacaktım dedi. Çocuk da haklı her gün beyaz önlükle gördüğü öğretmenini beyaz gelinlik içinde görünce gerçekten bir tuhaf oldu. Nikah bitiminde ise çocukların öğretmeniyle toplu fotoğrafı çok tatlıydı, bize çok güzel bir anı olarak kaldı.

Sonra yine doğruca yengenin evine. Evli çiftimiz ve gençler gitmiş Ulus parkına gezmeye.Yine ben yiyip içerken en son havadisleri dinledim.

Eve dönerken de Eray'ın çok istediği Şampiyonlar ligi albümünü ve kartları aldık. Çok sevindi çok. Hatta o kadar sevindi ki albümü yastığının başucuna koyarak uyudu.



4 yorum:

Cebimdeki renkler dedi ki...

Nasıl yakışmış kravat maşallah Eray' a. Kosturmacali bir gün olmuş tam anlamıyla. Bu arada nikah kaçırmak deyince biz te buralardan Izmir' e nikaha gidip nikah saatinden 1 saat önce çıkmamıza rağmen nikahı kaçırdık Şubat ayında iyi mi :))

Ayla dedi ki...

Ülker gömlek giymekten nefret ediyor. Lakin papyon ve kravat takmaya bayılıyor. Kravatı tişörtünün üstüne takmak istiyor yani demem o ki kendi tarzını kendi yaratmak istiyor :))

O zaman benim gibi yap. Geç kalacağız kalacağız de dur sonra gideceğin yere yetiş :) Ne zaman ki daha zaman var rahat rahat yetişiriz desem bir aksilik çıkıyor yoksa

Bir Terazi Kizi... dedi ki...

Masaallah Eray à,cok büyümüs ve de yakisikli bir bey olmus simdiden! Sizin nikahlara yetismeniz dizilerdeki sasskinligimi giderdi iyi oldu:)) Bu Isatnbul trafiginde ordan oraya iki dakkada nasil yetisiyorlar,yiyorlar bizi hep diye kiziyordum:))Alem Eray yine patlatmis!"babacim kizi sen mi alacan?" cok güldüm cok!

Ayla dedi ki...

Serpil bende şaşırdım aslında.. Çünkü bir nikah 15.30 da diğeri 17.00 de idi. Ve arada 16 km vardı. Yetiştik bir de üstüne biraz bekledik:) Tabii trafiğin hiç olmaması bunda en büyük etken. O yolda nasıl trafik olmaz anlamadım ama şans bizden yanaydı diyelim o gün :)

Eray işte böyle bir çocuk. Bir şeyi alamadıktan sonra yola koyulmaz.Bir şeyi kazanamayacaksa hiç mücadeleye girmez. Kısacası ona göre ne gerek var..